Patron ya umar ya korkar

İş ve devlet hayatında önemli sözler vardır. Bunlar için "başucu kuralları" diyebilirim. "Geçme namert köprüsünden ko apartsın su seni" ya da "Mahkeme kadıya mülk değildir". Odamın olduğu her yerde asılı kalmıştır. Böylesi özlü sözlerin kökenini araştırdığınızda Göktürk yazıtlarına kadar uzanıyoruz. Bir de FBI'ın efsanevi başkanı Edgar Hoover'in ettiği bir laf var; "Patron ya umar ya da korkar". Bildiğiniz gibi bütün gizli servislerde yöneticiye boss -patron- demek gelenektir. İçinizde Hoover'la ilgili bir şeyler okuyan varsa onu kolay yorumlarlar. Hele defalarca film yapılan hayatını izlemişseniz fazla didiklemeye gerek kalmaz.

İyi tanıyın

Amerika'da her başkan adayının ilk vaadi "göreve geldiğim ilk gün onu kovacağım" olurdu. Sayım bitip sonuç belli olunca beklenen diyalog gerçekleşirdi. Hoover, kağıt üzerinde bağlı olduğu Adalet Bakanlığı'na çağrılırdı. Bu davet sırasında ABD Başkanı da bulunurdu. Taraflar daha lafa başlamadan FBI Başkanı çantasından çıkardığı dosyayı masaya çarpardı. Peşinden de. "Önce okuyun bakalım" derdi. Karşı tarafta birden panik başlardı. Eş ve çocuklarının rezaletleri dahil tüm yanlışlar bire bir belgelenmiştir. Bunlar arasında Beyaz Saray'ın sahibinin, çarpık ilişkileri da mevcuttur. Miting alanlarında bol keseden atanların da soluğu kesilirdi. Nixon'ın suratına ettiği küfürler hâlâ arşivlerde. Watergate skandalının tezgahlanışı ve istifa ile(ABD tarihinde ilk) sonlanan siyasi hayatı unutulmazlardandı. Bunda Hoover'ın katkısı mutlak. Bu gel gitler FBI'ın en uzun süreli başkanının ölümüne kadar devam etti. Yaşadığı sürece FBI statüyü deldi; CIA'nın hep bir adım önünde oldu.

Kara kutu meselesi

Devletin tepesine tırmanan kimseler için doğru olan iki gün önce değindiğimiz gibi "muhteşem yalnızlık"tır. Bunu başarabilmek ise çok zor. Genelde takım oyunu tercih edilmekte. Birtakım sırlarınızı kimilerine açmak zorundasınız. Ülkenin geleceğini yönlendirecek görüşmeleri bazen başkalarına havale ediyorsunuz. Oslo'dan İmralı'ya kadar sizin adınıza pazarlık yapılıyor. Sözler verilip, alınıyor. Yediemin seçtiklerinizle birlikte yaşar hale geliyorsunuz. Orgeneral Yaşar Büyükanıt'la uzun görüşmenin sonunda içeriği "mezara kadar gizli kalacak" açıklamasını hatırladınız mı? Bunun yüzlerce defa fazlası MİT Müsteşarıyla yaşanmadı mı? Arkanıza dayanıp şöyle bir düşünün. Van'ın bir yerlerinde doğup Astsubaylık imkanı bulan kişi bugün nerede. Azim ya da hırs bunun adı. Milletvekilliği için çabasını da anımsayın. Çizdiği rotaya mutlaka devam edeceğine ikna olabilirsiniz. Kafasındaki en tepe noktayı tahmin güç değil!

Karışık denklem

Son Erdoğan-Fidan buluşması açıklandığında telefonum hiç susmadı. Arayanlar arasında iki değer verdiğim dostumun soruları benzeşiyordu. Fidan gitti mi? Bunlara mümkün değil karşılığını verdim. Gerekçe basitti. (Dosyalar elde.) Kara Kutu'nun deşifre olmaması mutlaka sağlanacak. Sayın Cumhurbaşkanı'nın diğer sorunu alternatif isim bulmak. Labirentin "Umma kısmı kapandı". "Korkma bölümü devam ediyor". Çok bilinmeyenli denklemin tamamı çözüldüğü an yeni büyükelçiyi ilan ederiz. Tıpkı bir zamanların efsane MİT Müsteşarı emekli Korgeneral Fuat Doğu'nun Lizbon'a atanması gibi.

Yazarın Diğer Yazıları