Piknik, ikinci icraatıydı

Yeni Diyarbakır Belediye Başkanı köylü kadının söyleyişiyle, Gültan çok güzel bir şey yapmış. Karısını döven kocadan 1 maaş kesecekmiş. Biraz magazinel olmakla beraber iyi bir girişim. Yalnız biraz karışık, içinden nasıl çıkacak bilmiyorum.
İkincisi de lise talebesi 15 çocuğu piknik yapmak için dağa yollamış. Burası da biraz karışık. Çocuğun babasının söylediğine göre (gayet düzgün konuşan bir köylüydü) dağda bir çadır varmış. Sivil PKK mensupları varmış, jandarma karakolunun yapımını protesto etmek için mi, Bahar Bayramı’nı kutlamak için mi olduğu konusunda net bir bilgi yok. Aslında o gün Bahar Bayramı değil, 23 Nisan Çocuk Bayramı idi.
Her şey karışık da çok net olan bir şey var; çocuklar geri dönmemiş. Eş başkan çocukların dağa kendi istekleriyle çıktığını söylüyor. Eh, bu kadar olur yani. Bir tanesinin ailesi, yol kenarına oturmuş oturma eylemi yapıyor. İşte orada belagati bayağı düzgün köylü anne ağlıyor ve haykırıyor “Gültan’ın yakasına yapıştım. Seni belediye başkanı yaptık dedim.
Seni istemiyorum dedim. İmralı’dakini istemiyorum dedim. Erdoğan’ı istemiyorum dedim.” O tatlı Güneydoğu ağzıyla istemiyorumları, istemiyem şeklinde söylüyordu.
“Çocuğumu istiyem” diyordu.
-----
İki astsubayımızı kaçırdılar. İşte o bahsedilen karakol yapılıyormuş diye. Bu sefer de yeni bir eş başkan zuhur etmiş. Adı demir çelik fabrikası gibi bir şey. Diyor ki: Hani barış sürecindeydik bu karakollar niye yapılıyor. Karakol yapımını durdurursanız askerleri salıveririz.
Söyler misiniz bana; Türkiye Cumhuriyeti’nde denetim kalmadı diyorduk, denetimi bu adamlar mı yapıyor. Sayıştay raporlarının bile işlemediği bir devlet ama eş başkan karakol yapımızı kontrol ediyor ve bize ceza kesiyor. Bir de üstelik savaş mı var diye soruyor. Bu yapılan şeyin ancak savaşta yapıldığını ona hatırlatalım.
Türkler barış sürecindeler. Baksanıza, hiç PKK’lı kaçırıyorlar mı?
Son söz; çocuklarımızı geri verin.

Fenerbahçe’nin özel zaferi
Bu kadar karanlık içerisinde, bu kadar karartılmış bir Türkiye’de arada bir, küçük sevinç içimizi aydınlatıyor. Son günlerde bir sevinçle daha parıldadık. Fenerbahçe, olağanüstü bir zafer kazandı. Yıllardır el konulmak istenen, başkanı ve birçok mensubu hapse atılan, şike iftiralarıyla yıldırılmak istenen, türlü cezalara çarptırılan Fenerbahçe olağanüstü bir güçle oynadığı son maçıyla şampiyon oldu.
Ne sloganlarından taviz verdi, ne pankartlarından ve Atatürkçülüklerinden. İşte küçük sevinç demeyeyim, son günün büyük sevinciydi. 
Ona da hırsızlar tutarak, örgütleyerek, Galatasaray mağazasını yağmalatarak gölge düşürmek istediler ama tutmadı.
Stada erkekler giremedi. Kadınlar ve çocuklar girdi. Dünyada böyle bir şey olmuş mudur bilmiyorum. Cezalı stadı sarı lacivert giysileri ve sesleriyle şenlendirdiler. Türk halkının zekasıyla, hakka olan sevgisiyle, direnciyle başa çıkamazsınız beyler.
Şimdi askerlerimizi de geri verin. Karakol yapmaya devam edeceğiz.

Yazarın Diğer Yazıları