PKK niçin yakıyor?

Terör, haksızlığa uğradığını söyleyen kesimlerin sarıldığı en ilkel ve en vahşi kendini ifade yöntemi olsa da maalesef dünyada kullanılagelmiş ve çoğu kez ‘sonuç’da alabilmiştir. En başarılı sonuca Güney Afrika Cumhuriyeti’nde ulaşılmıştır. Ancak bu ülkede beyaz azınlığın kendisinden kat kat fazla olan çoğunluğa karşı sınırları çok net belirlenmiş apartheid (ayrımcı) politikaları söz konusuydu ve  “insan hakları evrensel beyannamesi” ne tamamen zıt düşen bu ayrımcılık dünyadaki diğer bütün ülkeler nezdinde açık bir şekilde kınanıyordu.
Afrika’nın güney ucundaki bu ülkede uygulanan dışlayıcı tedbirler öyle aşırı noktadaydı ki, siyahlar seçme-seçilme ve temsil haklarının yanı sıra temel sağlık ve eğitim hizmetlerinden dahi yararlanamıyordu. Normal vatandaş sayılmıyor, ikinci sınıf muamele görüyordu.
PKK terör örgütü, lideri Abdullah Öcalan’a Mandela rolünü yüklemek istiyor. Ancak Güney Afrika’da ırkçılığa karşı koyanların sesini duyurabilmeleri açısından terör önemli bir ‘iletişim’aracı olsa da hapishanede avukatlık eğitimini tamamlayan Nelson Mandela, mücadelesini temel olarak hukuki zeminde sürdürmeyi hedefliyordu.
Fransızca’dan dilimize giren ‘terör’ Türkçe’de, dehşet saçmak anlamına gelen ‘tedhiş’ kelimesiyle karşılanır. Siyasi, dini, ekonomik hedeflerine ulaşmak isteyen teröristin amacı da dehşet ve panik uyandırarak halkın, resmî, yerel ve genel yönetimlerin üzerinde baskı kurmak ve yıldırmaktır. Fransız Devrimi sonrasında karşı devrimcileri yıldırmak için ‘terör’, devlet eliyle bir yöntem olarak da kullanılmıştır.
10 yıl öncesine kadar terörün haklı gerekçesi olduğu ileri sürülebilirdi. Temel insan hakları kapsamındaki eğitim-öğretim, savunma, sanat ve kültürünü yaşatma noktasında Kürt dillerinin önünde bir takım engeller vardı. Kırmanç (Kurmanci), Sorani ve Zazaca (ayrı bir dil sayılabilir) lehçeleri ile konuşanların genel anlamda bir ifade hürriyeti sorunu bulunuyordu. Bugün için açlık grevleri dolayısıyla BDP’nin dillendirdiği görüşler, Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılması ve Kürtçe savunma hakkıyla sınırlıdır. Oysa İmralı ile yürütülen müzakereler ve görüşme trafiği Öcalan’a yönelik bir tecridin yaşanmadığını, aksine devlet yetkililerinin sorunun çözümünde kendisini daha fazla devreye sokmak niyetinde olduğunu göstermektedir.
Kürtlerin ifade hürriyeti kapsamındaki talepleri önemli ölçüde kabul edilmiştir ve Kürtçe savunma hakkı ise hükümet tarafından bugünlerde çözülmesi beklenen bir gelişmedir. Ana dilin öğretilmesi konusundaki engellerin çoğu da aşılmıştır. İlginç olan PKK’nın eğitim boykotunu ve okul yakma eylemlerini, Kürtçenin okullarda seçmeli ders olarak okutulmaya başladığı bir dönemde gündeme getirmesidir.
Kürtçe dersinin müfredata girdiği bir eğitim öğretim döneminde PKK, okullarda asimilasyon yaşandığını savunmaktadır. Terör örgütünün Devrimci Halk Savaşı’na geçme aşamasının sadece zamanlaması dahi sorunu çözme niyetlerindeki samimiyetsizliği göstermektedir. Ayrıca kime karşı savaş verilmektedir? Temel hak ve hürriyetler zemininde bir özgürlük mücadelesi mi verilmekte yoksa bir iç savaş kışkırtıcılığı mı yapılmaktadır?
PKK-BDP çizgisinin talep ettiği diğer hak ise bölgesel özerk yönetimdir. Yeni Anayasa ve Başkanlık sistemi çalışmalarının yanı sıra yerel yönetimlerde reform konusu Türkiye’de yıllardır gündemdedir. Partilerin üzerinde anlaştığı ortak bir ‘bölge’ tanımı yapılamamıştır. BDP yönetiminin de özerk yerel yönetimlerin sayısı konusunda görüldüğü kadarıyla kafası karışıktır. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun tamamını kapsayan bir özerk bölge önerisi getirmemektedir.
Şimdilerde terörün yoğun yaşandığı il ve ilçelerde asker şehir merkezlerinden çıkartılmıştır. Kolluk güçleri dışında silahlı birlikler, cadde ve sokaklarda dolaşmamaktadır. Ancak örgüt bunu zafiyet olarak değerlendirmekte ve artık ‘silahsız’ devlet dairelerine ve ‘sivil’ hedeflere saldırmaktadır.
Artık terör gerçek yüzünü en açık şekliyle göstermektedir. Elinde balyoz taşıyanlar nasıl ki her sorunu çivi gibi görüyorsa, kanla beslenen örgütler de doğası gereği vampir gibi davranmaktadır. Okullara, dershanelere, üniversitelere, yurtlara saldıran ve kendisi gibi düşünmeyeni yakmak ve yıkmak isteyen teröristler varlık sebeplerinin gereğini yapmaktadır. Allah korusun bir gün istedikleri devleti kursalar en büyük zararı yine sözde haklarını savunduğu halka vereceklerdir. Terörist, insanlığın düşmanıdır. İnsanlıktan çıkanların ne kendilerine ne de başkalarına hiçbir hayrı dokunmaz.

Yazarın Diğer Yazıları