Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR

İsrafil K.KUMBASAR

PKK'dan yeni taktik: Vur ve kenara çekil

Anlayana 'sivri sinek' saz misali; anlamayana ise 'zırvanın' tevil götürmemesi hali.

Eşkıya, 'nereden' sevk ve idare edildiği belli olan iki canlı bomba ile Ankara'nın göbeğini adeta mezbahaya çeviriyor, '97 insan' bir hiç uğruna hayatını kaybediyor.

Yeniden 'müzakere masasını' kurmak için yol arayan iktidar sahipleri, 'ellerindeki tezkereyi' kullanarak terör örgütüne karşı adam gibi bir 'kara operasyonu' düzenlemek yerine hâlâ 'karınlarından' konuşup 'yutkunmaya' devam ediyorlar.

Yakın tarihte benzer olaylar defalarca yaşandı; ama her seferinde ağızlarında 'geveleyip' durdukları cümlelerin özeti şu oldu:

- "Kimse bize 'PKK kan döküyor' dedirtemez." 

Allah'ın bir kulu da soramadı:

- "Peki kimmiş şu 'kanı' dökenler, kimmiş şu ortalığı 'kan gölüne' çevirenler, anlatın da biz de bilelim?"

Her halde 'çok güvendikleri' birileri; bir bunları, bir örgütü 'ters köşeye' yatırıyor.

Bunlara gelip "Tamam, dağdaki çocuklar ile konuştuk, yeniden ateşkes ilan edilecek, kan duracak" diye fısıldıyor, onlara gidip "Bildiğinizi okuyun adamlarım, yoksa bunlar başka türlü yola gelmez" diyor olmalı.

Zira, şaşkınlık o boyutta ki kimse 'olup bitenlere' akıl sır erdiremez oldu artık.

Son bir yıla bir göz atın, filmin 'nerelerde' koptuğunu göreceksiniz.

***

Balık hafızalı değilseniz eğer, birkaç yıl önce olup bitenleri mutlaka hatırlayacaksınız.

Reşadiye ilçesinde kurulan kanlı pusunun ardından, iktidar partisine yakın bütün 'yandaşlar' ve 'yanaşmalar' topyekûn ayağa kalkmış, aynı telden çalıyorlardı:

- "Hayırrrr, bu PKK'nın işi değil." 

Dağdaki eşkıya yırtınıp duruyordu:

- "Yahu biz yaptık, eylem bizim."

Buna rağmen, berikiler feryat figan, örgütü 'aklamaktan' vazgeçmek istemiyorlardı:

- "Olamaz, bu bir provokasyon."

Sonra anlaşıldı ki eylem öyle provokasyon falan değil, ciddi ciddi terör örgütünün marifeti; bir anda 'süngüler' düştü.

Fakat olan oldu bir kere; 'terörün avukatlığına' soyunma gafleti, alınlarına birer 'kara leke' gibi yapışıp kaldı.

Fazla sürmedi, Hakkari'de bir minibüse saldırı düzenlendi; bu kez örgüt üstlenmedi ama onlar ısrarcı oldu:

- "Elimizde ciddi deliller var. Bu saldırı kesinlikle PKK'nın işi." 

Tam da seçim öncesi 'puan toplama' taktiği; örgütü 'köşeye sıkıştırma' manevrası.

PKK işte bu noktada, 'kolaylıkla sömürebileceği' bir zeminin oluştuğunu anladı.

'Eylemi' koy, 'kenara' çekil.

Nasıl olsa 'devletlü' bundan bile 'siyasi bir rant' çıkaracak ya, fazla yorma kendini.

***

Son hadiseler, malum kepazeliğin 'üçüncü perdesinden' başka bir şey değildir.

'Eli silahsız' terör yandaşları, olup bitenleri üstü kapalı olarak şöyle izah ediyorlar:

- "Hadi kardeşim bizi kandırma. Ne yapacaksın görelim. Seçimlere kadar oyala, oyumuza al, sonra ne yapacağın meçhul. Sen bizi salak mı sanıyorsun?"

Dikkat ediniz, 'köşkünde' el bebek gül bebek beslenen, 'müzakere masasında' bir dediği iki edilmeyen bölücübaşı bile artık bu üçüncü perdede kısmen devre dışıdır.

Zira bir takım olaylar, daha 'sır katipleri' kendisinden talimat almaya gitmeden 'bir gün önce' patlıyor; 'sözde ateşkes' ise daha ilan edilmeden sona eriyor.

Dikkat edin; tespit edildikleri iddia edilen hainlerin 'kimlikleri' hâlâ kamuoyuna açıklanmadı; yukarıdan 'öyle uygun görülüyor' imiş.

Belli ki bu kimlikler 'pazarlık' masasında şimdilik 'koz' mahiyetinde elde tutulacak.

Terör örgütü, yıllardır arayıp da bulamadığı bir 'kurnazlığın' göbeğine kuruluverdi.

Buyurun size 'stratejinin' babası.

'Yak', 'yık', 'kır', 'dök' ve sonra da hiçbir şey olmamış gibi yeniden 'kenara' çekil.

Durumun izahından sorumlu olanlara sıradan, basit ve yavan bir savunma kalıyor.

O da 'dış bağlantı' mavalı.   

***

Memleketin başına bu belayı açanların adlarını neden adam gibi dobra dobra okumak yerine lafı eveleyip geveliyorsunuz be muhteremler?

- "Dostlarımız bizi yalnız bıraktı." 

Duruma bakılırsa hiç de 'yalnız' sayılmazsınız; etrafınız 'çok stratejik dostlarınız' tarafından sarılmış bulunuyor.

ABD'nin, AB'nin gazına gelip 'açılım' masalına umut bağlamanın sonu, işte böyle 'çaresizce' sızlanıp durmaktır.

Yazarın Diğer Yazıları