PKK’ya yataklık eden valiye hesabını soracağız

PKK’ya yataklık eden valiye hesabını soracağız
Ümit Özdağ, MHP iktidarında İmralı müzakerelerini yürütenlerle TSK operasyonuna onay vermeyen valilerin hâkim karşısına çıkacağını söyledi

O valiler yargılanacak

MHP Gaziantep Milletvekili adayı Prof. Dr. Ümit Özdağ’la sokağa çıktık. Farklı mekanlara gittik ve hemen hepsinde “Artık yeter” diye karşıladı vatandaş bizi. “Sizinleyiz Hocam, Allah yolunuzu açık etsin” diyor vatandaş Özdağ’a.

Türkiye Cumhuriyeti topraklarının AKP aracılığıyla terör örgütüne terk edildiğini hatırlatıp, MHP iktidarında İmralı müzakerelerini yürütenlerle birlikte TSK’nın operasyon taleplerine onay vermeyen valilerin de yargılanacağını belirten Özdağ ağır konuştu

Türkiye Cumhuriyeti topraklarının AKP aracılığıyla terör örgütüne terk edildiğini hatırlatıp, MHP iktidarında İmralı müzakerelerini yürütenlerle birlikte TSK’nın operasyon taleplerine onay vermeyen valilerin de yargılanacağını belirten Özdağ ağır konuştu: Bunun sonunda çatışma çıkarsa, evet çıkar. Biz annelerimizin eteğinin altına gizlenip vatanın bir bölümünü teröristlere teslim etmeyeceğiz!

Antep’in hamamlarını bilmem ama sokakları pek şenlikli şu günlerde. Bisikletli çocuklar, pamuk şekeri arabaları, sabahın 5’inde güne erken başlayan emekçilerin içini ısıtan çorba ikramları, iktidarın gazete ve televizyonlarda yayınını engellediği ilanları şehre ‘el yordamıyla’ yayan ‘naklen yayın insanları’ (!); bunların her biri MHP Gaziantep Milletvekili adayı Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın seçim kampanyasının unsurları. Aramızda kalsın halkın ağzını açık bırakacak, gökte ararken yerde değil de belki yerde zannederken gökte karşılaşabileceğiniz başka sürprizlerin son rötuşlarını yapıyor Özdağ ve ekibi şu ara.

100 bin eve mektup

Sanal ortamda özellikle iddialılar. Gaziantep’te Youtube ve Facebook’a giren her internet kullanıcısının karşısına önce Ümit Özdağ çıkıyor. Ama her defasında Özdağ’ın televizyon programlarındaki çarpıcı ifadelerinden oluşan farklı bir spotla. 1-1,5 dakikalık bu videoların kaç kişiye direkt ulaştığını, kaç kişinin sonuna kadar izleyip, kaç kişin izlemeden kapattığını ölçme imkanı da veren sistemle, Özdağ şimdiden yüz binlerce seçmenle buluşmuş bile.

Gaziantep’in dev AVM’lerinden birinde dolaşırken bir kadın yaklaşıyor yanımıza:

- Mektubunuzu aldık, teşekkür ederiz, sizi destekleyeceğiz...

Özdağ’a göre yürüttükleri  “çok boyutlu ve güçlü”  kampanyanın en önemli başarılarından biri  “Gazianteplilerin evlerine girmeyi başarabilmeleri.”  100 bin eve, bizzat kaleme alıp imzaladığı duygusal bir mektup yollamış. Rastgele değil; mektupların yollandığı adresleri şehrin seçmen haritasını gözeterek belirlemiş ekibi. Kullanılan dil, üslup, içerikte de yine o profil göz önünde tutulmuş.

Üç ayaklı Ümit Özdağ’ın propaganda çalışmaları. Bir: İstanbul merkezli profesyonel bir internet reklamcılığı şirketi ile Ankara’dan getirdiği kendi organizasyon ekibi. İki:  “vazgeçilmez, kampanyanın bel kemiği” dediği parti teşkilatları ve Ülkü Ocakları. Üç: Partinin kurumsal yapısı içinde yer/görev almayan Türk milliyetçileri ve ülkücülerden oluşan gönüllüler.

 Artık yeter

Öyle kuru kuruya adaylar ne anlatıyorsa yazıyor değiliz; gittiğimiz her ilde sokağa da iniyoruz . Vatandaşın teyit etmediği hiçbir şey yok bu röportajlarda. Ümit Özdağ ile de aynı metodu uyguladık; alışveriş merkezi, hemşehri dernekleri festivali, sergi açılışı, üniversite kampüsü, ilçe ziyareti, esnaf turu, velhasıl toplumun farklı kesimlerinin nabzını ölçebileceğimiz farklı mekanlara gittik ve hemen hepsinde  “Artık yeter” diye karşıladı vatandaş bizi:

-Çok uzun yıllar oldu, artık yeter!

 Fazlasıyla  “şeffaf” Özdağ seçmene karşı.  “Ne sormak istiyorsanız sorabilirsiniz” diyor. Soran olursa anlatıyor. Olmazsa telefonunu, e-posta adresini veriyor, sonradan akıllarına takılan bir şey olursa ulaşabilsinler diye.  “AKP’li olsaydınız soracak çok şeyim vardı ama size başarılar diliyorum”  dedi esnafın biri. Bir diğeri  “CHP-MHP, sağ-sol değil tek gündemimiz bu iktidardan nasıl kurtuluruz”  dedi. Başkası  “Sizin dışınızda oy verebileceğimiz kimse kalmadı”  sözleriyle özetledi desteğini. “Bizim paramızla ağalık yapıyor”  diye iktidara çatan da oldu  “Yorulmayın Hocam, biz sizinleyiz, artık gözümüz açıldı”  diye Özdağ’ın konuşmasına fırsat vermeden sahiplenen de MHP’yi. Gençler AKP’nin “haddinden fazla sıkıyor” olmasından şikâyetçi. İki gün boyunca en çok duyduğum cümle  “Bizim oyumuz belli.”  Yani? Önce bir gülümsüyor, sonra  “Sizinleyiz Hocam, Allah yolunuzu açık etsin” diyor vatandaş Özdağ’a. Şakayla karışık  “Burada tek başına iktidarsınız” diyorum; “Bu sözler sandığa yansırsa öyle” diyor Özdağ da ümitle.

Antep’te kilo verdim!

 “Antep’in yerli aileleri bizi bilir, tanır ama sonradan gelenler arasında soran çıkıyor bazen”  diyor Özdağ;

- Anteplilik nereden?

Cevap net:

-Annemin dedesinin mezarı bile bu kentte. Hâlâ ailemin önemli bir bölümü burada yaşıyor. Annem buradan liseden mezun, babam buradan ortaokuldan Kuleli’ye gitmiş.

Gazeteciler Derneği’nde yapılan toplantıda, Antep’in en yaşlı gazetecisi, Cemiyetin de onursal başkanı  “Ben soru sormayacağım”  dedi,  “Babanızla ortaokulda sıra arkadaşıydım.”  Bunun üzerine söyleyecek bir şey kalmadı herhalde.

Gaziantep deyince -itiraf edebilirsiniz ayıp değil- muhtemelen Ümit Özdağ’dan önce kebaplar, katmerler, beyranlar, küşlemeler filan geliyordur çoğunuzun aklına. İşte bu namlı mutfağa rağmen bir beden küçülmüş Özdağ, Antep’te.  “Popüler adayları sokakta görmek mümkün olmuyor genelde. Onlar televizyonlara çıkmakla yetiniyorlar, siz niye mahalle mahalle geziyorsunuz” diyorum,  “Çünkü Antep dokunmak istiyor. Dokunmadığı adayı televizyondan tanısa da yeterince benimsemiyor”  oluyor cevabı.

İmralı’nın adayları

Esas ölçü “Anteplilik”  olduğundan yadsınamayacak bir Celal Doğan gerçeği var hâlâ şehirde. Barajın aşılması halinde HDP’nin bir milletvekili cepte. Hem Cumhurbaşkanı, hem Başbakanın, eş zamanlı ve sistemli olarak MHP’yi  “HDP’yle ittifakla”  suçlamasına gelince,  “sadece gülüyor”  Özdağ, AKP’nin çaresizliğinin bunu bile söyletecek dereceye varabilmesine. Ha mevzubahis ittifak yahut koalisyonsa;

- Türkiye’de konuşulması gereken bir koalisyon varsa AKP ile onun HDP üzerinden PKK ile yapmış olduğu koalisyondur. Müzakere demek bir ittifak-koalisyon oluşturuldu demektir. TBMM’de bu müzakerelerle ilgili komisyon oluşturulduğunda, sadece iki parti AKP ve HDP milletvekilleriyle katkıda bulundu. Yalçın Akdoğan “Seçimlerden sonra müzakere süreci güçlenerek devam edecek”  diye açıkladı. Bunu nasıl okursunuz? Bir tek izahı vardır; koalisyon devam edecektir.  Türkiye’de bir koalisyon gerçeği zaten vardır. Üstelik de eli kanlı bir terör örgütüyle koalisyon! HDP’yi gerçek bir parti saymak mümkün değildir. Çünkü milletvekili adaylarını Kandil ve İmralı belirlemiştir. Böyle bir siyasi parti olur mu?

Öyle bir nefret ki...

Erdoğan’ın toplumsal karşılığının  “nefret” e dönüştüğünü geçtiğimiz günlerde gazetecilerle yaptığı sohbette MHP lideri Devlet Bahçeli de ifade etmişti. Özdağ’a göre seçmen tercihini de şekillendiren bu nefret öyle bir seviyeye ulaştı ki... Buyurun, o anlatsın gerisini:

- Recep Tayyip Erdoğan’a çok büyük bir nefret var. Toplumun bir kesimi öyle nefret ediyor ki, bu nefretle işi  PKK ile iş birliği yapmaya kadar götürebiliyor. Bu AKP’nin kutuplaştırıcı politikalarının neticesidir. MHP, bu kutuplaşmaya son vermek konusunda en başarılı olabilecek partidir. Anketlerde hem AKP, hem CHP’lilerin ikinci partisi çıkıyoruz. Bu hem AKP, hem CHP tabanının MHP’yi kabullendiğini ona oy da verebileceğini gösteriyor. Bu seçimde MHP beyannamesinin başlığındaki  “huzur” vurgusu ve  “toplumsal uzlaşma”  yaklaşımı tesadüfi değildir.

Teslim ettirmeyiz

HDP sükûnet çağrılarına bakın hepsi şartlı;  “7 Haziran’a kadar”  diyorlar. Ya sonra? Bir  “çatışma” öngörüyor bu işin kitabını yazan Özdağ:

- Bu çok net. Güneydoğu Anadolu’da TSK, polis ve jandarmanın eli kolu bağlanmış durumda. Türkiye, AKP aracılığıyla PKK’ya toprak bırakıyor. AKP daha önce 16 tane adayı Yunan  ordusuna terk etti. MHP’nin baskıları üzerine bunu TBMM’de Savunma Bakanı itiraf etti.  AKP, IŞİD’e toprak bıraktı. Türkiye Cumhuriyeti’nin yurt dışındaki tek toprağı ve devletimizin kurucusunun dedesinin mezarını bıraktı. Annan Planı sırasında terk etmeyi kabul ettikleri topraklar ortada. Ben AKP iktidarını kolaylıkla toprak terk eden bir iktidar olarak görüyorum. Bugün yürüyen süreç de Güneydoğu Anadolu’yu terk etmek için. Biz diyoruz ki, iktidarımızda Güneydoğu Anadolu’da devletin egemenliği yeniden tesis edilecek. Sayın Genel Başkan müzakere sürecini yürütenlerin mahkeme önüne çıkarılacağını söyledi. Suç işliyorlar çünkü. Ordu  “operasyon yapacağım”  diye valilere dilekçe veriyor. Sayısı artmadıysa 123 tane... Valiler izin vermiyor. Bu izni vermeyen valilerden hesabını soracağız. Bu yardım ve yataklık suçuna girer. Eğer bunu İçişleri Bakanı vermemişse, o da yardım ve yataklık yapmış demektir. Bakın geçen gün HDP’lilerce üniversitede bir saldırı oldu. Biz kolaylıkla geri defedecek durumdayken çatışmamayı tercih ettik. Bundan sonra da öyle yapacağız. Bu ülkenin polisi var, jandarması var görevlerini yapsınlar maaş alıyorlar. Ama bu sürecin sonunda Türk ordusuyla teröristler arasında çatışma çıkarsa, evet çıkar, biz Türk Milleti olarak annelerimizin eteğinin altına gizlenip vatanın bir bölümünü teröristlere teslim etmeyeceğiz.

Şerefli durun

Özdağ, kendisini milliyetçi-muhafazakâr olarak tanımlayıp da hâlâ AKP saflarında olanları uyarıyor:

- Yarın Allah korusun bu ülkeye bir şey olursa çocuklarınıza torunlarınıza izah edemezsiniz. Çocuklarınız ve torunlarınız size şu soruyu soracaktır: Baba-dede Türkiye bir bölünme sürecine girerken, sen nasıl oldu da o partide durdun?  Bu duruş çocuklara ve torunlara bırakılacak bir şeref değildir! Bu ülkeyi sevdiğinize inanıyorum. Ama bu samimi duyguları bir an önce politik duruş alanına çekmeniz gerekiyor.

AKP’den MHP’ye akan oylar  “Bu duruşun sergilenmeye başlandığını” gösteriyor Özdağ’a göre. Ve Erdoğan’ın  “panik içerisinde yeniden sözde milliyetçiliğe sarılmasının”  nedeni de bu. Ama  “Antep’e, Antep ruhuna güveniyor”  Özdağ 7 Haziran’da:

- Gaziantep, İstiklal Harbi’nde olduğu gibi Anadolu’nun birliği ve bütünlüğünün devamı noktasında bir sıklet merkezi konumundadır. 100 sene sonra Antep’e yine aynı görevi düşmüştür ve “Gazi” Antep bu görevi yine yerine getirecektir.

İş adamlarına baskı

AKP iktidarının büyük bölümünde TBMM’de bakan düzeyinde temsil edilen, dışarıdan bakınca  “zengin”  görünen Gaziantep’in haline üzülüyor insan Özdağ’ı dinlerken:

- Müthiş bir sanayi kenti Antep ama hâlâ İstanbul, İzmir, Ankara, Kocaeli, Bursa gibi 1. sınıf olamadı. Devletin hiçbir yatırımı yok. Ne yapıldıysa sanayicinin girişimcilik duygusu ile sık sık bir araya geliyoruz iş adamları ile ama kapalı kapılar ardında. Çünkü baskı altındalar. Açık görüşmekten korkuyorlar. Ama iktidarın unuttuğu bir şey var o Maliye Bakanlığı bürokratlarının hiçbiri sandıkta sanayicinin yanında olmayacaklar. İş dünyası, ticaret dünyası, sandıkta ağır hesap soracak.

Bu baskı ve tehdit ortamında sık sık sorulan bir soru var  “Ya seçim ol(a)mazsa?”

-Anayasanın olmadığı bir ülkede hiçbir şey şaşırtıcı olmaz. Türkiye’de Anayasa 17 Aralık’ta askıya alındı. 17 Aralık’tan bu yana anayasası olmayan bir toplum ve hükümet istediği yasayı uygulatıyor, istediğini uygulatmıyor. Adil bir seçim olmayacağından hepimiz eminiz. Her şeye hazırlıklı olmak lazım. Ama ben böyle bir ihtimali küçük görüyorum. İnşallah kazasız belasız gideceğiz  7 Haziran’a. Hem vatandaş inadına oy kullanacak hem de biz vatandaşımızın oyunu kurt bakışıyla korumaya kararlıyız.

 

Suriyelilere çadırları değil vatanlarını vaat ediyoruz!

Hem kendi yaptırdığı saha çalışmaları hem de resmi kurumların raporlarından çıkan iki temel sorunu var Gaziantep’in. Bir  “Suriyeliler” , iki halk arasında dillendirilmese de  “uyuşturucu.”  Dolayısıyla bu iki başlık etrafında şekillendiriyor Özdağ propaganda konuşmalarını:

- Kimseyi ateşe atmak niyetinde değiliz. Seçim beyannamesinde de var; Suriye’nin iç barışı ve toprak bütünlüğünü sağlamayı amaçlayan bir politika öngörüyor MHP. Önce Suriye-Türkiye sınırını güvenli hale getireceğiz. Selefileri desteklemekten vazgeçeceğiz. İç savaşı körüklemekten vazgeçeceğiz. Ne zamanki Suriye’de iç savaş yatışır o zaman insanlara çadır değil vatanlarını geri vereceğiz. AKP bu söylemimizden çok rahatsız çünkü kentte çok büyük bir tepki var Suriye politikasına.

Özdağ’a göre tıpkı ekonomi gibi dış politikada da 2011’e kadar MHP’nin de ortağı olduğu 57. Hükümette ekilenleri biçti AKP. Sonrasındaki U dönüşü büyük bir tehdit oluşturmuş durumda:Suriyeliler konusu bu haliyle sosyal bir tehdit. İleride politik bir tehdit de olacak. Bugün 3-4 yaşındaki çocuklar büyüdükleri zaman toplumla entegre olmamış biçimde, her türlü dış müdahaleye açık halde, aynı zamanda demografik denge için de tehdit oluşturacaklar. Türkiye daha fazla demografik tehdit kaynaklı millî güvenlik sorunuyla boğuşmak istemiyor. Hiçbir ülke -Almanya dahil- Avrupa’daki en güçlü ekonomi, 2 milyon göçmeni aynı anda kabul edip, bunları besleyip, ekonomisine entegre edip, uzun süre ayakta tutamaz. Bunu Türkiye’den de isteyemez kimse. Biz Türkçe öğrenen Türkiye’yi tanıyan bu insanların ülkelerine döndükten sonra iki ülke arasındaki iyi ilişkilere köprülük edeceği bir politika kurguluyoruz. AKP’nin uyguladığıysa daha fazla göçmenin Türkiye’ye gelmesini sağlayıcı. Bunun da akılla uzaktan yakından bir alakası yok.