Plan yapmayalım

ABD Başkanı Bill Clinton’un başkanı olduğu Clinton Küresel Girişimi (CGI), hedefleri itibariyle her yıl dünya liderlerini biraraya getirerek, küresel ısınma, sağlık, eğitim, yoksuluk gibi dünya meselelerini masaya yatırıyorlar. Hükümet yetkilileriyle, özel sektörle, sivil toplum kuruluşlarıya çözümleri tartışıyorlar. Tabii ki bu panellere ilgi çekici bir görev ifa etmiş veya etmekte olan dünyanın çeşitli ülkelerinden yandaşlar konuşmacı olarak katılıyor. Bu sene de New York’ta Başbakan RT Erdoğan, Clinton Küresel Girişimi’nin panelistlerinden birisi. Eski İrlanda Başbakanı Mary Robinson tarafından yönetilecek olan panelin konusu ise Küresel Multi-Etnik Toplum. Clinton Küresel Girişimi projektörünü göçler, küreselleşme gibi olgular sebebiyle hem yakınlaşan, ama o ölçüde de sürtüşen farklı dini ve etnik toplumlara tutmuş. Aslında bu projektöre kaynaklık eden fikri alt yapıyı hazırlıyorlar. Mesela Huntington ’Biz Kimiz’i yazmış. Brzezinski ’Tercih’ isimli son kitabında göçlerin batıya verdiği zararları anlatıyor. Fukuyama liberal kapitalizmin tarihin sonu olduğu tezini bir yana koyup üniter devletlerin inşaası ile meşgul iken onların düşlenmesinin uluslararası sorunları bölgesel tutma eğilimini yansıtıyor. Soros bile dünyadaki savaşların sebebini sosyal Darwinist liderlerin iktidarda oluşuna bağlıyor... Yani muteber ABD’li düşünürler Clinton Küresel Girişimi’nin ufuklarında dolaşıyorlar. RT Erdoğan’ın katılacağı panelin teması ise özetle ’farklı olup da huzur içinde yaşamak mümkün değil mi...’ Bir taraftan tek millet tek bayrak tek dil diye seçim propagandası yapan RT Erdoğan, diğer yandan sanki elzem gibi 36 etnik gruptan bahsediyor. Bölücülüğe ayrı kılıf arayan DTP’lilerden, Apo’nun avukatı Hasip Kaplan bile ’bizim bayrak, sınır, dil gibi unsurlarla sorunumuz yoktur’ dedikten sonra ’biz farklılıklarımızın anayasada yer almasını istiyoruz, Kürt gerçekliğini ve bütün azınlıkların gerçekliğini farklılıklarını ve zenginliklerini saygı ile yaşatmaya anayasada yer vermelidirler’diye beklentilerini ortaya koyuyor. Anlaşıldığı gibi kendilerini Rum, Ermeni, Yahudi vs gibi azınlık bölümüne atmayı planlıyorlar ve üstelik ‘anayasaya eklenecek bir cümle ile Türkiye’de tarih yazılabilir’ miş. Tam da Orgeneral İlker Başbuğ’un Richmond anayasasını topa tuttuğu ve ‘hedef önce millet sonra da üniter devlet, etnik kimliklerin anayasal güvenceye kavuşturulmasına fırsat verilmeyecektir’ diyerek anayasa araştırmalarına eleştirel bir vurgu yaptığında oluyor bunlar. Evet, gerçek niyetleri önce milli devleti sonra da üniter devleti ortadan kaldırmak. Bunu gerçekleştirmek isteyenler için bildiğimiz ve ikiz yasalar diye ifade edilen ‘ekonomik toplumsal ve kültürel haklar uluslararası sözleşmesi’ ve ’kişisel ve siyasal haklar uluslararası sözleşmesi’ gibi. BM sözleşmesinin önünde mevcut anayasanın ilk üç maddesi ve lozan anlaşması kalıyor. Tabii nihai hedef bunların her ikisini de bertaraf ederek Kürtleri azınlık ilan ettirip iki milletli üniter devlete geçmek ardından da üniter devleti tasfiye ettirip federasyonlara geçmek. Batının ablukası altında bunu gerçekleştirmeyi umuyorlar. Bir gerçek var ki ABD yeni Amerikan yüzyılını ve yeni dünya düzenini kurma çalışmalarını devam ettiriyor. CFR, Bilderberg ve TK (üçlü komisyon) artık dünya tarafından ezberlenmiştir. Bunların yerine dünyanın gerçek ihtiyaçları ve Amerikan yüzyılının tasarıları çözüm beklemektedir. Kendilerinin sorun haline getirdikleri konular, şimdi uluslararsı bir STK ile güya çözülecektir. Algore çevre ile ilgili kitap yazarken, yukarıdaki üç kuruluşun birden üyesi olan çok önemli bir Amerikan adamı Clinton iki yıl önce bu girişimi düzenlemiştir. Bundan sonra bilhassa etnik alanda bu kurumun öncelik alacağı şimdiden söylenebilir. Hatırlatmak gerekir ki RT Erdoğan bu girişimin başkan yardımcısı ve aynı zamanda bu girişimin ana hedefi olan BOP’un eşbaşkanıdır. Bilmem anlatabildik mi? Bazı planlar artık burada yapılacak ve iktidarlar uygulayacak...

Yazarın Diğer Yazıları