Pop-İslâmcıların çifte bayramı mübarek olsun!

İsrail'le 'pop-İslâmcı' iktidarımızın el sıkışması iyi oldu... Stoklarımızda bol miktarda cilt kremi vardı, Yahudi malı... Artık rahatlıkla nerelerine süreceklerine kendileri karar verirler... Önce Davos, sonra da Mavi Marmara'nın ardından Siyonizm'i kahretmek için boykot yapmıştık ya... Şimdi bolca sürebiliriz... Hatta çörek otu yağı ve akıllı seccadeyle kombine edersek daha da makbule geçebilir...

Pop-İslâmcı kardeşlerimizin biraz kendilerini zorlasalar 'çağdaş Medine vesikası' çıkarabilecekleri bu güzel günün Ramazan bitmeden yetişmesi gerçekten her türlü takdirin üzerinde... Biten boykottan sonra oruçların son bir haftasını kolayla açabilecek olmak çok çok önemli...

Bu arada unutmayalım, kola bardağını mutlaka sağ elimize alıyoruz, cezası kalkmış o meşrubatı üç yudumda içiyoruz... Ezan sesini duyar duymaz, önce hurmaya mı, yoksa asidi kaçmadan kolaya mı dalmalı, o konuda iktidar düşkünü âlimlerimiz arasında itilaf var... Çalışmalar sürüyor...

Kimi kötü niyetliler çıkacaklar ve bu apaçık zaferi de karalamaya çalışacaklar... Her kim ki bu alçaklığa yeltenirse, bizim -zannediyorum- Mogadişu Büyükelçisi'nin oturtulduğu 'alçak koltuk'lara oturtulsun da bir daha krizlerden kurtulamasın inşallah...

***

Evet, bu apaçık bir zafer... İsrail resmen diz çöktü... Bizimkiler ne derse kabul etti... Hatırlarsanız, PKK'yla anlaşmayı da bizim 'kandan beslenenler' çarpıtmıştı... Oysa PKK'lılar da diz çökmüş, gücümüz karşısında silahlarını bırakarak soluğu Güney Kutbu'nda almışlardı... Zaten farkındaysanız daha sonraki hayatlarına penguen olarak devam ettiler...

Dantelli kefen ile pembe gecelik arasında mevsime ve olaylara göre kostüm değişikliği yapan iradenin başarısıdır bu... Yahudi malı diye boykot ettiğimiz deterjanlarla yıkarız şimdi Şam yolunu... Ne de olsa kılınacak namazımız var... Sonra teravih için ver elini Moskova...

Biz sadece kostüm değişikliklerini değil, yer değişikliklerini de seviyoruz ve stratejik buluyoruz... Kâbe'yi Arabistan çöllerinden serin Üsküdar sahiline taşıyan aklımızla, Süleyman Şah Türbesi'ni de gece yarısı 'birazcık' doğuya taşıdık, tebdil-i mekânda ferahlık olsun diye...

Zafer bizim işimiz... Tunceli'ye Dersim, Güroymak'a Norşin, Diyarbakır'a Amed demek de bir zaferdi, tıpkı Seyit Rıza'yı 'evlâd-ı resul' ilân etmemiz gibi... Şimdi nasıl da topluyoruz o zaferlerin hasadını değil mi?

***

Hem bizim İsrail'le ne sıkıntımız var ki? İsrail'e Türkiye'nin 1961'den beri uyguladığı OECD vetosunu bu iktidar kaldırmadı mı? İsrail'le Türkiye arasındaki dış ticaret rekorları bu iktidar döneminde kırılmadı mı? Türkiye'de hiçbir iktidara nasip olmayan NATO'daki İsrail vetosunu da ortadan kaldırmak bizim İslâmcı iktidara nasip olmadı mı, geçtiğimiz ay?

İsrail'in nükleer kapasitesiyle ilgili Birleşmiş Milletler'de oylama yapılırken Türkiye heyetini 'çekimser' bırakan kimdi? 'Gideceğiz' diye söz verdiği hâlde kırmamak adına gitmeyen kimdi? En sıkıntılı zamanda bile Kuzey Irak petrolünü Akdeniz'de trampa edip İsrail limanlarına ulaştıran ve bunu da "Parası Halkbank'a yatıyor ya" diyerek halkına izah eden biz değil miydik?

Biz zaten 'dost ve müttefik İsrail'le ilişkilerimizi geliştirmek için elimizden geleni yaptık... Aksine yayılan bütün bilgiler ya montajdır, ya dezenformasyondur veya ilişkimizi çekemeyenlerin iftirasıdır...

Az uğraşmadık bu fitnecilerle... Davos'ta moderatöre söylediğimiz sözleri Şimon'a söylemişiz gibi propaganda ettiler, krizi büyütmek için İstanbul'da Filistin bayraklı provokasyon yaptılar...

Mavi Marmara'da suçlu olan İsrailli komutanlarla ilgili çıkan kırmızı bülten kararını İnterpol'e göndermemek az bir şey miydi?

"Siz ancak bebekleri öldürmesini bilirsiniz" deyip ortadan kaybolan da telefonumu bir an için ele geçirip mesaj atan bitirim kuzenimdi...

Suriye sınırındaki mayınlı araziler ve Ofer meselesiyle ilgili muhalefet edenler  'Yahudi düşmanlığı'yla suçlayan 'Eski Türkiyeli'ydi... 

***

Geçen yıl yazmışım: "İtiraf ediyorum, biz bu karakterle baş edemeyiz... Şimdi öyle güzel anlatacaklar ki İsrail'le anlaşmanın ne kadar önemli ve güzel olduğunu hayretler içinde kalacağız... Çünkü kana rengini veren hemoglobin gibi 'yandaşlığa rengini veren baş edilmez bir karakter' var..."

Not: Tek haneli IQ sahibi partizanlar için hatırlatayım... İslâmcılık, İslâm'ın doğuşundan sonra ikinci bin yılda insan aklının ürünü olarak ortaya çıkmış bir ideolojidir ve asla Müslümanlığın eş anlamlısı değildir... Pop-İslâmcılık hiç değildir...

 

Yazarın Diğer Yazıları