Potansiyel tehlikeler

Kimi tartışmalar bazı dövüşçülerin sinyalini veriyor. En fazla iki programda "tehlikeli" damgasını vuruyoruz. Bunlardan yeni örnekleri Habertürk'te izledim. CHP 24. Dönem Miletvekili Gökhan Günaydın, Prof. Dr. Ergun Yıldırım'la kapıştı. Haksızlık yapmayayım, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı daha saldırgandı. "Sen kimsin? senin kariyerin ne?" gibi sorularla devamlı tahrik etti. Hiç ummadığı cevapları -doçentlik dahil- alınca şaşırdı. Yine de hırçın tavrını değiştirmedi. Her zamanki gibi akademisyen tarafını bıraktı, parti sözcülüğünü sürdürdü. Program yöneticisi konumundaki -Türkiye'nin Nabzı- Didem Arslan Yılmaz çareyi ara vermekte buldu. TBMM'nin bayan Başkan Vekillerinden biri gibi hareket etti. Dönelim yeniden Dekan Yıldırım'a. Akademik kariyer yerine particilik yapan biri. Bu sıralar onun gibi yüzleri sıkça görür olduk. Acı olan bunların özellikle çağırılması. Bu tercih devam ettikçe Ahmet Hakan Coşkun'un kırılan cam sehpasının yanına  başka şeyler de eklenecek; el-kol ve kafa gibi. Şimdiden önerim; "katılımcı sayısının azaltılması". En fazla 4'le sınırlandırmalı. "Nerede çokluk, orada otluk" gerçeği ayan beyan ortada. Bırakalım çoğulculuk  sandıkta kalsın. Bir de Ali Kırca'nın unutulan "Siyaset Meydanı"nda.

Ne olmuyor?

Şirin Payzın'ın, Ne Oluyor'u ters kurguyla işlemeye başladı. Burada da bazı sivrileri izlemek mümkün. Çağrılı üç gazeteci içinde Turan Kışlakçı ilginç. Güneydoğu kan gölü, adeta iç savaş yaşanıyor, "1990'lardan daha iyi durumdayız" diyebiliyor. Ona göre son olayların sebebiyse "Bir yıl önce bölgeye sürülen FETÖ'cüler". Bir başka kalem erbabı Nevzat Çiçek daha yere basan laflar etti. Gecenin yıldızı yine İsmail Saymaz'dı. Tahir Elçi'nin öldürülmesini mükemmel özetledi. Tıpkı Çiçek gibi ana nedende birleşti; "Elçi, bir hafta PKK'ya yüklenip suçlamıştı". Cinayetten 110 gün sonra "olay yeri keşfinin yapılabildiği" soruşturmada sonuç alınmasının zor olduğunu dile getirdi. En iddialı ve doğruluğu tartışılır açıklama Turan Kışlakçı'dan geldi:

"Bazı AK Parti'li yöneticilerle konuştum. Hükümet Kürtlerle ilgili yeni süreç başlatacak. Hazırlık yapılacak. Sanırım baharla birlikte harekete geçerler."

CNN Türk'deki tartışmanın tek akademisyeni  Doç. Dr. Murat Somer gibi ben de bu sözlere inanmadım. Çünkü geçmişten ders alındığı inancındayım. AK Parti bir takım iyileştirmeler yapacaksa, karşı taraftan kimseyi muhatap almayacaktır. Hele bunlarla bir masa etrafına oturma olasılığı hayal. "Dolmabahçe fotoğrafları"nın yenilerini rüyalarında göremezler. Daha önceki karelere giren AK Parti'lilerin nasıl pasivize edildiğini hatırlayın. Taze örnek Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek'in uğradığı saldırı. Suçu, "AB'den çıkmayalım" mesajı atması. Açılımı açıkça savunanların sonu da bu olacaktır. Taşlanacakları kesin.

Fıstık gibi

NTV'nin spor spikeri diye aldığı Simge Fıstıkoğlu "atletkomple"liğini ıspatladı. Doğrudan Siyaset'i seyredilir hale getirdi. Kullanılan süre yeterli. Katılımcı sayısı abartılmıyor. Sabah ezanına kadar sürmüyor. Kızın tarzı-tavrı hoş. Anlayacağınız olay çıkma riski de yok. Tuğrul Türkeş'in söyledikleri üzerinde de duruldu. Fatih Çekirge'nin yorumunu, "Dikkat, her an kazık atabilir" şeklinde anladım. Ancak bunu ifade ederken kelimelerini yi seçti. Kıvırma payını unutmadı. Ben böyle yorumladım. Çekirge'nin Erdoğan'ı savunması artarak devam ediyor. Cumhurbaşkanı'nın AB'ye meydan okuyuşu için "Biz sizin için neler yaptık, yine de yaranamadık" şeklinde yorumladı. Pes doğrusu.

Nihal Bengisu Karaca'nın AB'yle ilgili uyarısını beğendim. "Bağlantıyı koparmamalıyız. Ayrıca ilişkimizin süreceği inancındayım"ın altına imza atarım. Hele şu andaki ithalat-ihracat rakamlarını  düşününce. Muhtemelen Nisan sonunda yapılacak referandum konusunda yapılan uyarıyı sevdim. Turgut Özal'ın 1987'deki, "Siyasi yasakları destekleyin" çıkışının yıkılışını kimse unutmamalı. Yüzde yarım farkla Özal yenilgiye uğramıştı. Hatta sadece 14 bin oyla. Bu referandumu tahmin eden  2 kişiden biriydim.

***

ÖNEMLİ NOT:

Ankara Ticaret Odası'nda (ATO) bugün seçim var. Gürsel Baran'ın son anda aday oluşu ilginç. Emine Erdoğan'ın akrabası -kuzeni- olması sandığı enterasan hale getirdi. Diğer aday Osman Gökçek, malum Melih Gökçek'in oğlu. Her iki sonuç AK Parti'de sorun çıkaracaktır. Gökçekler, "Benim özgül ağırlığım var" diyen Bülent Arınç'ın ATO üyesi olmadığına dua etsin.

Yazarın Diğer Yazıları