Prof. Dr. Hablemitoğlu: Bana söylenenleri bilsen, yüzlerine tükürürsün!

Tercih ettiği parti hiç fark etmez...

Eğer iyileşecekse;

 "Temiz", "pırıltılı", "orantısız zeka"ya ve bunu kullanmaktan çekinmeyecek "özgüvene", "cesarete", "akla" sahip, "devlet ciddiyeti" maskesiyle meşrulaştırılmış soğukluktan, donukluktan, hissizlikten, suratsızlıktan uzak, "gülümseyen", hatta "kahkaha atan", "ölüm"ü bilen ve bu nedenle "yaşam"ı herkesten çok bilen, onu har vurup harman savurmayan, "mutlu olabilen" ve "mutlu edebilen", "yan gelip yatmayan", "hazıra konmaya alışmamış", "üretken", "vicdan sahibi", "dokuz köyden kovulmaktan korkmayan", "biata alerjili", değeri partisi, kurumu, unvanından değil kendi niteliklerinden menkul insanlarla iyileşecek siyaset.

Tek tek onlarla...

Onlar çoğalır ve bütün partilere yayılırsa "emme basma tulumba" modeli tedavülden kalkacak ancak.

İşte bu yüzden,  Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu'nun "şöyle bir durum var" diyerek paylaştığı "İYİ Parti Milletvekili Aday Adaylığı" açıklamasını görünce içimde kelebekler uçuşmaya başladı...

Sosyal medyadan tebrik etmek kesmedi, aradım Şengül Hoca'yı...

***

"Derdim siyaset değil" dedi; Twitter hesabında yazdıklarını tekrarladı:

- Ben siyasetçi değilim. Siyasetçi olmaya da aday değilim. Deyim yerindeyse ırgat gibi çalışmaya adayım.

***

Çalışır da.

Üniversite hocalığı, Hablemitoğlu Enstitüsü, dergilere makaleler, kitaplar, söyleşi, sempozyum, paneller, televizyon programları; sabah uyanıyorum Ankara'da, akşam bakıyorum Kuzey Kıbrıs'ta, ertesi gün a-aa İstanbul'da bir yayında... Bu trafikte ailesine, dostlarına, etrafındaki çocuklarla çocuk olmaya dönük molalara da zaman yaratabiliyor mutlaka... Nasıl yapıyor bilmiyorum ama yapıyor...

O yüzden "arka sıralarda uyuyanlardan" olmaz oylarınızı yastık yapıp da...

***

Röportaj niyetiyle aramadığımdan not tutmadığım konuşmamızdan aklımda kalan cümleleri paylaşabiliyorum sadece. "Benim hocalığım bile siyaset aslında. Siyaset, onu bir meslek olarak görmeden, böyle de yapılabilir" dedi mesela sohbetin bir yerinde.

Bunun olabilirliğini göstermek niyetinde.

***

Siyasete girmek nereden çıkmış?  İYİ Parti'yi seçmek nasıl olmuş? Teklif mi gelmiş? Kim ikna etmiş peki?

Hiç kimse!

"İçimden bir ses 'yap bunu Şengül' dedi" diye anlatıyor karar alma sürecini; yüreğini dinlemiş yani.

***

Aday adayı olduğunu açıklamasıyla birlikte vicdansızlıkta sınır tanımayan mesajların hedefi de oldu Hablemitoğlu. İYİ Parti'yle ilgili "FETÖ" imalarında bulunup "kocasının katilleriyle iş birliği" yapmakla suçlayan mı dersiniz, "ihanet"le yaftalayan mı?

"Kocanızı mezarında ters döndürdünüz" diye mail atan olmuş.

 O bildik çamurlu üslup işte...

 "Zor olacak, linç edecekler sizi biliyorsunuz değil mi? Hazır mısınız buna?" diye sordum...

Gözü kara... Umurunda değil...

"Çok duydum bunları ben. Daha neler duydum. Keşke anlatabileceğim bir platform olsa da anlatabilsem hepsini...

İktidarın tuttuğu, sanal trollerin dışında kanaat önderi şeklinde görünür haldeki 'organik troller', milletvekilleri de dahil kimler, neler dedi bir bilsen, yüzlerine tükürürsün!

Onlar önce 17-25 Aralık'a kadar nasıl kol kola olduklarına baksınlar. Biz o havayı solumadık, bizim havamız temiz, onlar aynı havayı soludular. Araları açılınca mı 'temiz' oldular!

Çok konuşmasınlar! Ya da istiyorlarsa konuşsunlar, ne fark eder! Savcılarla konuşmalarım var, oturur anlatırım hepsini; keyifleri bilir!"

***

Hepimizi umutlandıran yolculuğunun ilk adımını daha da karartmak istemediğimden uzatmadım; kim bilir, belki anlatmak istediklerini eni konu anlatabileceği bir söyleşiye de fırsat buluruz önümüzdeki günlerde...

***

SORU-YORUM

Milletle kafa bulma sürecinin adını "millet aklı" koyup, milletle katmerli kafa bulmaya mı çalışıyorsunuz?

***

GÜNÜN SÖZÜ

----

"Kibir kulelerini garibanlar yıkacak!"

Muharrem İnce

***

"TAMAM" DA...

"Şayet bir gün milletimiz tamam derse ancak o zaman biz kenara çekiliriz" demek, "milletimiz tamam derse, YSK'ya 'devam' dedirtmeyeceğiz" anlamına gelmez...

Seçim, 24 Haziran akşamı YSK'da kazanılacak ya da kaybedilecek!

Partisi ne olursa olsun, seçim sonucunun seçmen iradesinin bire bir yansıması olmasından taraf olan herkese, CHP'nin "sandık gücü" ve İYİ Parti'nin "gönüllü" toplama çalışmasına destek vermelerini tavsiye ederim.

Ya da sonradan başınızı taşlara vurun, sonuçta sizin tercihiniz!

***

"Seçim savaşı"nı çok yanlış anlamışlar

Vatandaşın biri MHP aday adayı olan zata sormuş:

- Sandıktan TAMAM çıkarsa ne yapacaksınız?

El cevap:

- Sandıktan Sevr çıktığında Atatürk ne yaptıysa onu...

Ne demek bu?

İşin hiç "Lozan'ın yerine Sevr'i canlandırmaya çalışanlarla ittifak yapanlar mı söylüyor bunu" kısmına girmiyorum bile...

Ne demek bu?

Halkı örgütleyip, silahlandırıp "milletin diğer yarısından kurtuluş savaşı" mı başlatacaksınız!

Atatürk'ü anlayamamanın zirvesi bu olsa gerek!

Yazarın Diğer Yazıları