Prof. Dr. Semavi Eyice'yi kaybettik

Hocaların hocasını ilk kez Rumeli Platformu toplantısında tanıdım. Dönüşümlü yapılan buluşmalardan birindeydi. Bir başka merhum Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş'ın Çatalca'daki otantik evindeydik. Semavi Eyice'nin müthiş bilgi birikimine hayran kalmıştım. Bir de mütevazı tavırlarına. Ağzını her açtığında tarihimizin değerleri fışkırıyordu. Sırf iyi duyabilmek için, yer değiştirip ona yakın bir yere oturdum. Eyice Hoca, "Bilgi deryası" denilenlerdendi. Bu toplantılara pek çok önemli isim katılırdı. Örneğin Halil İnalcık. İnanın merhum veya rahmetli demekten yüreğim dağlanıyor. Semavi Eyice'ye rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.

Kapının önüne koyan!

Şimdi aktaracaklarımı ise zamanında Hüseyin Movit yolladı ve bir kenara ayırdım. Bunu yayınlayacağım:

"1996 yılında dönemin Kültür ve Turizm Bakanı İsmail Kahraman, gündemdeki tartışmalarla ilgili olarak -Taksim'de çok sayıda kilise var. Ancak bir cami yok. İnşallah Taksim bu ayıptan kurtulacaktır- şeklinde açıklama yapmıştı. O sırada Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Başkanı olan Semavi Eyice bu konuda -Cami yapılacaksa, mimarisinin tarihi dokuya uygun olmasına dikkat edilmeli- açıklamasıyla duruma değişik bir boyut getirmişti. Bunun üzerine İsmail Kahraman yönetimindeki bakanlık Semavi Eyice'yi görevden aldı. Yetmemiş gibi İsmail Kahraman onun için -Alnı secde-i rahmana değmemiş, Hristiyanların piyonu olan birisi! Ben de onu kolundan tutup kapının önüne koydum- şeklinde konuştu.

Kahraman yıllar sonra bu kez TBMM Başkanı olarak Meclis'te yaptığı basın toplantısında yeni anayasa taslağı konuşulurken -Anayasada laiklik maddesi olmamalı. Dindar bir anayasa olmalı- diyerek pek çok kesimden tepki almıştı.

28 Ağustos 2016 tarihinde yaptığı bir diğer konuşmada da Guevara'yı -katil kişilik, gerilla, eşkıya- olarak nitelendirdi. Resimlerinin Türk gençlerinin tişörtlerinden çıkarılması gerektiğini savundu. Küba Büyükelçiliği, Guevara'nın kişiliğine yönelik sözleri için üzüntülerini bildirdi. Büyükelçi Alberto Gonzales Casals, Küba'nın en büyük düşmanlarının bile böyle bir ifade kullanmadığını belirtti."

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın merhum Eyice için yayınladığı mesajı ve Hocanın yakınlarını telefonla arayışını duyunca sevindim. Ve yukarıdaki satırları paylaşmak ihtiyacını hissettim. Merak ettiğim bir başka konu İsmail Kahraman'ın yakında görevden ayrıldıktan sonra bırakacağı 5 milyonluk makam aracını kimin kullanacağı.

***

Kimler ne oldu?

24 Haziran'a kadar propaganda organizasyonlarına tahammül göstereceğiz. Hoşuma giden taraf, iktidardan muhalefet partilerine kadar, ortaya dökülen vaatler. Mesela tam maaş olmasa da, emekliye yılda iki kez ikramiye verilmesi gibi. En güzellerinden biri gençlere "iş bulana kadar para". Hele öğretmen, polis ve bazı kesimlere 3600 gösterge ile güzel emeklilik sağlanacağı söylevi müjdeden öte.

Geziler sırasında Akhisar Stadı'nın 1.5 ay sonra tekrar hizmete sokulması ilginçti. Biraz futbolla ilgisi olan, yeni sahada kaç maç oynandığını bilmekte. Hadi yine de olsun diyelim. Kulübün kazandığı Türkiye Kupası'nın müzeden çıkarılıp tekrar verilmesine de aldırmayalım.

Peki, bunca emek ve para dökülerek meydana getirilen çim sahaya yazık edilmedi mi? Üstünden geçmeyen bir ben kaldım. Şimdi birileri çıkıp "Ölü sezondayız. Yenileriz" diyecektir. Gerekçeye "israf ekonomisi"ni bile yakıştıramıyorum. İnsaf!

***

'Aşık atışması'na dönüştü

Bu defa aldı sazı Aziz Yıldırım. TRT Spor'daki 2.5 saati aşkın savunmanın ardından yeni anons yapıldı; "Ali Koç da Basın Tribünü'nde". Kısa süre sonra baktım "Bir başka tanıtım"; Yıldırım CNNTÜRK'te. Anlaşılan bu işin sonu yok. Kongreye kadar her iki adayı her yerde göreceğiz demek.

Bilinmeyenler

Eski dostum -hâlâ öyle miyiz- Aziz Yıldırım'a benim de sorularım olacak. "Ali Koç'un ismini bir daha ağzıma almayacağım" dedikten sonra bunu devam ettirmek çelişki değil mi? Üzüldüğüm nokta 3 Temmuz'da üstünden silindir geçirilen, cezaevine atılan, Fenerbahçe başkanına hâlâ yüklenilmesi. Yıldırım'ın bunları hakkettiğine inanmıyorum. Onu baskılarla minderden kaçıracaklarını sananlar aldanıyor. Başkanda müthiş "Kafkas inadı" mevcut. Yenilse de kanının son damlasına kadar dövüşecektir...

***

Türkiye-İran futbol maçı sürpriz bir şekilde S Sport'da yayınlandı. Aykut Aydın anlattı. Yılmaz Vural yorumladı. Çekimler başarılı değildi. Hele maç sonu röportajlar için skandal yakıştırması hafif kalır.

Yazarın Diğer Yazıları