Ramazan ve israf...

Bugün Ramazan'ın ilk günü... Ramazan ayının milletimize ve bütün İslâm âlemine hayırlar getirmesini temenni ederek başlıyoruz yazımıza.

Malum, mübarek ramazan rahmet ve mağfiret ayıdır. Halkımız bu ayda diğer aylara nazaran dînî vecibeler konusunda daha hassas davranıyor. Hayır-hasenat yapma, fakir-fukarayı gözetme, eş-dostla bir araya gelip iftar açma gibi güzel davranışlara ramazanda daha çok rastlıyoruz.

Tabii ki bunlar madalyonun bir yüzü, madalyonun diğer yüzüne bakıldığında maalesef ramazanın -özellikle günümüzde- bir israf ayı olduğu da dikkatlerden kaçmıyor. Nitekim Diyanet İşleri Başkanlığı da bu yıl ramazan ayının temasını "israf" olarak belirlemiştir.

Dinimize göre israf haramdır. C. Allah "Yiyin, için, israf etmeyin" (Âraf Sûresi, Âyet:31) buyurur. Oysa bugün israfı hatırlatmasın diye "yemek, içmek" kelimeleri yerine "tüketme"yi getirerek her şeyi rahatça tüketmeye başladık.

İslâmiyet itidal (ölçülülük) dinidir. Müslümanları ifrat ve tefritten (aşırı uçlar) men eder. Furkan Sûresi'nin 67. Âyetinde şöyle buyrulur: "Onlar ki harcadıkları zaman ne israf ederler ne de cimrilik yaparlar, bu ikisi arasında ortalama dengeli bir yol tutarlar." Demek ki "malı (para) ben kazandım, istediğim şekilde harcarım" anlayışı yanlıştır, dinimize uymamaktadır. Lakin etrafımıza baktığımızda birçok Müslümanın "israf" kavramından habersiz, büyük bir savurganlık içinde har vurup harman savurduğunu görüyoruz.

İsrafın/savurganlığın temelinde yatan faktörlerin başında "gösteriş budalalığı" gelir. Olduğundan farklı görünme, karşısındakini etkileme, bizim onlardan ne eksiğimiz var gibi birtakım duygularla gösteriş budalalığının ramazanda gösteriş tüketimine dönüştüğü ne yazık ki bir gerçektir.

İnsanoğlu acıkınca doymam, doyunca acıkmam sanırmış. O hesap, çok şey yiyeceğimizi zannederek iftar sofralarını donatıyoruz. Hâlbuki açlık ile tokluğun arası bir dilim ekmektir. Hemen doyuyoruz, sofradaki yiyeceklerin birçoğu da çöpe gidiyor.

Diğer taraftan seçimlerin ramazan ayına rastlamış olması israfı biraz daha artıracaktır şüphesiz. Seçim yatırımı için belediyeler/siyasiler tarafından devlet hazinesinden finanse edilerek kurulan iftar çadırlarındaki israfı görüp de Ziya Paşa'nın şu beytini hatırlamamak mümkün mü?

"Taş bağladı mecâa ile batn-ı pâkine//Dünyâya rağbet eylemedi seyyidü'l-beşer."

Evet, bugün Müslümanlar -özellikle de siyasiler- hatırlamasalar da bizler açlık yüzünden karnına taş bağlayan bir Peygamberin ümmetiyiz. O Peygamber ki sofradan doymadan kalkar, hasır üzerinde yatardı. Vefat ettiği zaman zırhı, ailesinin iaşe bedeli karşılığında bir Yahudi'de rehindi.

Gel gör ki bugün yöneticilerimizin iftar sofralarında bir kuş sütü eksik. Uçaklarla, lüks araçlarla seyahat ediyorlar. Etraflarında bir güvenlik ordusu var. Allah kabul etsin, Cuma namazlarını aksatmıyorlar. Fakat bir kişi namaz kılsın diye bin kişi namazsız kalıyor.

Gel de Mehmet Akif'in II. Abdülhamid için söylediği şu beyti hatırlama:

"Neye mal olmada seyret, herifin bir namazı//Sade altmış bin adam kaldı namazsız en azı."

Velhasıl; ramazanda öyle veya böyle israf oluyor. Seçimlerin ramazan ayına denk gelmesi dolayısıyla israfın boyutunun daha da artmaması için siyasileri ilk günden uyarıyor ve bu konuda onları biraz duyarlı davranmaya davet ediyoruz.

***

ACZİMİN GİRYESİ:

                                     ANNE

Her evlat için dünyanın en güzel kelimesidir "ANNE"!

Bilmem onlara karşı boynumuzu kıldan ince kılan ne?

                                                               (Li-müellifihî)

Yazarın Diğer Yazıları