Kıbrıs Türkünün ve Türkiye''nin Kıbrıs adası üzerindeki vazgeçilemez tarihsel ve coğrafi haklarının bilgili, bilinçli ve kahraman savunucusu Rauf Denktaş, 11yıl önce 13 Ocak 2012 tarihinde aramızdan ayrıldı. Rauf Denktaş''ın 2005''te cumhurbaşkanı seçtirilmemesinden sonra geçen 19 ve vefatından sonra geçen 11 yıl, Türkiye''nin dış politikasında en büyük ağırlığa sahip Kıbrıs probleminin çok daha ağırlaşmasına, Türk Devleti üzerindeki yükünün daha da artmasına sebep olmuştur. Biz bu yazıda bu bakıştan hareketle Türkiye''nin Rauf Denktaş''a yaptığı iki yanlıştan, iki haksızlıktan söz edeceğiz.
Bunlardan birincisi, bir an önce AB''ye girme uğruna Kıbrıs sorununun çözümünü çabuklaştırmak için 2005''te anavatanın telkinleriyle kendisinin KKTC cumhurbaşkanı seçtirilmemesiydi. Türkiye sanıyordu ki, adı Türkiye''de bazı çevrelerce "Büyük Kıbrıs tıkacı"na çıkarılan Rauf Denktaş devreden çıkarılırsa Kıbrıs sorununda ilerleme kayıt edilir, çözüm mümkün olur. Kıbrıs''ta Denktaş''tan sonra kaç tane cumhurbaşkanı seçildi, hiçbirisinin döneminde kronik Kıbrıs sorununun çözümünde bir milim dahi ilerleme sağlanamadı. Çünkü çözüme engel Denktaş değildi, Rumların makul ve adaletli hiçbir öneriye yanaşmamasıydı.
2005''te Rauf Denktaş seçilmeyince büyük ve dirayetli bir rakipten kurtuldukları için Rumlar sevince gark olmuştu. Çünkü Rauf Denktaş Rumların anladığı dilden konuşan, uluslararası müzakere masalarında, uluslararası bütün platformlarda onları köşeye sıkıştıran, terleten bir lider, bir önderdi. Türkiye bir hayal uğruna böyle bir adamı harcayarak ulusal Kıbrıs davası özelinde esas kötülüğü kendine yapmıştı.
Türkiye Denktaş''a ikinci haksızlığı ise, "Bir Zamanlar Kıbrıs" ve "Kıbrıs: Zafere doğru" dizisinde yaratılmış; gerçekle hiç ilgisi olmayan Denktaş karakteriyle yapmıştır.
2021 ve 2022''de TRT 1''de ilk bölümleri "Bir Zamanlar Kıbrıs", sonraki bölümleri "Kıbrıs: Zafere Doğru" adıyla 24 bölümlük bir dizi yayımlandı. Bu dizinin başarısı, Kıbrıs''ta 1963 yılı başından 1974 yılı ortalarına, yani Kıbrıs Barış Harekâtı''na kadar geçen on bir yılda Kıbrıslı Türklere soykırım amacıyla örgütlenmiş başta EOKA olmak üzere çeşitli Rum çetelerin uyguladığı zulüm ve katliamları belgelemesi ve tarihe kayıt düşmesidir. Söz konusu dizi böyle önemli bir rolü yerine getirmiştir.
Fakat dizide yaratılan Rauf Denktaş karakteri sorunluydu. Dizideki Ruf Denktaş, gerçek Rauf Denktaş''la hiç uyuşmuyor, örtüşmüyordu. Çünkü Rauf Denktaş gibi bilinçli, bilgili, birikimli, adı Kıbrıs davasıyla özdeşleşmiş bir devlet adamını, büyük bir diplomatı, gerçek bir kahramanı dizide pısırık, tırsmış, ağlamaklı, aciz bir karakter olarak görüyoruz. Sözleriyle, eylemleriyle ses getiren; Rumlara korku salan yiğit Rauf Denktaş''tan dizide eser yok. Dizideki Rauf Denktaş''ı izlerken insanın içi daralıyor, tersi olması gerekirken insanı sıkıntı basıyor.
Rauf Denktaş, 20. Yüzyılda Kurtuluş Savaşı''ndan sonra Türkün yiğitliğini, mertliğini, kahramanlığını dünyaya bir kere daha hatırlatan bir Türk evladıydı. Onun öncelikle Rumların sonra da tüm dünyanın gözünde oluşturduğu karakter aciz, kararsız, pısırık bir karakter değil, tam tersine tehditlere pabuç bırakmayan, davası uğruna gözünü budaktan sakınmayan örnek bir kahraman karakteridir. İşte dizinin en önemli kusuru böyle bir karakteri gerçeğe uygun şekilde canlandıramamasıdır.
Türkiye''nin Kıbrıs davası bugün Yunanistan''ın bitmez tükenmez entrikaları yüzünden içinden zor çıkılacak ağır bir dış politika sorunu haline gelmiştir. Rauf Denktaş, Kıbrıs Türkünün aktif olarak lideriyken Türkiye''nin yükünü büyük ölçüde omuzluyordu. Rumlarla, Yunanlılarla göze göz, dişe diş mücadele ediyordu. Rauf Denktaş''tan sonra onun çapında bir lider ne yazık ki çıkmadı. O nedenle de Türkiye Kıbrıs için daha çok uğraşmak, enerji harcamak zorunda kaldı.
Türkiye''nin merhum Rauf Denktaş''a karşı birisi yaşarken diğeri vefatından sonra yapılan yanlıştan dolayı iki tane kocaman özür borcu bulunmaktadır.