REFERANDUMA DOĞRU

REFERANDUMA DOĞRU
REFERANDUMA DOĞRU

23 gün kaldı

TUSIAD’a ‘evet’ santajı
Başbakan Erdoğan, referandumda rengini belli etmediği gerekçesiyle TÜSİAD’a “bitaraf olan bertaraf olur” diye gözdağı verdi. Bu şantaja TÜSİAD’dan jet yanıt geldi: Talihsiz bir yaklaşım. Biz bitaraf değiliz


Haber: Sümeyra YILMAZ
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 12 Eylül’de yapılacak referandumla ilgili tavrını belli etmeyen Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği’ni (TÜSİAD) ‘bertaraf’ olmakla tehdit etti, ortalık karıştı. Erdoğan’ın şantajına TÜSİAD, ”Bitaraf değiliz“ yanıtını verdi. Karşılıklı restleşmeler, patronlar kulübü ile AKP arasındaki ipleri gerdi. Başbakan Erdoğan, Habertürk televizyonuna yaptığı açıklamada, TÜSİAD’ı kastederek, ”Onlar gücünü milletten değil sermayeden alıyorlar. Arkasında sorumluluk taşımayan kişiler sadece paraları ile istedikleri yerleri yönetemezler. Ben gücümü halkımdan alıyorum. Paranın gücü ile burada değilim. Bana olan teveccühlerini gördüm. Ben onların güçleri ile buradayım. TÜSİAD, biraz daha halka inmesi gerekir, Ben bu noktada Anadolu sermayesi ile daha fazla işbirliği içinde olmalarını ve Türkiye’nin geleceğine yönelik katkı sağlamalarını öneririm Bitaraf olan bertaraf olur“ demişti. Çorum mitinginde yaptığı konuşmada isim vermeden TÜSİAD ve TOBB gibi iş dünyasını temsil eden kuruluşlara mesaj yollayan Başbakan Erdoğan, ”Ülkenin menfaati için şu anda gelinen noktada bitaraf olanlar yarın bertaraf olurlar. Sessiz kalanlar yarın bizim huzurumuza gelince biz de onlara karşı sessiz kalırız“ şeklinde konuşmuştu.

Tercih açıklamaya zorlanamaz

Başbakan Erdoğan’ın gündeme bomba gibi düşen TÜSİAD ile ilgili değerlendirmelerine TÜSİAD’dan yanıt gecikmemişti. TÜSİAD’dan yapılan açıklamada, ”TÜSİAD bitaraf değildir; TÜSİAD eksiksiz bir demokrasiden ve bireylerin hür iradeleri üzerindeki her türlü baskı ve vesayetin kaldırılmasından yanadır. Türkiye’nin demokrasi içinde gelişmesi ve refahı vazgeçilmez hedefimizdir. Durum böyle iken, bir sivil toplum örgütüne “bitaraf olan bertaraf olur” şeklindeki bir uyarı, talihsiz bir yaklaşım olmuştur“ denildi.
Açıklamada şunlar kaydedildi: ”TÜSİAD’ın çalışma geleneği, kamu yararına bir dernek olarak, yıllar içinde yaptığımız raporlarla oluşan müktesebatımız çerçevesinde kamuoyuna ışık tutmaya çalışmaktır. TÜSİAD Yönetim Kurulu bir referandum veya seçimden önce oy tercihi açıklamaz. Kaldı ki, hiçbir kurum veya kişi, herhangi bir konuda, tercihte bulunmaya veya bu tercihini açıklamaya zorlanamaz. TÜSİAD’ın da aralarında bulunduğu bir grup sivil toplum kuruluşunun 2001 yılındaki anayasa değişikliklerini destekleyen ilanının, TBMM’de üzerinde uzlaşılamadığı için halkoyuna sunulan bir metne değil, tam tersine TBMM’de sağlanan uzlaşma ile hazırlanmış bir metne ilişkin olduğu ve TBMM’yi muhatap aldığı unutulmamalıdır. TBMM’ye çağrıda bulunmakla, vatandaşlara belli bir yönde oy kullanmaları çağrısı yapmak kıyaslanamaz iki ayrı durumdur.”

 


AKP iktidarının politikası ölü ticareti

ÇGD’den hayır çağrısı
Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Başkanı Ahmet Abakay, referandumda “hayır” çağrısında bulundu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı 12 Eylül sürecinde yaşananları gündeme getirerek “seçim propagandası yapmakla” suçlayan Abakay, “Bütün bunların yanında ayrıca, Başbakanın mitinglerinden anlıyoruz ki referandum Anayasa referandumu olmaktan çıkmış, AKP’nin uygulamalarının oylanmasına dönüşmüştür” dedi.

12 Eylül’ü istismar ediyorlar
Abakay, şunları söyledi: “Hükümet, 12 Eylül’den hesaplaşma diye yola çıkmış, fakat düzenlenen toplu ağlama ayinlerinde, 12 Eylül sürecinde idam edilenler istismar edilmiştir. İdamlar üzerinden yapılan politika, ölü ticareti, mezar ticaretidir. Mezarı açıp ölülerin altın dişlerini söken insanlar vardır. Hükümetin yaptığı da budur. İdam edilenler için üzülmüyorlar, bu kişilerin altın dişlerini söküp referandum için pazarlıyorlar.”

 

Kürt açılımı en vahim örnek oldu
Hürriyet gazetesi yazarı Nuray Mert, 2 Ağustos 2010 tarihli “Kafa karışıklığının maliyeti” başlıklı yazısında, neden hayır diyeceğini şöyle açıklıyor: “...İktidarın hedefi, sahiden, demokratikleşme ve tek sorun toptan Anayasa değişikliği imkânının zora girmesi olsaydı, değişiklik paketini, en azından madde madde oylatma önerisini ciddiye alınırdı. Bunun önünde bir engel yoktu.

Çoğu da hakiki şeker değil
Dahası, amaç demokratikleşme olsaydı, seçim barajının düşürülmesi önünde de bir engel yoktu. O halde, bu konuda tablo net! Diğer taraftan, Anayasa değişikliği paketinin “şeker”lerinin çoğu da hakiki şeker değil. Mesela, sözleşmeli kamu hizmeti düzenlemesi, grev ve toplu sözleşme konusunda genişleyen hakları anlamsız hale getiriyor, sendikalar bas bas bağırıyor, ama işiten veya işitmek isteyen yok!
Son olarak, “hiç yoktan iyidir” mantığının bizi nerelere sürüklediğinin en yeni ve en vahim örneği Kürt açılımı oldu. Hiç olmazsa, bu olaydan ders çıkarılabilseydik! 

Vebali büyük oluyor
... Türkiye, artık, birçok konuda, “hiç yoktan iyi” veya “şimdilik idare eder” noktasını çoktan aştı. Mevcut statükoyu devam ettirmenin imkanı kalmadığı gibi, “şimdilik” idare edecek, “hiç yoktan iyi” tedbirlerle gidilecek yol kalmadı. Birçoğumuz bunu telaffuz etmekten dahi çekinmeye devam ettiği müddetçe, her meselede hızla Kürt açılımında yaşadığımız büyük savruluşları yaşayacağız.
“Statükocu demesinler”, “onun yanında yer almayalım, bununla anılmayalım” kompleksinin vebali büyük oluyor, daha da büyüyecek! Dahası, “Hayır” oyu MHP ve CHP ile aynı cephede görünme riski taşıyor da, “Evet” oyu AKP, SP ve en kötüsü BBP ile oy kardeşliği riski yaratmıyor mu? Olaylara böylesi bir dar kafalılıkla bakma şansımız var mı? 
“Boykot” seçeneğini ise başka bir yazıda tartışmak istiyorum. Ama hemen söyleyeyim, ben boykot etmeyeceğim, ” Hayır “ diyeceğim, bu konuda hiç tereddüdüm yok!”

 

Aralarına kara kedi girdi
Geçen ay Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından kabul edilen TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, TÜSİAD’ın Anayasa değişiklik paketiyle ilgili siyasi bir duruşunun olmadığını söylemişti. Bu sözler, referandum öncesi AKP ile Patronlar Kulubü’nün arasını açmıştı. Ancak soğukluk bununla kalmadı. Başbakan’ın son açıklamasıyla zirve yaptı. Başbakan Erdoğan, “bitaraf” sözlerine tepki gösteren TÜSİAD’a daha sert sözlerle yüklendi. Erdoğan şunları kaydetti: “Ben dedim ki ‘Bakın burada da tavrınızı ortaya koyun, hayırsa ‘hayır’ deyin, evetse ‘evet’ deyin. Çünkü bitaraf olan bertaraf olur’. TÜSİAD hemen açıklama yapmış. ‘Bizden kimse irade beyanı isteyemez’ demiş. Peki 2000-2001’deki irade beyanını nasıl yaptın? Bu ülkeyi biz sermayenin hegemonyasına terk etmeyeceğiz. Geçmişte siz iktidarlarla böyle köşeye sıkıştırıp kedi köpekle oynar gibi oynayabilirdiniz. Ama bu iktidarla oynayamazsınız. Bir şey hayırsa ‘hayır’ dersin, evetse ‘evet’ dersin.”

 


VATANDAŞ SEN DE KONUŞ
12 Eylül’de yapılacak Anayasa referandumuna niçin HAYIR dememiz gerektiğini ifade eden görüşlerinizi
referandum@yenicaggazetesi.com.tr adresine gönderirseniz bu sütunlarda yayınlanacaktır.

 


Hayır diyorum ÇÜNKÜ
Ne söylerlerse tersini yapmalıyız
Saadet Bataşoğlu:  Osmanlı’nın yıkılış dönemlerinde sadrazamlık yapan Keçecizade Fuat Paşa devletin selameti ile ilgili çok isabetli kararlar alıyormuş. Bunu nasıl başarabildiğini soranlara; “Çok basit. Rus elçisini çağırıyorum konu ile ilgili görüşünü soruyorum, o ne söylerse tam tersini yapıyorum.” Şimdi; ABD+AB+AKP+Barzani ve referandum için ne diyor. Evet diyor. O halde 12 Eylül’de bizim hiç düşünmemize gerek yok. Onların evet dediği bir Anayasaya ben sonuna kadar hayır diyorum.


Hayır diyorum ÇÜNKÜ
Ülkeyi babalarının çiftliği sanıyorlar
Nuray Şen: 12 Eylül’de yapılacak referandumda ben de hayır oyu vereceğim. Çünkü işbaşındaki AKP iktidarı, ülkeyi babalarının çiftliği gibi yönetiyor. Milleti de koyun sanıyorlar. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın İzmir mitingini sesi sonuna kadar açılmış televizyonlarda, İDO’nun Mudanya Yenikapı feribotunda başından sonuna kadar dinlemek zorunda kaldığım için. Söylediği her şeyin gerçek dışı olmasından dolayı tansiyonum tavan yaptığı için. O günkü 3 şehit umurunda bile olmadığı için. 


Hayır diyorum ÇÜNKÜ
Yasa önünde alnımız ak diyemiyorlar
Mehmet Ali Gebelek:
8 yıllık iktidarı boyunca AKP’nin adı birçok şaibeli olaya karıştı. Farz edelim ki medyaya yansıyan bu olaylar sadece dedikodu. Ancak, bu kadar şaibeye rağmen hükümet dokunulmazlıkları kaldırıp bağımsız yasaların önünde alnım ak diyemiyor. Kendi düzenlediği bağımlı anayasaya alnı ak dedirtmeye çalışıyor. Bir taşla iki kuş hesabı. Bu anayasayla ülkenin bölünmesini de kolaylaştırmaya çalışıyor. İşte bunun için 12 Eylül’de yapılacak referandumda hayır diyorum.


Hayır diyorum ÇÜNKÜ
Sadece kendilerini kurtarmak istiyorlar
Durmuş Ali Ersöz:
Sen açıldıkça analarımız ağlıyor yazısını gece yarısı indirten, dükkanına hayır yazan esnafı karakola çeken, bütün kurumları özelleştirerek yabancı sermayeye ülkemizde mülk sahibi olma hakkını veren ve ülkemizdeki sattıkları bu kurumların paralarıyla yabancı ülkelere peşkeş çeken bir hükümetin hazırladığı anayasa ne kadar ülke yararınadır? Sadece ve sadece kendilerini kurtarma anayasasıdır. Görünen köy kılavuz istemiyor. Bizi kandırmalarına ve kendilerini kurtarmalarına hayır diyorum.