Rehberlerin yetkileri kısıtlanacakmış...

Yeni TÜRSAB (Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği) Genel Sekreteri Çetin Gürcün’ün yaptığı açıklamalardan anlaşıldığına göre, 2012 yılı Haziran ayında çıkan 6326 sayılı Profesyonel Turist Rehberliği Meslek Yasası kendilerini fazlası ile rahatsız etmiş olacak ki; TÜRSAB heyetinin Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ömer Çelik ile yaptıkları görüşmede,  “rehberlerin yaptığı denetimlerde yaşanan sorunlardan kendisine bahsettiklerini ve rehberlerin yetkilerinin kısıtlanması için düğmeye basıldığını”  söylemiş.
Maalesef yıllarca Profesyonel Turist Rehberlik Yasası’nın çıkmaması için ellerinden geleni ardına koymayan aynı zihniyet sahipleri, rehberlik meslek yasasının çıkmasını hâlâ hazmedememiş olduklarını açığa vurmaktan çekinmiyorlar. Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Kültür ve Turizm Bakanı’nı ziyaretleri sırasında 1618 sayılı TÜRSAB yasasının güncellenmesi ile birlikte, rehberlerin meslek yasası ile rehberlerin elde ettikleri kazanımları (fazla buluyor olacaklar ki) kısıtlanması talebinde bulunduklarını ve bunun içinde düğmeye basıldığını söylemekten geri durmuyorlar.
TÜRSAB kendilerine, yıllarca süren çalışma ve emeğin sonucunda ortaya çıkarılan yüzlerce ören yerinin, işletmeciliğinin bir çırpıda devredilmesi sonucunda devletimiz yıllardır elde ettiği gelirden vazgeçmiştir. Asıl işi bu ülkedeki  “seyahat acentelerinin denetimi, onların yurt içi ve dışı fuar organizasyonlarına katılmalarının önündeki engelleri kaldırmak, ülke tanıtımı için 1618 sayılı kanun ile kendine verilen görevleri yerine getirmek”  olması gerekirken, TÜRSAB yetkililerinin ülkemizin tarihi ve kültürel yönden en iyi şekilde tanıtımını yapmak için uğraşan, kelle koltukta otobüslerin üzerinden binlerce kilometre yolculuk ederek ekmeğini kazanan profesyonel turist rehberlerini  “kendisine düşman”  gibi görmekten vazgeçmesi gerekmektedir. 
Eğer sorgulanması gereken ve kısıtlanması gereken bir yetki varsa, sanıyorum o da bütün Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin vatandaşlarının üzerinde hakkı olan ören yeri ve müzelerdeki işletmecilik hakkının tekrardan devlete devredilmesidir.  “Dünyanın hangi ülkesinde ören yerleri ve müzeler seyahat acenteleri birlikleri tarafından işletilmektedir?” Sayıları on iki bini bulan profesyonel turist rehberleri, çıkan 6326 sayılı rehberlik meslek yasası ile çok büyük haklar elde etmiş gibi görünseler de, pratikte çok büyük hak kayıpları yaşamaktadırlar. Fakat bu da yetmemiş olacak ki; TÜRSAB yetkililerinin bilinçaltlarındaki rehber düşmanlığı bir türlü bitmek bilmiyor ve her şeyin işletmeciliğini kolayca aldıklarından olacak,  “rehberlerin de işletmecilik haklarının kendilerine verilmesini talep ediyorlar.” 
Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde, turist rehberleri bu türden ithamlara mazur kalmamaktadır. Hatta rehberlerin daha da örgütlü olması için iktidarlar tartışmalara gerek kalmadan yasa ve yönetmelikler hazırlamaktadırlar. Her nedense, ülkemizde seyahat acenteleri ve bunların başındaki TÜRSAB rehberlerini  “gereksiz bir unsur” gibi gösterme eğiliminden bir türlü vazgeçmemektedir. 
Rehber diye aşağıladığınız, haklarını fazla bulduğunuz bu kitle en az yüksekokul mezunu ve bir yabancı dili ana dili kadar iyi konuşan, Türkiye’nin tarihsel ve kültürel varlıklarını ülkemizi ziyaret edenlere kendi dillerinde anlatan, ülkemizin belki de en entelektüel sınıfını oluşturmaktadır. İş garantisi bile olmadan bu mesleği ifa eden rehberlerin bırakın haklarını kısıtlamayı, daha fazla hak vermeyi düşünmeniz gerekir ve de yaptıkları işin öneminden dolayı  “vergi muafiyeti uygulamasından”  yararlandırmanız gerekir.

Yazarın Diğer Yazıları