Renksiz, kokusuz memur zihniyeti!

TÜSİAD’dan sonra CHP de anayasa taslağı hazırlıklarına başladı. Anlaşılan seçimlerden sonra yepyeni bir anayasamız olacak. Şahsen çocuklarımın bir  “darbe anayasası” ile büyümesinden ve “anayasayı sadece darbeciler yapar” mantığından rahatsızım. “Değiştirilemez hükümler” üzerinden koparılan fırtınadan da ciddi olarak kaygılıyım. Anayasa’nın ilk üç maddesinin değiştirilmesine karşı çıkılabilir, fakat değiştirilemez diye yazmak sadece darbecilere has bir üsluptur.
“Değiştirilmez hükümler” içermeyen 1924 Anayasası 27 Mayıs’la, 1961 Anayasası ise 12 Eylül’le toptan kaldırılarak çöpe atıldı. Anayasal düzeni silahla değiştirenler, eğer eylemlerini sonuca ulaştıramasalar muhtemelen idamla yargılanacaklardı. Yani şu anda Türk Ceza Kanunu’na göre idam edilmesi gerekenlerce yaptırılan bir anayasa ile yaşıyoruz.
Elbette tavır sahibi olduğumuz yerler olacaktır. Özellikle ülkenin bütünlüğü açısından kırmızı çizgilerimizi tartışma masasına net şekilde koyacak ve sabit duracağız. Ancak değişmez yargılarımızın ifadesinde daha açık davranmalıyız. Nasıl ki, 12 Eylül darbecileri getirdi diye ilk 3 maddenin varlığına itiraz etmiyorsak, vatanseverliği tartışmalı kişilerce ifade edilen birçok görüşe yalnızca onlar söylüyor diye karşı çıkmak da yanlıştır. Yanlış insanlar da doğru konuşabilir! Hainlerin ve münafıkların en önemli özelliği ise doğru ile yanlışı aynı cümle içinde
kullanabilmeleridir.
Devamlı tavizkâr davranmak da muhatabımızı daha tecavüzkâr yapabilir. Doğrusu öncelikli işimiz halk ile halk adına konuştuğunu söyleyen ikiyüzlüleri birbirinden ayırmaktır. Eğer halkımızla aramızda sorun yoksa neden korkacağız? Halkın fikirlerinin yanlış olduğunu düşünüyorsak, ki olabilir de, o zaman halkın içine girerek doğrularımızı anlatmamız gerekir. Halkın önüne doğruyu ve yanlışı net olarak koyabilirsek, insanımız bunu görecek kadar ferasetlidir. Bu konuda çuvaldızı kendimize batırmak ve doğruları anlatamadığımız için öz eleştiri yapmamız gerekir.
CHP’nin üzerinde çalıştığı anayasa taslağının kırmızı çizgilerini Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum açıkladı. Tartışıldıktan sonra Mayıs ayında son şeklini duyuracaklarını söyleyen Batum özetle şunları söylüyor:
 “İlk 4 maddenin kaldırılmasına, Atatürk ve Türk ifadelerinin tamamen çıkarılmasına karşıyım. Türk tanımı kaldırılıp ’Vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıdır’ diyelim. Laikliğin tanımı netleşmelidir. Anadilde eğitim olamaz diyoruz, seçmeli ders olur. Din kültürü dersi zorunlu olmamalı. Din kültürü dışında Kuran kursu vereceğim de denilebilmeli. Üniversitelerde ’moda olarak’baş örtülebilir. Kamuda türbana sıcak bakmıyoruz. Memur, renksiz, kokusuz olarak görülmeli. Genelkurmay Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanabilir. MGK’yi kaldıralım, neye yarıyor?”
12 Eylül Anayasası renksiz kokusuz insanlar yetiştirmek için tasarlandı ve bunda da epeyce muvaffak oldu. Anadolu mayasının sağlamlığından endişe etmeyenler açısından da sözü ve çözümü söylemenin zamanı geçmek üzeredir! Darbe anayasasından rahatsızlığını, ülkenin bütünlüğü ve devletin bekası ile ilgili konulardaki hassasiyetini bildiğimiz partiler de görüşlerini net olarak ifade etmelidir.

Yazarın Diğer Yazıları