KKTC’nin eski başbakanlarından Ferdi Sabit Soyer, dikkat çekici bir iddiayı sosyal medya hesabından paylaştı. Soyer, twitter mesajında “NATO zirvesinde, AB ile NATO Güvenlik ve İşbirliği için Kıbrıs Rum Kesimi’ne dönük çekinceler kaldırıldı. Türkiye buna yeşil ışık yakmış. Rumlara verilen sözler varmış” diye yazdı. Türkiye’nin, Kıbrıs Rum Kesimi’ni tanımaması nedeniyle NATO’da bir kısım çekinceler koyduğunu söyleyen Soyer, “Son NATO zirvesinde yapılan açıklamalara göre Kıbrıs Rum tarafının verdiği bir kısım güvencelere bağlı olarak Türkiye çekincesini kaldırdı. Böylece Güney Kıbrıs ile Avrupa Ortak Güvenlik konsepti bağlamında bir yakınlaşma sağlandı” dedi.
Tek taraflı olmaz
Soyer’in iddialarını değerlendiren emekli Büyükelçi Onur Öymen, “Bu açıklamaların resmi kaynaklardan yapılması gerekir. Bu, sadece bir iddia. Ama milli politikalara ters düşer” dedi. Öymen, şunları söyledi: “Biz Güney Kıbrıs Rum yönetimini tanımıyoruz. Üstelik AB ile ilişkilerimizde bize büyük güçlük çıkarıyor. 6 müzakere başlığını tek başına bloke etti. Kıbrıslı Türklere ambargolar uygulanıyor. Böyle bir ortamda Türkiye’nin Kıbrıslı Rumlara taviz vermesi akla aykırı. Böyle bir şey yapılmışsa vahim bir hatadır. Kıbrıs meselesinin çözümünü biz herkesten çok istiyoruz. Ama bunun yolu tek taraflı taviz vermek değildir. Yıllardan beri Türkiye buna karşı çıkıyor. Karşı çıkmasının da somut sebepleri var. Bir kere Kıbrıslı Rumlar bütün adayı temsil ettiklerini iddia ediyorlar, bu doğru değil. İkincisi Kıbrıs Devleti’ni kuran anlaşmaları inkar ettiler. Özellikle Kıbrıslı Rumların Türklere AB’de veto uyguladığı bir dönemde ve AB’nin de Türkiye Kıbrıs konusunda ambargo uyguladığı dönemde bence son derece yersiz ve isabetsiz, eğer doğru ise. Umarım ki doğru değildir.”
Doğru adım değil
Eski Devlet Bakanı Orhan Kilercioğlu da, “Almış olduğumuz tarihi tecrübelere bakarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti duruyorken böyle bir adım atılmasını anlamak mümkün değil” dedi. Kilercioğlu şunları söyledi: “Kuzey Kıbrıs, Türkiye’nin güvenliği altındadır. NATO üyesi olan Türkiye, Kuzey Kıbrıs’ı güvenliği altına almıştır ama hukuken değildir. Güney Kıbrıs, AB’ye üyeyken diğer yandan NATO şemsiyesi altına alınması Kuzey Kıbrıs’ın varlığı karşısında doğru bir adım değil. Bunu uygun görmüyorum. İki kesim arasında devam eden mevcut barış görüşmelerini de bu tür adımlar olumsuz etkiler. Bu uygulama Rum tarafının devam eden uzlaşmaz tutumuna bir anlamda katkı sağlar. Bu gelişmede muhtemelen Yunanistan’ın da dahli vardır.”
Eski Bakan Kilecioğlu, şöyle devam etti: “Kuzey Kıbrıs konusuyla ilgili atılan adımlara bakıldığında bunların tarihi gerçekliklerle ele alınmadığını üzülerek görüyoruz. Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs’ın menfaatleri düşünülerek hareket edilmesi gerekir. Bu tür adımların yersiz olduğu kanaatindeyim. Bunlar palyatif şeyler. Hiçbiri barışçıl yaklaşımlar değil. Bu tür adımlar daima barış görüşmelerini açmaza sokar. Zaten Güney kesiminin barış niyeti yok. Geçmişle ilgili bir örnek vereyim; Güney kesimine istediğiniz anlaşmayı hazırlayın ve getirin denilirdi. İstedikleri konuları ele almalarına rağmen ona bile yanaşmaz, imza atmaktan kaçınırlardı. Bu perspektifle meseleyi ele almak gerekir. Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs’ın menfaatleri iyi hesaplanmalı. Dış politikada başkalanıha şirin görünmek için bu tür adımlar atılmamalı. Her şeyden önce Kuzey Kıbrıs ve Türkiye’nin menfaatleri esastır. Bu gibi adımlarla Kuzey Kıbrıs’ı yalnız bırakıyoruz. Bu gibi yaklaşımları bırakın uygulamayı, konuşmak bile doğru değil. Dış politikada ciddi olmak gerekir. Dış politikada önemli olan ülkelerin menfaatleridir. Yapılacak anlaşmalar bir ülkenin menfaatine değil ise kabul edilmemelidir. Bu tür yaklaşımlar asla kabul edilemez. Bahsi geçen konular ne Türkiye’nin ne de Kuzey Kıbrıs’ın menfaatindedir. ”
