Rus turistlerin dolar saplantısı (2)

Geçen haftaki yazımda da belirttiğim gibi, görünürde iki süper devlet ve dünyanın kaynaklarının paylaşımında en büyük iki rakip gibi davranan Rusya ve ABD'nin aslında rakip mi yoksa perde arkasında müttefik mi olduklarının iyi tespit edilmesi gerekiyor.
Son birkaç aydır yaşanan gelişmelere baktığımızda sanki ABD, desteklediği "turuncu devrimlerle" her ne kadar Rusya'yı kuşatıyor görüntüsü verse de, asıl kuşatma Türkiye Cumhuriyeti Devleti etrafındaki yeni yapılanmalarla Türkiye'ye karşı ve onun Asya'daki kardeş ülkelerle bağını koparacak bir coğrafi şekillendirmeye doğru gidiyor.
Her ne kadar konumuz Rus turistlerin dolar saplantısı başlığını taşısa da, bu konu diğer bazı konuların anlaşılmasında anahtar görev üstleniyor diye düşünüyorum. Öyle ki, 2. Dünya Savaş'ında ABD'nin Nazi işgalinden kurtardığı hemen bütün Avrupa devletleri Avrupa Birliği yapılanması ve ortak para birimi Avro ile ABD'ye ekonomik anlamda bir başkaldırı örneği sergiler iken, aynı başkaldırıyı asıl rakip olarak gördüğümüz ne Rusya ne de Çin'den görmedik.
Şanghay Beşlisi diye ortaya çıkan, ama ekonomik anlamda hiçbir başarıya imza atamayan bir yapılanmadan dolayı, ABD istediği gibi hareket etmeye devam ediyor. Rusya ve Çin'in ticari hacimlerini düşündüğümüzde ve Çin Merkez Bankasında bir trilyon dolar rezerv bulunduğunu göz önüne getirildiğinde, aslında Çin ile ABD'nin bırakın rakip olmayı birbirine bağımlı iki devlet olduğu gerçeğine ulaşırız.
Şanghay Beşlisi gerçek anlamda bir güç olma iddiası taşıyor olsa idi, Avrupa Birliği gibi ortak para birimine geçer ve Amerikan dolarının hakimiyetine dolayısı ile dünyada ABD tarafından yaratılan ekonomik krizlere de bu para birimi sayesinde engel olabilirdi. Ekonomik anlamda dolar hakimiyetine net olarak tavır koyan iki devletten; İran ve Venezüella'dan başka devlet göremedik;
Bu iki devlet dünyanın en büyük ikinci ve üçüncü petrol üreticisi devletleri olarak dolar hakimiyetine karşı tüm oluşumları destekliyorlar ve hedef olmaktan da çekinmiyorlar. Ama asıl hedef gibi gözüken Rusya ve Çin'den bu yönde hiçbir girişim göremiyoruz.
Yalnızca Rus turistler değil, Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan, Lübnan, Polonya gibi ülkelerden gelen turistlerin cebinden de dolar çıkıyor. Yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin "turizm politikasızlığı" bu sektöre giren paranın, bırakın ülke ekonomimize fayda getirmesini aşırı derecede dolar girdisi yüzünden, ABD devlet politikalarına teslim bir yapının oluşmasına neden oluyor.
Önerim şudur ki; Döviz rezervlerimizi bir veya iki ülke parasına endeksler isek bu Türkiye'nin hem egemenlik hem de bağımsız siyaset izlemesini engeller. Bu nedenle, Kültür ve Turizm Bakanlığı acilen, Türkiye'ye gelen ülkelerle masaya oturup, o ülkelerin paralarının da Türkiye'de geçerliliğini onaylamalıdır.
Bir İranlı Türkiye'ye kendi ülke paraları olan İran Riyali ile gelip tatilini yapabildiği sürece, Türkiye cazibe merkezi olacak ve kur farkı kayıplarını göz önünde bulunduran insanların tercihi Türkiye olacaktır.
Sonuç olarak bir Rus cebine Ruble'yi koyup Türkiye'ye kolaylıkla gelebilmelidir. Döviz rezervlerindeki Ruble artışı kayıp değil, Rusya ile yapılacak ticarette bizim önümüzü açıcı bir etki yaratacaktır.
Sayın Arslan Bulut ağabeye başınız sağ olsun der, Merhuma Allah'tan rahmet dilerim.

Yazarın Diğer Yazıları