RÜZGARLI SOKAK

RÜZGARLI SOKAK
AKP'de ittifakları önleme merkezi

Genel seçimler, Türkiye'nin ve siyasi partilerin kaderi ile yakından ilgili. AKP'nin ezici bir çoğunlukla iktidara gelmesi halinde çok partili son seçim yılı olacak 2015. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hayali  "Başkanlık"  olunca, Başbakan Ahmet Davutoğlu'ndan çok Erdoğan'ın meydanlarda olması doğanın kanunu. AKP kulislerinde Başbakan Davutoğlu'nun Başkan Yardımcılığı sözünü aldığı sistem değişikliğine karşı tepki göstermeyeceği konuşuluyor. Son çok partili seçimin önemini kavrayan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gözü kulağı, bunu AKP karşısından da yapılabilecek etkili bir ittifakta. Gelişmeleri yakından izliyor. Özellikle MHP-SP ve BBP ittifak olasılığı canını sıkıyor. HDP-SP ittifakı da sıkıntı yaratan bir başka ihtimal. Ancak Erdoğan, o kadar kolay pes edecek bir isim değil. Malum, ittifaklar güç kurulur, kolay dağılır. Bunu geçmişte ANAP-DYP ittifakı ile gördük. Bir gecede çok şey değişti. İddialara göre, AKP'de İttifakları Önleme Merkezi ya da birimi adı altında şimdiden bir yapı oluşturuldu. Henüz bu merkezde kimlerin bulunduğu kulislerde dillendirilmezken Merkezin amacı olası ittifakları sabote etmek. Bunun için de her yol mubah...

Maklube ve pırlantalar
Geçen aylarda üniversite mezunlarının girebildikleri Polis Meslek Eğitim Merkezi Müdürlükleri (POMEM) sınavları yapıldı. Bu merkezlerde kısa süre eğitim görenler polis olarak göreve başlıyorlar. Cemaat ya da hizmetin arka bahçesi olarak görülen Emniyet de istim üstünde. 17-25 Aralık Rüşvet Operasyonları ile ağzı burnu yanan AKP, HSYK'yı hallettikten sonra çeşitli adlar altında polise karşı acımasız ithamlarla operasyon üstüne operasyon yaptı. Dün AKP'ye  "hizmet" ettiğini sanan polis birden bire  "Paralel yapı" nın elemanı haline geldi. Aileler dağıldı, çocuklar babaya küstü, eşler alıp başını gitti. AKP'nin hıncından nasibini Polis Meslek Yüksek Okulları da aldı. Buralar  "Paralelci" olduğu gerekçesiyle kapatıldı. Haliyle Emniyet'i, emniyete almak gerekiyordu. Hızla polis alımına başlandı. Sınavlar açıldı. Özellikle sözlü sınav heyetleri cemaat deyimlerini, kılığını, kıyafetini bilen isimlerden oluşturuldu. Sınava giren öğrencilere şöyle bir yoklama çekildi. Maklube'yi bilip bilmediği,  "Pırlantalar" ın manası,  "Rehber" i , "Şakirt"  derken 17-25 Aralık Operasyonlarında kimlerin haklı olduğu soruları yöneltildi.
İsmi saklı bir aday yaşadıklarını şöyle anlattı:
 "Cemaat ile bir ilgim yok, ama Maklube'yi biliyorum. Pırlanta, 'Risale-i Nurlar'ın cemaat içindeki ismi. Şakirt, rehber malum. Operasyonlara ilişkin de düşüncelerimi söyledim. Yalan söylemek aklımdan geçmedi değil. Ama bu kez de 'bilemedi'deyip eleyecekler diye hepsini doğru yanıtladım. Sonuç ne mi? Sözlü sınavdan çaktım"
Gelelim bilmeyenler için Maklube'nin tarifine!
Hizmetin meşhur yemeği!
Tencerenin dibine önce kuş başı etler yayılıyor. Üstüne bir katman pirinç. Onun üstüne patates dilimleri. Sonra tencerenin ağzına kadar pirinç koyuluyor ve pişirmeye bırakılıyor. Piştikten sonra usta bir hareketle, dolu tencere tepsinin ortasına ters çevriliyor. İçi patates dilimleri, tepesi etle kaplı pilavın etrafına karışık salata, yol yol yoğurt konuluyor.
Afiyet olsun...

CHP'de tavşan aday avı
 

CHP'de, parti içi demokrasinin en önemli göstergesi adayların ön seçim belirlenmesi olarak görülüyor. Merkez yoklaması, ön seçim tartışmaları henüz tatlıya bağlanmadı. Ama kurt vekiller, hazırlıklara başladı. Ön seçimi kazasız belasız atlatmak isteyen vekiller, kara kaplı defteri açtı. Eş, dost, akrabanın şeceresi gözden geçirildi. Hatta ne olur ne olmaz denilerek, uzak akrabaların kütükleri de incelemeye alındı. Güvenilir, güvenilmez şıkları arasında elemeler başladı. Ön seçimde özellikle rakip adayların oylarını bölmek için  "Tavşan Aday"  seçeneği en kolay ve sınanmış bir yöntem olarak tercih edildi.CHP'de parti içi demokrasinin kurbanı olan 'Tavşan Aday'formülü şöyle işliyor; Kurt siyasetçi, karşısında güçlü aday varsa, önce ondan oy koparabilecek birden fazla ismin başvuru parasını yatırıyor. Sonra ciddi ciddi seçim çalışması için oluşturduğu bütçeden gerek adayın cebine ve gerekse de kampanyasına bir hayli para harcıyor. Haliyle doğru tavşan aday rakibin eteğinden çekerken, kurt vekil en azından ilk sıradan aday olmayı garantiliyor. Sıra artık CHP'nin seçim başarısına kalıyor. Zaman zaman da tavşan adaylarda yol kazası yaşanıyor. Geçen seçimlerde CHP'nin hitabeti ile ünlü bir vekili, tavşan aday ortaya sürdü. Ama gelin görün ki tavşan aday kendisinden fazla oy aldı. Akrabası olduğu için adayı istifa ettirmekte zorlanmadı. Ama bundan büyük bir ders çıkardı. Ön seçime girecek vekillere  "Aman tavşan aday çok yakınınız olsun" tavsiyesini yapmaktan geri durmadı.

CHP'li vekilin Küba izlenimleri

CHP Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu, geçen hafta Küba'daydı. Sosyalist ahlakı, insan davranışlarını yaşayarak gördü, öğrendi, Küba'nın efsane lideri Fidel Castro ile görüşemese de Ankara'ya döner dönmez izlenimlerini gururla anlattı. Küba'nın para birimi  "Peso" . Ancak iki tür  "Peso" tedavülde. Biri Küba yurttaşları için diğeri de turistlere sınır kapısında veriliyor. Turistlerin kullandıkları para birimi Peso, Kübalılarınki ise  "Cuc" . Dolar kapıda 'Turist Peso'suna çevriliyor. İşte Ediboğlu'nu gururlandıran da 'Turist Peso'su ile yaşadıkları: "Küba'da ekonomik durumundan herkes  memnun. Zengini de var, yoksulu da. Herkes ekonomiye katkısı anlamında birikim sahibi. Kimsenin ev derdi yok. Evler devlet tarafından verilmekle birlikte miras yoluyla babadan oğula geçebiliyor. Ülke dışına herhangi bir şekilde faturasız bir mal çıkarmak mümkün değil. Gümrükte hemen fatura soruyorlar. Yabancılar gittiğinde uluslararası para birimiyle alışveriş yapıyor. Kübalılar ise kendi para birimi Cuc ile. Cuc ile alışveriş çok ucuz. Dolayısıyla daha avantajlı ancak yabancılar hiçbir şekilde Cuc kullanamıyor. Örneğin bir paket Havana purosu almak istediğiniz de yabancılara 25 dolar ise Kübalılar bunu 2 buçuk dolara alıyor. Ancak hiçbir Kübalı kendisine teklif edilmesine rağmen yabancılara kendi para birimiyle bir kutu puro bile almıyor. Kübalılar bu konuda çok hassas. Gümrükte aldığınız mallara özellikle fatura soruluyor. Balları da çok meşhur. Balı, köylülerden satın almak daha ucuz. Ancak orada da fatura alamadığınız için sınır dışına çıkarmak mümkün değil. Öte yandan her hangi bir alışverişinizde fatura istemenize gerek yok. Aldığınız mal size faturayla geliyor. 'Almam' deseniz bile zorla da olsa veriyorlar. Ülkemizin durumunu ister istemez karşılaştırma ihtiyacı ortaya çıkıyor. Bizde böyle bir durum olsaydı vatandaşlarımız ne yapardı? Bu soru yaşananları gördükten sonra gülümsetiyor."