Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR

İsrafil K.KUMBASAR

Sabun köpüklerini andıran taşeronlar

Uzaktan altın gibi görünenlerin bakır, yüce dağların çukur çıktığı bir ortamda, en şatafatlısından en mütevazısına kadar sofralarda 'ağız tadı' olmadığı muhakkak.

Aslında kendi kendimizi kandırıyoruz 'kahır yüklü' kelimelere bir takım 'yalancı asaletler' yüklemeye kalkışırken.

'Dava', 'vicdan', 'adalet', 'paylaşım', 'hoşgörü', 'kardeşlik', 'huzur' bini bir para etmeyen 'riyakar kavramlar' olarak karşımızda salınıp duruyor.

Kimsenin kimseye 'inancı', 'güveni', 'merhameti', 'sabrı' kalmadığı gibi, herkes 'günü kurtarmanın', 'ateşin yalımlarından uzak kalmanın' telaşı içerisinde.

Ama böbürlenmelerimiz, enaniyet gösterilerimiz, 'her şeyin' üstesinden geleceğini sanan 'egomuz' pupa yelken yol alıyor.

Yazık, 'çok şeyler yüklediğimiz' kavramlar birer birer 'sabun köpüğü' gibi gözlerimizin önünde uçuşup, sonra patlıyor.

Patlayan her baloncuğun yerine alelacele yenilerini ikame etmeye çalışıyoruz:

İstisnasız hepsi kendimizi kandırmanın, 'zaman kazanma' telaşının, 'suçüstü yakalanma' ihtimalinin adeta koruyucu maskeleri durumunda.

'Samimiyet' yok ki söz konusu kavramların birinde olsun ittifak edebilelim.

+  +  +

Çocuk cesetleri sökün ediyor Kerkük'ten, Halep'ten, Gazze'den, Urumçi'den.

Diyanetin başındaki reisin de buyurduğu üzere 'müslüman' müslümanı kırıyor.

Öbür 'reis' ise bu kan gölündeki 'kendi payını' hiç hesaba katmadan, yeni yeni şatafatlı gelecek tasarımları için debelenip duruyor.

Reis-i cumhurluğu nasıl bir şekle sokar da 'hakimiyet' sahasını genişletir; bütün toplumun üzerinde bir 'güç denemesine' girişir onun hesabında.

Suriye'ye attığı parmak, Irak'a soktuğu çomak, Mısır'da, Tunus'ta, Libya'da Filistin'de yüzüstü bıraktığı zavallı insanlar umurunda bile değil.

Daha düne kadar başta Tahrir Meydanı olmak üzere sözüm ona hazret için insanlar adeta "seçilmiş kişi" gözüyle bakıyordu.

Rabia'yı bir gecede nasıl satışa getirdiği ortaya çıkınca, 'kurtarıcılık' sihrini artık yalnızca 'kendi geleceği' için kullanmaya başladı.

"Hot-zot" ederek 'sümenaltına' sürmeye çalıştığı soruşturmalar adam boyunu geçti.

Devlet erkinin nasıl bir 'menfaat çarkına' dönüştürüldüğü ortada; 'zirveden zemine' doğru oluşturulan 'paylaşım ağını' artık bilmeyen kalmadı.

Bu durumda çocuğun Kerküklü ya da Gazzeli olmasının bir tek anlamı var:

Kitleleri biraz daha oyalamak.

+  +  +

Bu çelişkili duruma kendi ifadeleriyle senelerdir "Krizi fırsata çevirmek" diyorlar; daha açık bir söylemle 'fırsatı ganimet' biliyorlar.

Ülkede olan bitenin kamuoyunda pek fazla irdelenmemesi, yargıya taşınmaması için gözler ya Suriye'ye, ya Gazze'ye çevrilmeli.

Bu süreçte 'halının altına' süpürülmekte olan 'alengirli işler' kimin umurunda.

Öyle ya canlar yanıyor, insanlar ölüyor; 'üçün beşin' hesabı insanlığa sığar mı?

Türkiye pürdikkat etrafımızı saran ateş çemberinde olup biteni 'endişe' ile izliyor. Dünya kör, dünya sağır, dünya dilsiz.

Aslında dünya tam da 'bu tablonun üzerine kurulu' bir çıkar ilişkisinden besleniyor. Dolayısıyla elin Amerikalısına, İngilizine, Fransızına, Almanına, Rusuna ya da Çinlisine neden bu acılara 'duyarsız kaldıklarını' sormanın anlamı var mı?

İyi de bunlar değil miydi dünyanın artık bir 'küresel köye' dönüştüğünü, 'milli sermayenin' masal olduğunu, devletin 'fabrika işletmeyeceğini' ileri sürenler.

Yani bir manada o küresel güce 'gönüllü' olarak eklemlenen ve dahi vatandaşı da o düzenin 'kölesi' yapmaya can atan bunlar değil miydi?

Kimden ne hassasiyeti bekliyorlar?

+  +  +

Siz bakmayın öyle 'gazoz içmemeye' yemin ederek İsrail'e karşı 'cihad açtıkları' zannına kapılan 'ikiyüzlü' zavallı tatlı su mücahitlerine.

İş 'temelinden' çökmüş azizim.

Dikilin bir caminin kapısına ve içeriden çıkan cemaatin o 'çaresizlik' içerisinde kaldırım taşlarına yayılmış olan 'Suriyeli çocuklara' nasıl baktıklarına bir bakın.

Sadece bunu yapın, 'filmin nasıl koptuğunu' bizzat göreceksiniz.

 

Yazarın Diğer Yazıları