Vural Paşa için SADAT kurucusu Gürcan Onat'tan skandal sözler

Vural Paşa için SADAT kurucusu Gürcan Onat'tan skandal sözler
SADAT kurucularından Gürcan Onat, cezaevinde hayatını kaybeden emekli korgeneral Vural Avar ile ilgili yazdığı yazıda "Zindanda son nefesini verişinizi ibretle izleyeceğiz" ifadelerini kullandı.

SADAT kurucularından Gürcan Onat, “28 Şubat Davası” kapsamında müebbet hapis cezasına çarptırılan, tutuklu olduğu Sincan F Tipi Cezaevi’nde hayatını kaybeden emekli korgeneral Vural Avar''la ilgili, "Zindanda son nefesini verişinizi ibretle izleyeceğiz" ifadelerini kullandı.

odatv''de yer alan habere göre TSK’dan “irticai faaliyetler” nedeniyle atılan askerlerin öncülüğünde kurulan SADAT (Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.) kurucularından Gürcan Onat, tutuklu bulunduğu Sincan F Tipi cezaevinde 85 yaşında hayatını kaybeden emekli korgeneral Vural Avar''la ilgili skandal ifadeler kullandığı bir yazı yazdı.

Adaleti Savunanlar Derneği''nin sitesinde yayınlanan yazıda "Yıllar zulümleri yok eder mi" başlığı atan Gürcan Onat şu sözleri sarf etti:

"Güç elinde iken her türlü zulmü yap, binbir rezillik içerisinde halkı perişan et, sonra yaşlanınca bu zulümler buhar olup uçsun; oh ne ala memleket…

28 Şubat’ın anlı şanlı paşalarından olup, mahkemede suçlu bulunarak, rütbeleri sökülen erlerden birisi tutuklu bulunduğu zindanda ölmüş. Diğerleri ölecekleri günü bekliyorlar…

İsmi gerekmez, bizim için şahsiyetleri değil yaptıkları işler önemli, zira…

Kendisini tanımam, aynı kuvvette görev yaptığımız halde hiç karşılaşmadık.

O, korgeneral rütbesine kadar yükselmiş; ben ise binbaşı iken emekli olmak zorunda kaldım.

O, şimdi er olarak terki dünya eyledi; ben ise binbaşı emeklisi olarak hayatıma devam ediyorum.

Hakkımı helal etmiyorum!

Sadece ben değil, binlerce 28 Şubat mağduru insanlar da haklarını helal etmiyorlar.

Bin yıl sürecek denilen 28 Şubat süreci, Rabbimin lütfu ihsanı ile 10 yıl bile sürmedi.

Tepetakla oluverdiler; o heybet ve kibirlerinden yanlarına yaklaşılamayan kâğıttan kaplanlar, mahkeme kapılarından içeri girerken süt dökmüş kediler gibiydiler...

Şimdi ise zindanda son nefeslerini verecekleri günlerini bekliyorlar. Birileri de vicdanlarımızla oynamaya yelteniyor. Çok yaşlanmışlar, hastalıkları varmış, dayanacak durumda değillermiş, falan filan… E, işte onu; cevizi kabuğu ile yutarken düşünecektin, demezler mi adama, her yediğin herzenin çıkışı da olacak, değil mi?

Biz, o yıllarda, hep ahireti düşünerek teskin ve teselli olmaya çalışıyorduk. İman, ne büyük bir nimetmiş, meğer! Bu zavallılar, iman nimetinden de yoksun oldukları için ne tövbe edebiliyorlar ne de ahirette kendilerini nelerin beklediğinin farkındalar…


Oysa, bilmiş olsalardı ki; bu hayat bir sınav idi, asıl ebedi hayat öldükten sonra başlayacak, o zulümleri yaparlar mıydı acaba?

Bilemiyorum, lakin inandığım bir konu var ki; bu zalimlerin ahiret hayatlarının yanında şu an bulundukları hapishane, cennet bahçesi gibidir.

Öyle çok ah aldılar ki, satırlara sığacak gibi değil.

O yıllarda yaptıkları zulümler arşı alaya ulaştı; o kadar ki, gayreti ilahiye’ye dokundu...

Binlerce subay astsubay mesleklerinden edildi, damgalanarak sokağa atıldı. Binlerce kız öğrenci okullarına alınmadı. Psikopat manyaklar tarafından ikna odalarında, öğrencilerin ruhi dengeleri bozulmaya çalışıldı. Kadın memurların başörtüleri çıkarttırıldı… Salyaları akan, kuduz köpekler gibi hırlayarak saldırdılar, Müslümanların üzerine… Ekonomi gayet güzel giderken hükümeti alaşağı ettiler; memleketi milyarlarca lira zarara soktular. Tüyü bitmemiş yetimlerin hakları var bu zalimlerin üzerinde…

Brifing yiyen, güya yargı ve medya mensupları hala zihnimizde duruyor. Hepimizin bildiği medyada yer alan, o fotoğraflar hala gözlerimizin önünde, hiç birisi hafızamızdan silinmedi.

Silinmeyecek!

Çünkü yara kabuk bağlamadı. Zira, hala, gasp edilmiş olan haklar iade edilmedi.

Zalimlerin bir kısmı yakalandı, zindanlara tıkıldı ama mazlumların yaraları tedavi edilmedi.

FETÖ’nün mağdur ettikleri, eski görevlerine iade edildi. Rütbeleri verildi. Lakin, 28 Şubat BÇG çetecilerinin mağdur ettikleri görevlerine iade edilmedi, rütbeleri de verilmedi, tazminatları da verilmedi.

O, aşağılık zalimler orduevlerinde kafa çekip, kahkahalar atarken, memleketin asıl sahibi olan Anadolu’nun masum evladı YAŞ’zede astsubayım pazarda bazlama satarak evde aç bekleyen yavrucuklarına yiyecek götürme derdindeydi.

Unutmadık, unutmayacağız.

Geçen yıllar zalimlerin işledikleri zulümleri yok etmedi ve etmeyecek.

Hepinizin o zindanda son nefeslerinizi verip, inanmadığınız ahiret yolculuğuna çıkışınızı ibretle izleyeceğiz ve lakin asıl ahirette, mahkemeyi kübra’da sizden, nasıl haklarımızı alacağımızı, işte asıl orada göreceksiniz.

Ey, BÇG çetecileri ve yardakçıları…"

İlgili Haberler