Sadi hocayla öze dönüş

Yok; Ersun Yanal idi! Yok; Lucescu idi! Olmadı; Ramos gelsin!

* * * 

Yani; Tekelioğlu, “öyle veya böyle gidecek” denilerek, “emanetçi” statüsünde Trabzonspor’un teknik adamlığına getirilmiş idi ya!

Onun için, sanki başkaları Sadi Hoca’dan daha iyi imişcesine terazinin kefesine konmuştu ya!

Daha Türkçesi; Sadi Tekelioğlu’na, “Sen bu işi yapamazsın” açık açık denmemiş olsa da, dolaylı olarak mesaj gönderilmiş idi!

* * * 

Ez cümle... Gelinen nokta itibariyle, bu böyle mesaj gönderenlerin, bu kafa da olanların, bugün itibariyle, dahası Süper Ligi’in ikinci yarısının başı hesabıyla yüzleri kızarmış, bu işlerden hiç ama hiç anlamadıkları anlaşılmıştır. Çünkü, “görünen köy kılavuz istemez” misali tablo ortadadır.

O tabloda da, star oyuncu statüsünde top koşturanların katkıları ikiye katlanmıştır. Yetmedi; alt yapısını adeta elinin tersi ile bir kenara itmiş Trabzonspor, tekrar efsane diye adlandırılan dönemi yaratanların çıktığı yere elini atmış, Oğulcan, Yusuf, Abdulkadir, Mehmet, Muhammed Beşir gibi geleceğin yıldızlarını starlarla cem ederek, geleceğini ve kasasını garanti altına aldı.

* * * 

Kim ne derse desin!

Ben; “Kulağımın duyduğunun hiçbirine inanmayıp, gözümün gördüğünün ise yarısına inanarak” araştırır, inceler ondan sonra işimi yaparım.

Bugün itibariyle gözümün gördüklerinin yarısı ile bile sevinir ve şimdilik kaydı ile yetinir hale gelmiş isem, bunun baş mimari Sadi Tekelioğlu’dur... Bir de, öyle veya böyle, istese de istemese de, önceden veya sonradan Sadi Tekelioğlu bu fırsatı tanıyanlardır. Gerisi, fırsatların bundan sonra da Sadi Tekelioğlu örneğinde olduğu gibi değerlendirilmesine kalmıştır.

Yazarın Diğer Yazıları