Sakarya'daki havai fişek fabrikası patlaması duruşmasında üçüncü gün

Sakarya'daki havai fişek fabrikası patlaması duruşmasında üçüncü gün
Sakarya’nın Hendek ilçesinde 7 kişinin hayatını kaybettiği 127 kişinin de yaralandığı havai fişek fabrikasında meydana gelen patlama hakkındaki davanın ikinci duruşmasının üçüncü oturumuna müştekilerin beyanlarının alınması ile devam edildi. Patlamada hayatını kaybeden Sabahattin Tepeçınar’ın kardeşi Kadriye Cinoğlu, "10 gün önce avukatlarıyla 500 bin TL teklif edip, davadan vazgeçmemizi istediler. Biz de dedik ki, yengem çalışıyor o parayla geçiniriz. Kardeşimizi asla satmayız." diye konuştu.

Sakarya''nın Hendek ilçesindeki havai fişek fabrikasında 3 Temmuz 2020''de yaşanan patlama ile ilgili davanın ikinci duruşması, Ferizli ilçesindeki Sakarya Ağır Ceza Mahkemeleri Duruşma Salonu''nda devam edildi.

7 kişinin yaşamını yitirdiği, 127 kişinin de yaralandığı patlama ile ilgili dosya kapsamında fabrika sahibi Y.C., fabrika sorumlu müdürü A.A., fabrika müdürü ve sorumlu ustabaşı H.A.V., genel ustabaşı E.Ö., ve iş güvenliği uzmanı A.B. tutuklu, fabrika sahibinin babası A.R.E.C. ve sorumlu müdür A.Ç. ise tutuksuz olarak yargılanıyor. Aralarında fabrika çalışanları ile patlamadan etkilenen diğer kişilerin de bulunduğu toplam 108 müştekinin dinleneceği davada, şüpheliler hakkında ‘Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma'' suçunda 2 yıl 8 aydan, 22 yıl 6’şar aya kadar hapis cezası talep ediliyor.

İlk duruşması Sakarya Adliyesi''ndeki fiziki alan yetersizliği sebebiyle ertelenen davanın ikinci duruşmasına pazartesi günü başlandı. Duruşmanın yapılan ilk oturumunda sanıklardan 6''sı dinlendikten sonra, A.Ç. adlı sanığın savunması sırasında salonda tartışma yaşandı. Mahkeme heyeti, tartışmadan dolayı duruşmaya ara verdi. Dün yapılan ikinci oturumda ise, sanık A.Ç.''nin savunmasının tamamlanmasının ardından müşteki ifadeleri alındı.

Bugün sabah saatlerinde başlayan üçüncü oturumuna müştekilerin beyanları ile devam ediliyor. Çalışanlar fabrikada patlamanın beklendiğini, koruyucu ekipmanlarının olmadığını anlatarak, davadan vazgeçmeyeceklerini belirtti.

''AĞABEYİMİN DÜĞÜNÜNÜ HAYAL EDERKEN, MEZARINA ÇİÇEK DİKİYORUM''

Duruşmada söz alan hayatını kaybedenlerden Halis Yılmaz’ın kardeşi Merve Nur Yılmaz, "Burada saygınlıktan ve özgürlükten bahsediliyor. Hiçbir ölüm işin doğasında yoktur. Ben ağabeyimin düğününü hayal ederken, şimdi toprağına çiçek dikiyorum. Bu insanlar ağabeyimle beraber 6 kişinin daha canını aldı, katletti. ''Bu işin doğasında var'' diye bir yorum olamaz. Bu kadar basite indirgenemez. Herkesten şikayetçiyim” diye konuştu.

''ÜRÜNLERİN PATLAYACAĞINI BİLİYORDUK''

Fabrika çalışanlarında müşteki Vildan Yiğit, "Hiçbir ekipman temin edilmiyordu. Kendi evimden getirdiğim ekipmanları kullanıyordum" dedi. Müşteki Yeliz Şahin ise "Ürünlerin patlayacağını biliyorduk. Patlama muska bölümünde oldu. İşyerinde her yerimiz ilaçtı. Mesleki bir eğitim almadık. Sadece ince bir önlük ve bileklik giyiyorduk" dedi.

"Muska" bölümünde çalıştığını ifade eden Aynur Sürer de "Şefimiz Nuray Hanım sürekli mallar kızışıyor, patlayacak derdi. Hasan Ali ve Erşan Bey''e de hep söylerdi. Ancak, dikkate almadılar. ''Çalışan çalışsın, çalışmayan çıksın'' dediler" ifadelerini kullandı.

Fabrikada çalışmadığını ifade ederek, patlama esnasında dışarıda yaralanan Duriye Doğmuş ise sorumlulardan şikayetçi olduğunu söyleyerek, "Ben bu fabrikanın bir daha açılmasını istemiyorum" ifadesini kullandı. Müzeyyen Topaloğlu da malların patlayacağı konusunda defalarca uyarıda bulunduklarını belirtti. Ömrüye Çakıcı koruyucu ekipmanlarının bulunmadığını ifade etti.

''Daha önce alev alan makinede çalıştırıldım''

Rabia Yiğit ise daha önce çalıştığım bir makine alev alması sonucu yüzünün yandığınu söyleyerek "Ali Rıza bey buna rağmen beni o makine başında yine çalıştırdı. Sonra makine tekrar yandı" dedi.

Semra Gülten de benzer şekilde iş kazası geçirdiğini söyledi. Gülten, "Torpil bölümünde çalışıyordum. Daha önce gözümün önünde makine yandı. Ali Rıza ve Erşan bey sürekli çalışmamızı istiyordu. Torpiller çok sıkıştığı için makinelerin patlayacağını ısındığını söylüyorduk. Dinlemiyorlardı" ifadelerini kullandı.

"DAVADAN VAZGEÇMEMİZ İÇİN PARA TEKLİF ETTİLER"

Hayatını kaybedenlerden Sebahattin Tepeçınar’ın kardeşi Kadriye Cinoğlu da, “Pandemi döneminde muskaların kağıtlarını eve gönderiyorlardı. Ağabeyim bana da getiriyordu. Bu iki hafta sürdü. Ağabeyim kağıt getirmeyince nedenini sordum. O da Y.C.’nin kendisine, ''Aldığın kadar kağıdı geri getiriyor musun? Siz şerefsizsiniz çalarsınız'' dediğini söyledi. Saygın bir iş adamı olduğunu söyleyen Y.C. seri katildir. Fabrikada çok usulsüzlük var. Fabrika sahipleri mağdur olduğunu söylüyor. Siz mağdursanız, biz neyiz? Benim ağabeyim üç parçaya ayrıldı patlamada. Polis bile eğitim almadan bombaya yaklaşmıyor, ama fabrika çalışanları eğitim almadan bütün işleri yapıyor. Her geçen gün çalışan kadın sayısı artıyordu. Ben fabrikada çalışmıyorum. Evde muskaların kağıtlarını yaptım. Şikayetçiyim. Ağabeyime hırsızsın demenin mantığını merak ediyorum. 10 gün önce avukatlarıyla 500 bin TL teklif edip, davadan vazgeçmemizi istediler. Biz de dedik ki, yengem çalışıyor o parayla geçiniriz. Kardeşimizi asla satmayız. Benim diğer ağabeyim koronadan öldü. Bize nasihatı bu davanın peşini bırakmayın oldu” ifadelerini kullandı. Cinoğlu, konuşması sırasında fenalaşınca, salondan çıkarıldı.

‘TABUTUN İÇİNDE KARDEŞİMİN CESEDİ YOKTU''

Patlamada yaşamını yitiren Sabahattin Tepeçınar’ın diğer kardeşi Hatun Tepeçınar Göktepe ise şöyle konuştu:

“Altı şehit ve Sabahattin Tepeçınar’ın ablasıyım. Biz dokuz ay boyunca hiçbir muhatap görmedik. Ben iki ay orada çalıştım. Bir haftada ayaklarım suda kaldığı için hastalandım. Bu iki ay içerisinde bir kere denetleme oldu. Ben burada kimsenin hakkına girmiyorum. Yaşadıklarımı anlatıyorum. Denetlemeciler ön kapıdan girip, arka kapıdan çıktılar. Benim kardeşim öldü. Tabutun içinde ceset bile yoktu. Patlamadan birkaç gün önce muhabbet ederken kardeşime, ''Ne bu hal?'' dedim. O da bana, ''Üç aydır bütün fabrikalar durdu, biz çalışıyoruz. Depolar doldu. Bir gün patlayacağız ama ne zaman'' dedi. Kimsenin hakkını istemiyorum. Bizim feryatlarımız gökyüzüne ulaştığında hak o zaman bizim yanımızda olacak. Ben dört ay içinde iki kardeş kaybettim. Kardeşimin ölümüne sebep olan katiller en büyük cezayı alsınlar. Bu fabrika oyuncak fabrikası olarak geçiyordu. Buraya oyuncak fabrikası diye ruhsat veren en tepeden en aşağıya herkesten şikayetçiyim" 

Müştekilerin beyanları alındığı sırada tutuklu sanık A.B. nefes almakta zorlandığını söyleyerek, dışarı çıkmak için izin istedi. A.B. dışarı çıkarıldığı sırada, sanık avukatlarıyla müşteki avukatları arasında tartışma yaşandı. Müşteki avukatları, "Varlığınız bile rahatsız ediyor" diyerek, sanık avukatlarının dışarı çıkmasının engellenmesini istedi. Mahkeme başkanının, duruşmanın düzenini bozanların kampüs alanı dışına çıkarılacağını ifade etmesi üzerine tartışma sona erdi.