Saklıkent’i de buldular

HES projeleri kime ait? Bu ne biçim bir zihniyet ve hırstır ki doğal olan ne kadar güzellik var ise onu yok etmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Son zamanlarda gündemden hiç düşmeyen HES (Hidro Elektrik Santrali) projelerinden bahsediyorum. Ülkemizin büyük bir çoğunluğunun kafası açılım ve sonrasında olması ihtimali yüksek olumsuzluklarla uğraşır iken, birileri sayıları binlerle ifade edilen HES’lerini bir an önce yapıp bitirmek için sessiz ve derinden hareket ediyor. Oldum olası Devlet Planlama Teşkilatı’nın planlamalarını neye göre yaptığını hiç anlamadım ve bu mantıkla devam eder ise yine de anlayamayacağım. Yıllarca Karadeniz Bölgesi’nde boşa akıp giden derelerin hem ıslahı hem de üzerlerine kurulacak basit Hidro Elektrik Santralleri ile bölge ekonomisine sağlayacağı katkılar, bilim adamları tarafından sürekli rapor olarak sunuldu. O dönemin iktidarları bölge insanının dereler üzerine bu elektrik üretim tesislerini kurmalarını hep engelledi. Oysa ki bölge insanı kendi elektriğini kendi üretip girdi maliyetlerini düşürmeye çalışıyordu. Ürettiği elektrik ile devlete bölgede rakip olmak gibi bir düşünce içerisinde kesinlikle olmadı.
Fethiye turizmine
en büyük darbe

Ege Bölgesi’ndeki bazı doğal su kaynaklarının üzerlerine de HES inşa edilmeye çalışılması, ülkemizde bu projeleri yöneten veya onaylayan birimlerin “turizm konusunda” hiç hassas davranmadıklarının bir göstergesi. Halen Muğla Özel İdaresi tarafından işletmeciliği yapılan Saklıkent Kanyonu, bölge turizminin lokomotifi olarak devam eder iken, turizm faaliyet alanlarına yapılan bu tür olumsuz müdahaleler, birilerinin gözünü para hırsı bürüdüğünü gösteriyor. Milli Parklar Genel Müdürlüğü’ne veya Muğla Özel İdare’ye Saklıkent’in yıllık ekonomik getirisinin ne olduğu sorulsa idi, böyle bir projenin ne kadar gereksiz olduğu anlaşılabilirdi. Her yıl on binlerce yerli ve yabancının ziyaret ettiği Saklıkent Kanyonundan devletimizin elde ettiği gelir düşünüldüğünde, turizmi bitirecek olan bu projenin arkasında başka gerekçelerin aranması gerekmekte.
Özellikle Muğla Bölgesi’nde Yatağan Termik Santrali ve Dalaman Çayı üzerine kurulan ve faaliyete geçecek olan Akköprü Barajının da olduğu bir bölgede HES projeleri gündeme getiriliyor.
200 bin yıllık tarihi gerçek
 Jeolojik ve arkeolojik araştırma sonuçlarına göre 200 bin yıl önceki çok büyük bir deprem sonrasında bazı yerlerinde yüksekliğinin 300 metreye ulaştığı Saklıkent Kanyonu aynı zamanda ülkemizin en uzun kanyonlarından birisi. (17 km) Turizm ile birebir ilişki içerisinde olan Ege Bölgesini bu tip projelere dahil etmeyelim. Doğal güzelliklerini yok etmeyelim. Gelecek kuşakların emanetçisi olduğumuz dünyamıza daha bir mantık gözlüklerini takarak bakalım. Para ve kazanma hırsının doğaya karşı bize suç işletmesine fırsat vermeyelim. Lafa geldi mi bir karıncanın değerinden bahseden zihniyettekilerin aynı hassasiyeti tüm ekolojik dengesi bozulacak Fethiye Saklıkent Kanyonu için de göstermesini bekliyoruz.
HES projeleri en uygun olarak kurulabileceği Karadeniz Bölgemizde hayata geçirilsin. Bölge insanına alternatif fırsatlar yaratma imkanı verilsin. Tarımın bittiği Ege Bölgesi’nde bir nebze turizmden ekmek yemeye çalışan insanların hayallerini yıkmayın, bozulmamış doğaya gelen turistlerin, gelme gerekçelerini ortadan kaldırmayın.

Yazarın Diğer Yazıları