Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Serap BESİMOĞLU

Serap BESİMOĞLU

Sanat ve sanatçıyı taçlandıran Atatürk

Türkiye’nin yeniden yapılanma döneminde milli kültürü yansıtan bir sanat anlayışının oluşması adına önemli adımlar atılmıştı. İşte o günlerde Atatürk sanatın Türk milleti için önemini şu veciz sözleri ile ifade etmiştir: “Güzel sanatlarda muvaffak olmak, bütün inkılaplarda başarıya ulaşmak demektir. Güzel sanatlarda muvaffak olamayan milletler ne yazık ki medeniyet alanında yüksek insanlık sıfatıyla yer almaktan ilelebet mahrum kalacaklardır.” Öncelikle sanatın her alanında bilgi sahibi olan, askeri dehasını ve devlet adamı olma yeteneğini daima sanatsal estetik ve nezaketle buluşturmayı bilen, her şeyi ile milletinin içinde yaşamış, ulusunun türkülerini insanıyla birlikte söylemiş, birlikte zeybek oynamış, “Sanatçı el öpmez, sanatçının eli öpülür” diyen bu alçakgönüllülük sultanını rahmetle anıyorum.  Bu satırları yazarken Aşık Mahsuni’nin dediği gibi, “Bir daha çık gel Samsun’dan, sarı saçlı, mavi gözlü, nerde, nerdesin dost” demek geliyor içimden. Yine Atatürk’e dönersek; “Sanat güzelin ifadesidir” diyen Gazi, sanatın bir çok alanda gelişmesini önemsiyor. Tiyatro, opera, bale, edebiyat, heykeltıraşlık, mimari, resim ve müzik olmak üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki konuşmalarında, Çankaya Köşkü’ndeki halka hizmet ile ilgili fikirlerin tartışıldığı bir nevi akademik platform olan sofrasında da sanatçılarla yaptığı sohbet ve tartışmalarda daima sanatın gereklilik ve önemini vurguluyordu. Ulu Önder Atatürk,  “Sanat güzelin ve güzelliğin ifadesidir”  derken, “bu anlatım sözle olursa şiir, ezgi ile olursa müzik, resim ile olursa ressamlık, oyma ile olursa heykeltıraşlık, bina ile olursa mimarlık olur” tanımlamasıyla özetliyordu düşüncelerini.
Cumhuriyet döneminde Türk ressamlarının Cumhuriyet ve inkılapları resmetmelerini sağlayarak milli birliğin sanat alanına yansımasını sağlamış, istiklal harbinden günümüze tarihin önce resimlenerek, sonra edebi anlamda romanlaştırılarak yazılmasına ve bugünün gençliğine taşınmasına öncülük etmiştir. Türkiye’nin modern bir mimarisi olması için Almanya’dan şehir planlamacıları ve mimarlar getirtmiş, mimarinin gelişmesine katkıda bulunmuştur. Özellikle heykel, anıt ve büst dikilmesine başlanması, onun getirdiği yeniliklerden biridir. Bu sayede günümüz resim ve heykeli önemli ölçüde gelişme kaydetmiştir. Katıldığı ortamlarda okunan türkülere eşlik eden Atatürk, bazı Rumeli türkülerinin de kendi sesinden notaya aktarılmasını ve repertuarlara kazandırılmasını sağlamıştır. Sofya’da askeri ataşe iken çok sesli müziğe de ilgi duyan Gazi, cumhuriyet döneminin ilk Türk operası olan “Özsoy” operasının hazırlanması için Adnan Saygun’u görevlendirmiştir.  Cemal Reşit Rey’e ilk konservatuvarı kurduran, Osmanlı’dan kalma Sanayi-i Nefise’yi imar ettirerek Güzel Sanatlar fakültesi haline getirten Atatürk, Çankaya Köşkü’nde kendisini ziyaret eden ve elini öpmek isteyen tiyatro sanatçılarına dönerek,  “Hayır, sanatkar el öpmez, sanatkarın eli öpülür” sözleriyle sanata ve sanatkara verdiği önemi her seferinde taçlandırmıştır.

Yazarın Diğer Yazıları