Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Serap BESİMOĞLU

Serap BESİMOĞLU

Sanatçı Portresi

Geçtiğimiz günlerde uzun yıllardır görmediğim çok değerli eski bir dosta rastladım. Nerede mi, tabii ki sanatçıların uğrak yeri ASO Sanat Merkezinde...
Sanatın üç farklı ve birbirinden zor alanlarında hem besteci, hem icracı, hem de orkestra şefi olarak büyük başarılara imza atan sevgili Murat Kodallı’ya
Musiki ile haşır neşir olan siz değerli okurlarıma  “Kodallı”  soyadı yabancı gelmeyecektir. Ünlü besteci Nevit Kodallı’yı unutmak mümkün mü? Geçen yıl kaybettiğimiz hocaların hocası Nevit Kodallı birçok ünlü sanatçının da eğitmeni, ustası, hocasıydı. Dersinize girsin girmesin koridorda tüm öğrencileriyle selamlaşırdı.
Konservatuvar ailesine dahil olanların bu kareleri unutması ne mümkün...
Gelelim devamında sevgili Murat Kodallı ile sohbetimize. Babadan oğula aynı ilkeler ve disiplinle sanat hayatına devam ediyor. Kendisine orkestra şefliğini, piyanoyu ve besteciliği sordum. Çok sesli müziği insanımıza sevdirmek ve devamlılığını sağlamak için ne yapmalıyız? Kodallı neler yapıyor? Bir de çok tartışılan müziğin iyisi kötüsü olur mu sorusuna bakın Kodallı ne cevap verdi:
“Öncelikle bütün insanların en başta kendi halk müziklerini yani kendi kültürlerini ve folklorik değerlerini çok iyi tanıyıp sahip çıkmaları lazım. Çünkü insanlar öncelikle milli değerlerine sahip çıkmazlarsa evrensel çok sesli anlayışı yakalamaları mümkün olmayacaktır. Hep diyoruz ki ” müzik evrenseldir “, ama bu sizin evrenselliği ne şekilde anlayıp kavradığınıza bağlı. Müzikse sonrasında şekillenir. Benim inandığım çok önemli bir şey var mesela, siz de sordunuz, müziğin iyisi kötüsü olmaz deniyor. Hani tıpkı şuna benzedi; ’reklamın iyisi kötüsü olmaz’ bu sığ bir söylem. Müzik ve sanat için kabul edilemeyecek bir söylem. Çünkü sanatlar her zaman bir büyük felsefenin idealizme doğru yol alışıdır. Bunu da son derece doğallık içerisinde sunarlar. Dolayısıyla müziğin ve sanatın yaşantımız üzerindeki önemi büyük. İşte bu yüzden müzik iyi ve kötü olmak üzere ayrıştırılır. Ve tabii ki profesyonel eğitimin önemi de kaliteyi yakalamak için yadsınamaz.”
Murat Kodallı halen İstanbul DOB’sinin orkestra şefi. Bu bağlamda iki dev yapıyı beraber yürütmek zorunda. Birisi müzik ve dans diğeri şarkı.
Ör. 2006’da Veysel Oratoryosu’nu İzmir Senfoni Orkestrası’yla sahneye koymuş.  “Buradaki en önemli özellik ise solistlerin halk müziği sanatçıları olmasıydı”  diyor Kodallı. Diğer çalışmalarını şöyle ekliyor;  “Şu anda üzerinde çalıştığım Çanakkale Destanı senfonik şiir tarzı bir çalışma, geniş soluklu film öğeleri taşıyor. Uzun zamandır otantik halk enstrümanlarımızı orkestra yapının içinde yoğurarak kullanıyorum. İlginç ve güzel sonuçlar ortaya çıkıyor tabii akıllıca yapılırsa. Jazz’a Turka Quartet diye bir de grubum var. Burada da bütün Türk müziklerini caz öğeleriyle kaynaştırıp eklektik olmadan sunuyoruz. Güzel de tepkiler alıyoruz.”
Sanatçı, solist olarak birçok konserler verdiği gibi, başta Viyana, Avusturya, Almanya ve Fransa’da şef olarak orkestralar da yönetmiş. 2000 yılında misafir şef olarak davet edildiği Strassbourg Viyana Müzik Akademisi’nde CD kayıtları bulunmakta. Ülkemizi böylesi güzel temsil eden ve sanatın devamlılığını sağlamakta emek veren sevgili Kodallı’nın ellerine sağlık...

Yazarın Diğer Yazıları