Şanghay meselesi

Sanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ), 1996 yılında bölgesel sınır ve güvenlik problemlerinin çözümüne katkı sağlamak amacıyla Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan arasında kurulmuş ve Özbekistan’ın üyeliğe kabul edildiği 2001 tarihine kadar “Şanghay beşlisi” adıyla faaliyetlerini sürdürmüştür. Afganistan, Hindistan, İran, Moğolistan ve Pakistan gözlemci, SriLanka, Belarus ve Türkiye diyalog statüsüyle (karar verme mekanizmasının dışında) örgütün kapsamı içerisindedir.
ŞİÖ Rusya ve Çin’in işbirliğini simgeleyen yegane kuruluş olma özelliği taşıyor. Her iki ülke de kendi coğrafyalarında ABD konuşlanmasına izin vermek istemiyor. Bu belirgin hedef ideolojik sebepler kadar, Hazar’a komşu ülkelerin enerji kaynaklarının ve mevcut nakil hatlarının kontrol altında tutulması gibi ekonomik ve rasyonel gerekçeleri de içeriyor.
Örneğin 2007 yılında Bişkek’te gerçekleştirilen zirvenin hemen ardından Kırgızistan ve Özbekistan ABD’ye ait üslerin kapatılmasını istemişlerdi. Kırgızistan ekonomik yetersizliklerinden dolayı bu kararı hayata geçirmemiş olsa da Özbekistan söz konusu üsleri kapatmıştı. Bununla birlikte Rusya, Avrasya bölgesinde enerjinin elde edilmesi ve dağıtımıyla ilgili kurduğu güç ve denge stratejisine Çin’in ortak olmasını istemiyor. Gümrük Birliği, Avrasya Ekonomik Kalkınma Örgütü ve Kollektif Güvenlik Anlaşması Örgütü gibi farklı uluslar arası organizasyonları da değerlendirerek post-sovyet alanda hakimiyetini devam ettirmeyi hedefliyor. Çin ise hızla artan nüfus ve üretimle paralel olarak enerji ihtiyacını daha güvenli şekilde karşılamanın yollarını arıyor. Her iki ülkenin sınır komşusu olan Kazakistan’ın kendi açısından uyguladığı çok yönlü strateji bu dengeyi anlatmak bakımından iyi bir örnek teşkil ediyor. 
 Türkiye’nin son yıllarda ŞİÖ’ye üye olmak için resmi düzeyde çabalarının olduğu görülüyor. Bu çabaların ŞİÖ’nün kendine özgü avantajlarının ötesinde Türkiye’nin AB üyeliği sebebiyle Avrupalı ülkelere vermek istediği mesajlarla da belirli düzeyde etkisini olduğu söylenebilir.
Başbakan Erdoğan bir süre önce katıldığı bir TV programında Rusya gezisi sırasında Putin’e şu sözleri söylediğini açıklamıştı.  “Putin’e zaman zaman bize takılıyorsun. AB’de ne işin var diyorsun. O zaman ben de şimdi size takılayım. Hadi gelin bizi Şanghay İşbirliği Örgütü’ne dahil edin, biz de AB’yi gözden çıkaralım şeklinde bir latife yaptım.”
Aynı şekilde Başbakan Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde başlattığı tartışma sürecinde Avrupalı ülkelere bu kapsamda göndermelerde bulunması dikkat çekicidir. Bu stratejinin Avrupalı ülkeler kadar ABD nezdinde de belli anlamlar taşıması muhtemeldir. Üstelik Türkiye’nin yıllar boyu AB sebebiyle gördüğü zararlar ve uğradığı haksız muamele düşünüldüğünde Türkiye’nin kendi jeo-stratejik coğrafyası ile bu tip organizasyonlara yönelmesi olması gereken bir durumdur. Ancak Türkiye’nin ŞİÖ’nün asli bir üyesi olarak kabul edilmesi uzmanlarca uzak bir ihtimal olarak kabul ediliyor. Türkiye’nin ABD ile müttefiklik ilişkileri, NATO üyeliği ve Orta Asya bölgesinde Türkiye’nin tarihsel misyonu, Rusya ve Çin’in ŞİÖ içerisinde kendi konumlarına eşit bir Türkiye’yi istemeyecekleri yönündeki kanaatleri pekiştiriyor. Bu sebeple Türkiye’nin Türk Konseyi projesini ayağa kaldırmak ve genişletmek yönündeki çabalarının tüm bu stratejilerle daha uyumlu olacağını belirtmemiz gerekiyor.

Yazarın Diğer Yazıları