Şapkadan tavşan çıkmaz

    ERDOĞAN'ın görev süresi 2 yıl azaldı; demek ki görevde, 3 yıl daha kalacak...

     Süre daraldığı için AKP ile MHP ortak hareket ediyor...

     İkisi de bir an önce anayasanın ilgili maddesini değiştirmek ve başkanlık uygulamasını getirmek telâşında...

     * * *   

     Anayasada yapılacak değişiklikle başkanlık süresi saptanacak... Bu yapılırken de başkanlık süresinin başlangıç tarihini Cumhurbaşkanlığı görevinin biteceği tarihe endeksleyecekler.

     Pazarlıkta bu da var...

     Böylece Erdoğan'ın cumhurun başkanlığı değil, devletin başkanlığı görevi otomatikman başlamış olacak.

     Yani yeni bir seçim söz konusu değil...

     Böylece Erdoğan, yeni yetkilerle ve başka bir sıfatla ülkeyi yönetecek...

     -Mutabık mıyız...

     -Evet mutabıkız...

     İkili arasındaki diyalog bu, sonrası Allah Kerim...

     * * *

     Başbakan Yıldırım ile Bahçeli anlaşmış durumdalar...

     Devlet Bey'e parlamenter sistemden vazgeçilmeyeceği teminatı verilince MHP Lideri de başkanlık sistemine evet dedi..

     Bir de eyalet konusu var; o da olmayacak, o konuda da Bahçeli'ye güvence verildi... "Dönüşü olmayan söz" diyerek vaatte bulunuldu.

     Unutmamak lâzım, bu teminatları veren AKP, genelde unutan ve Cingöz Recai'ye (*) benzer tipler tarafından uyutulan bir siyasal yapı. Yarın verdikleri her sözü unutabilirler...

     * * *

     AKP'nin verdiği sözleri kuşkuyla karşılamak lâzım. Mustafa Şentop sistemin ABD'nin sisteminin aynısı olacağını söyledi...

     İnanalım mı...

     Zira Eyalet usulü yok ama tıpkısının aynısı demek komik ve de inandırıcı değil...

     Devlet Bahçeli bu konuda ne düşündüğünü herhalde ilerleyen günlerde açıklayacaktır.

    * * *

     Dönelim ABD sistemine...

     O sistemde senatörler ve temsilciler var. Uygulanan, iki meclisli bir parlamenter sistem. Bizde ise tek meclis olacak... Halka bunu ABD benzeri sistem diye yutturmaya kalkmayalım...

     Bu benzetmeyi kimse yemez!    

     Şentop, ABD sistemini büyün ayrıntılarıyla açıklasın bakalım; bu, nasıl bir ABD modeliymiş görelim...   

    ABD'deki sistemde, valiler hatta emniyet müdürleri halk tarafından seçiliyor. Bizde ise başkan tarafından atanacak; uygulama orada alafranga bizde alaturka!

    Benzerlik nerede!

    İçten pazarlığın dışa vurumu şimdilik bu kadar, hele bir anayasa değişikliği Meclis'e gelsin bakalım...

    Şapkadan ne çıkacak göreceğiz!

--------------------------------

(*) Merhum üstad Peyami Safa'nın, Server Bedii imzasıyla yazdığı polisiye romanların kahramanıdır Cingöz Recai...Adı üstünde cin gibi bir tip...

-----------------------------------

Promosyon yüzlerde patlayan şamar

-----------------------------------------------------------

    ÇALIŞMA Bakanlığı'na atandığında ilk lâfı emeklinin beklediği promosyona ilişkin oldu...

    Bakan Mehmet Müezzinoğlu'ndan bahsediyorum...

    Gelir gelmez özel bankaların promosyon ödemeye karşı çıktığını, sadece kamu bankalarının konuya olumlu baktığını söyledi...

     * * *

     Oysa ortada bir bankalar yasası var...

     Hükûmetin gönlünde emekliye promosyon ödemesi varsa adı geçen yasada değişiklik yapabilir ve emekli maaşı dağıtan özel bankaları da, kamu bankaları gibi ve pazarlıksız olarak promosyon ödemeye mecbur bırakabilir...

      Bu yola başvurulmuyor ve özel bankalar kendi hallerine terk ediliyor!

      Bakan da bunu sıkılıp üzülmeden açıklayabiliyor...

      * * *

      Kamu bankaları dedikleri de üç tane, Ziraat Bankası, Halkbank ve Vakıfbank... Duyduğumuza göre bunlar, promosyon ödemesine evet diyor...

      Peki miktar ne olabilir?

      Emekliyi, bakan Faruk Çelik de kandırdı, Süleyman Soylu da...

      Kandırdı ne kelime uyuttular...

      Emekli üç yıl için 900 lira civarında promosyon beklerken aynı süre için sadece 26 lira alacağını öğrendi...     

      Evet, sadece 26 lira...

      Emekli ne diyor bilemiyorum ama ben diyecek lâf bulamıyorum...

      * * * 

      Şu kadarını söyleyebiliyorum; hükûmetin, promosyon verilmesini sağlayacağız vaadi, garibim emeklinin yüzüne indirilen bir şamardır...

      Acısı sadece sandıkla giderilir!

Deli değil, zır deli

----------------------------------------

     FETÖ'nün Günah Piramidi adlı kitabın yazarı Prof. Ahmet Keleş bir dönem iblisin en yakınında bulunanlardan biri.

     Sonradan ne olduğunu görüp adeta ihtida etmiş, ayrılmış...

     Fethullah Gülen'in hem Kasım ayına, hem 11 rakamına olan tutkusunu açıkladı.

     Meğer iblis, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 10 Kasım'da vefat ettiğini, kendisinin de 11 Kasım günü doğduğunu söyler şöyle dermiş:

     -Doğumum Hz. Mesih'in gökten inmesini temsil ediyor. Atatürk'ün ölmesi de Deccal'ın öldürülmesine işarettir. Belki de 9'u 5 geçe doğmuşumdur...

     Peygamberi -haşa huzurdan- AVM'ye indiren, Cenab-ı Allah ile konuştuğunu yayan, kendisini insanların her an istedikleri yerde görebileceğini iddia eden, Mesih olduğunu çekinmeden söyleyen birine siz ne dersiniz...

     Deli mi, yoksa zır deli mi... 

     * * *

     Bu iğrenç herif artık ülkenin gündeminde indirilmeli...

     Kalan yandaşları da tamamen temizlenmeli...

KOCAMAN SÖZLER

--------------------------------

     KUŞLAR gibi uçmasını, balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama kardeşçe yaşamayı öğrenemedik. (M.Luther.KING)   

Yazarın Diğer Yazıları