Resimleri böyle görüyorsanız dikkat!

Resimleri böyle görüyorsanız dikkat!
Gerçek adı Makula dejenerasyonu. Bizler kendisini ‘sarı nokta hastalığı’ olarak biliyoruz. Ve tambir baş belası. İşte Sarı Nokta ile ilgili bilinmeyenler ve karşılamamanız için yapılması gerekenler…

Prof. Dr. Ali Hakan Durukan, sarı nokta hastalığının belirtileri, tanı-tedavi yöntemleri ve korunma yolları hakkında bilgiler verdi.

Halk arasında sarı nokta hastalığı olarak isimlendirilen hastalığın tıbbi adı, yaşa bağlı makula dejenerasyonudur. Sarı nokta hastalığı olarak isimlendirilmesinin nedeni; etkilediği bölgenin yani makulanın renginin sarı olmasıdır. Makula bölgesinin sarı rengi içerdiği lutein ve zeoksantin adı verilen sarı renkli pigmentlerden kaynaklanmakta. Yaşa bağlı makula dejenerasyonu; 55 yaş ve üzeri bireyleri etkileyen, gözün makula bölgesinde yaşa bağlı değişiklikler nedeniyle oluşan ve hastaların merkezi görmelerinde hastalığın evresine bağlı olarak ilerleyici bir şekilde azalma ve bozulmaya yol açan dejeneratif bir hastalıktır. Her ne kadar 55 yaş sonrasında daha sıklıkla izlense de daha erken yaşlarda da tespit edilebilmekte.

NASIL ORTAYA ÇIKAR?

Bu hastalıkta en belirgin şikayet merkezi görmenin bozulmasıdır. Hastaların bazılarında herhangi bir yakınma yoktur ve hastalık rutin göz muayenesi sırasında tesadüfen tespit edilir. Sarı nokta hastalarının çoğu merkezi görmeleri bozulana kadar makula dejenerasyonları olduğunu fark etmezler. Hasta yakında veya uzakta bir objeye, bir kişiye baktığında bu obje veya kişiye ait ince detayları görememekte, obje ya da kişiyi tanıyamamaktadır. Perifer görüş denilen yan görüş ise korunmaktadır. Örneğin; hasta, duvar saatinde saatin rakamlarını görmekte, ancak yelkovan ve akrebi seçememektedir. Hastalığın ileri evrelerinde hastanın kendi ihtiyaçlarını gideremeyeceği kadar ciddi görme kayıpları gelişebilmektedir.

BELİRTİLERİ NELERDİR?

Tek gözü sarı nokta hastalığı olanlarda gözler arası objelerin renk ve boyut farklılıkları

Okurken kelime ya da harflerin kaybolması, küçük puntolardaki yazıları okumada güçlük ve düz çizgilerde eğrilme, kırıklık veya bükülme sıralanabilir.

Bir gözünde hastalık olanlarda gözler arasında objelerin renk ve boyutu farklı görünür.
koyu lekeler görme

renkleri soluk görme

karanlıktan aydınlığa geçişte adaptasyon güçlükleri

okurken kelime ya da harflerin kaybolması

küçük puntolardaki yazıları okumada güçlük ve düz çizgilerde eğrilme, kırıklık veya bükülme

KURU MAKULA DEJENERASYONU NEDİR?

Sarı nokta hastalığının iki tipi vardır. Kuru tip yaygın olarak görülen tipidir ve tüm makula dejenerasyonu hastalarının yaklaşık yüzde 80’inde kuru tip makula dejenerasyonu bulunur. Kuru tip hastalıkta yaşla beraber makula bölgesinde bulunan görme hücreleri dejenere olmakta, retina incelmekte ve retina altında drusen adı verilen ince protein yapısında birikintiler oluşmaktadır. Dejenere olan ya da ölen görme hücrelerinin yenilenmesi mümkün değildir. Merkezi görüş yavaş bir şekilde kaybedilir. Hastada görme kaybının gelişmesi ayları, hatta yılları bulabilir. Kuru tip makula dejenerasyonun hala kesin bir tedavisi yoktur.

Kuru tip tanısı olanların yaklaşık yüzde 10-15’inde hastalık yaş (ıslak) tipe dönüşebilmektedir. Bu durum çok önemlidir. Kuru tip hastalarının merkezi görmelerinde ani bir azalma olması durumunda hızla göz hekimlerine başvurmaları çok önemlidir.

ISLAK MAKULA DEJENERASYONU NEDİR?

Islak (yaş) makula dejenerasyonu daha az oranda gözlenir, ancak etkileri daha fazladır. Burada retina altında yeni ve anormal kan damarları ortaya çıkmaktadır. Bu damarlar sağlıksız damarlardır ve içlerindeki kanı veya serumu damar dışına sızdırırlar. Yaş tipte merkezi görmede daha hızlı bir azalma meydana gelmektedir. Çoğu hastaya makuladaki bu retina altı kanamalara bağlı olarak birden ortaya çıkan merkezi görme kaybıyla tanı konulmaktadır. Zaman içinde makula altında skarlaşma olarak isimlendirdiğimiz, fibröz bir tabaka oluşur.

SARI NOKTA HASTALIĞININ TANISI NASIL KONULMAKTADIR?

Tanı klinik muayene ve tetkik yöntemleriyle konulmaktadır. Makula bölgesinin muayenesinde göz doktoru özel bazı mercekler kullanarak bu bölgeyi inceler. Bu işlem öncesinde hastanın göz bebeğinin damlalarla genişletilmesi gerekebilmektedir. Amsler Grid adı verilen kareli kağıt testi uygulanmaktadır. Bu kağıt hastanın görme alanı içeresindeki bulanık gördüğü veya görmediği alanları fark etmesini ve işaretlemesini sağlamaktadır.

Anjiyografi bir diğer teşhis yöntemidir. Bu tetkikte koldaki toplardamarlardan flöresein veya indosiyanin adı verilen bazı boyalar enjekte edilmektedir. Boyalar kan damarları içerisinde hareket ederek göz damarlarına gelirler. Göz damarları içerisinde hareket ederlerken özel kameralarla damarlar görüntülenir. Böylece retina altında ortaya çıkmış anormal damarlar ve bunlara bağlı sızıntı görüntülenmektedir. Günümüzde artık enjeksiyon gerekmeyecek şekilde optik koherens tomografi anjiyografi tetkiki ile de retina ve altındaki anormal damarlanmalar tespit edilebilmektedir.

Bir diğer ve çok önemli tanı yöntemi optik koherens tomografidir. Burada tıpkı vücut tomografisi gibi retinanın ince kesitlerde görüntülenebilmekte ve retina ve makulanın detaylı incelemesi yapılabilmektedir.

TEDAVİSİ VAR MI?

Sarı nokta hastalığı (makula dejenerasyonu) Kuru tip için hala kesin bir tedavi yoktur. Bununla beraber drusen adı verilen birikintileri çok olan veya ciddi görme kaybı olan hastalar ek olarak verilen bazı vitamin ve minerallerden fayda görmektedir. Bu vitamin ve minerallerin günlük olarak alınmasının bazı hastalarda hastalığın seyrini yavaşlattığı büyük bir klinik çalışmada gösterilmiştir. Islak (yaş) makula dejenerasyonu için anti VEGF ilaçlar adı verilen bir grup ilaçla tedavi mümkündür. Bu ilaçlar retinadaki anormal damarların sayısını azaltmaktadır. Yine bu anormal damarlardan sızıntı olmasına engel olmaktadırlar. Bu ilaçlar göz içine çok ince iğnelerle enjekte edilmektedir. Enjeksiyon tedavisinde genellikle ayda bir olmak üzere 3 enjeksiyonluk bir yükleme tedavisi dönemi mevcuttur. Yükleme döneminden sonra farklı takip ve tedavi protokolleri uygulanabilmektedir. Yaş tipin bazı alt formlarında lazer tedavisi de etkili olmaktadır. Bu tedavide de anormal damarlanmaların ve sızıntıların olduğu bölgeye lazer ışınları yönlendirilerek, bunların ortamdan uzaklaştırılması hedeflenmektedir.

SARI NOKTA HASTALIĞINDA CERRAHİ TEDAVİLERİ NASIL YAPILMAKTADIR?

Sarı nokta hastalığında kuru tipte cerrahi tedavinin yeri yoktur. Yaş tipte göz içi ilaç enjeksiyonları birinci basamak tedavi yöntemidir. İlaç enjeksiyonlarına rağmen veya hiç tedavi almadan retina altı ciddi kanama ile gelen hastalarda vitrektomi ameliyatı uygulanmaktadır. Bu ameliyatta retina altındaki kanama çeşitli yöntemlerle gözden uzaklaştırılmaktadır.

CERRAHİ SONRASI HASTALARIN DİKKAT ETMESİ GEREKENLER NELERDİR?

Cerrahi hastalığın retina altı kanaması gibi belli bir komplikasyonunun tedavisi için uygulanmaktadır. Cerrahi tedavi sonrasında da takipler ihmal edilmemelidir. Operasyon sonrasında da göz içi enjeksiyonlara ihtiyaç duyulabilmektedir.

SARI NOKTA HASTALIĞI TEDAVİ EDİLMEZSE HANGİ SORUNLARA YOL AÇABİLİR?

Sarı nokta hastalığı her iki tipinde de ilerleyici bir hastalıktır. Bu nedenle sarı nokta hastalığının tedavisi yapılmadığı takdirde, hastalarda yıllar içinde ciddi görme kaybı gelişmesi riski yüksektir.

SARI NOKTA HASTALIĞIN ORTAYA ÇIKMASINI TETİKLEYEN RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?

Sarı nokta hastalığı (makula dejenerasyonu) herhangi bir bireyde ortaya çıkabilmektedir. Bireysel riskler arasında yaşam şekli ve diyet en önemli faktörlerdir. Aynı şekilde makula dejenerasyonun başlaması ve nasıl seyredeceği konusunda genetik faktörler de çok etkilidir. Makula dejenerasyonu gelişiminde etkili otuzun üzerinde gen tespit edilmiştir. Bu genler içinde özellikle 2 tanesi makula dejenerasyonu gelişimi ve hastalığın ileri evrelere ulaşmasıyla büyük oranda ilişkili bulunmuştur. Bunlardan biri 1 numaralı kromozom üzerinde bulunan kompleman yolağı geni ve diğeri de 10 numaralı kromozom üzerinde bulunan ARMS2/HTRA genleridir.

SARI NOKTA HASTALIĞINDAN KORUNMADA BESLENMENİN YERİ VE ÖNEMİ NEDİR?

Sarı nokta hastalığının önüne geçebilecek kesin bir tedavi şekli henüz bulunmamaktadır. Beslenme şekline dikkat ederek sarı nokta riskini azaltmak mümkündür. Sarı nokta hastalığı beslenme ve diyet takviyelerinin yararlı olduğu hastalıklar arasında gösterilmektedir. Hastalar sağlıklı beslenme konusunda bilinçli olmalıdırlar. Örneğin; yetersiz çinko içeren gıdalarla beslenen kişiler, sarı nokta hastalığıyla daha fazla karşılaşmaktadır. Vücudun çinko ihtiyacı; et, balık, kabuklu deniz ürünleri, fasulye, nohut ve yulaf gibi besinlerle karşılanabilmektedir. Özellikle somon, sardalya ve ton balığı gibi omega 3 yağ asitlerinden zengin balıklar, sarı nokta hastalığının oluşma riskini düşürürken, mevcut hastalığın ilerleyişini de yavaşlatmaktadır.

Vücutta oksidan adı verilen zararlı maddeler üretilmektedir. Oksidanlar gözde hücre dejenerasyonunu hızlandırarak makula dejenerasyonu gelişimine katkıda bulunurlar. Vitamin A, C ve E gibi antioksidanlar ve karotenoidler adı verilen maddeler oksidanların bu zararlı etkilerini azaltmaktadır. Makula dejenerasyonu olan hastalar için önemli karotenoidler; lutein ve zeoksantindir. Karotenoidler insan vücudunda sentezlenmezler, mutlaka diyetle alınmalıdırlar. Ispanak, kara lahana ve brokoli gibi koyu yeşil yapraklı sebzeler karotenoid içermektedir. Haftada birkaç kere lutein ve zeaksantin içeriği yüksek olan sebzelerin tüketilmesi makula dejenerasyonu riskini azaltmaya yardımcı olabilmektedir. Bunların yanı sıra; mısır, avokado, sarı biber, yumurta sarısı, portakal, şeftali ve hurma gibi gıdalar da lutein ve zeoksantin içermektedir.

SARI NOKTA HASTALIĞINA KARŞI ALINABİLECEK KİŞİSEL ÖNLEMLER NELERDİR?

Sarı nokta hastalığının (makula dejenerasyonu) risk faktörleri arasında yer alan yaş veya aile hikayesini değiştirmeye olanak yoktur. Fakat yaşam şeklinde yapılacak değişiklikler, makula dejenerasyonuna karşı gözlerimizi korumada yararlı olabilir.

Sarı nokta hastalığına karşı alınabilecek kişisel önlemler şu şekilde sıralanabilir:

Sigarayı bırakmak.

İdeal vücut ağırlığına ulaşmak ve bu ağırlığı korumak.

Kan basıncı normal düzeylerde tutmak.

UV ve mavi ışığı filtre eden gözlükler kullanmak.

Direkt güneş ışığından korunmak için özellikle yaz aylarında siperlikli şapka giymek.

Periyodik göz muayenesi yaptırmak.

Taze sebze meyve tüketmek.

Diyette doymuş yağları azaltmak.

Düzenli egzersiz yapmak.