Sarma tütüne dönüş

Türkiye'nin ilk sigara üretim tesisleri Cibali'deydi. Tütün İnhisarı'nın ilk tarihinin 1874 olduğunu biliyoruz. 10 yıl sonra da, hisselerinin büyük bölümü yabancıların eline geçti. Tütünümüzün alım ve satımı tamamen 'Reji' denilen bu kurumundu. Bu yüzden ülkemizde yetişen tütünün evlerde sarılanı kaçak muamelesi görürdü. Buna rağmen elde imalatlar daha fazla içildi. Ne zaman ki otomatik sigara makineleri getirildi, denge değişti. "Altın Püsküllü" ve "Yaver Sırması" denilen açık sarı tütünlerin pabucu dama atılmaya başlandı.

İnhisarlar İdaresi'nin sigarayı çeşitlendirmesiyle birlikte kutularına verdiği önem şöhretimizi artırdı. Dünyanın dört bir yanına ulaştık. Madeni kutular sanat eseri gibiydi. Uzun yıllar sonra bunların dört ayrı örneğini New York'ta bir likör mağazasının vitrininde gözlerimle gördüm. İçindeki tütün zamanla kurtlandığından delik deşik olurdu. Yaktığınızda dört bir yanından duman fışkırırdı. Ancak, özel kutu tabaka olarak kullanılırdı. Tabiî içi herhangi bir markayla doldurulurdu. Bizim tütüne ilgiyi satışa dönüştüren ilk firma Camel oldu. Paketlere "Harmanına Türk tütünü karışıktır" yazdığında yıllık satışı rekorlar kırdı.

Hollywood tutkunları

Kazablanka filminin ünlü aktörü Humphrey Bogart kendi kadar şöhretli eşi Lauren Bacal Türk sigaralarının hastasıydılar. Bogart'ın şu sözleri kayıtlara geçmiştir; "Türklere bakın. Tütünün ana vatanına tütün satıyorlar". Missouri Zırhlısı'nın İstanbul ziyareti için çıkarılan aynı adlı sigara olağanüstü ilgi gördü. Bunlar aslında Yenice'lerin makyajlısıydı. Yurt dışında en tutulan ise Kulüp'tü. Yaka, Boğaziçi, Gelincik, Hanımeli, kırmızı uçlu Bahar hanımlara özeldi. Birinci, İkinci, Üçüncü, marabaların-amelenin tercihi idi. Hususi Kokulu ise sosyetenin. Çanakkale savaşlarında Anzaklar'ın bizim siperlere çikolata fırlattığı, karşılığında sigara istedikleri bilinir. Bir Avustralyalı askerin elinde "Türk sigara paketi" ile çektirdiği fotoğraf halen ülkesinin Savaş Tarihi Müzesi'nde sergileniyor.

Bir şarkı

Bora Ayanoğlu'nun bestelediği ve Alpay'ın zirveye çıkardığı Fabrika Kızı'nı bilmeyen var mı? Hani şu "Elleriyle tütün sarar" diyen parça. Halen hayatta -Allah uzun ömür versin- bir arkadaşım, Cibali'deki tütün fabrikasında çalışan bir kıza aşık olmuştu. Gerçekten hoş biriydi. Okurlarımın canlandırması için Tuğba Büyüküstün'ün benzeri diyebilirim. Hatta daha uzun boylusuydu. Çıkma teklifini reddetti. Bütün ısrarına rağmen kabul etmedi. Bizimki çılgınlık yapıp kızın suratına jilet attı. Sokak tabiriyle "façasını bozdu". O kızın saçıyla kapattığı yüzünü unutamam. Sonuçta her ikisi de ayrı insanlarla dünya evine girdiler. Fabrika Kızı'nı ne zaman işitsem, bu hatıram canlanır. Reji yollarında böylesi pek çok anım vardır. Şimdi o binalarda Kadir Has Üniversitesi mevcut. Yılların sindirdiği tütün kokusu içinde eğitim veriliyor.

Tütün eksperi Yılmaz Abi

Lise arkadaşım Nebil'in ağabeyi Yılmaz bir Kore Gazisiydi. Ancak askerlik hatıralarından çok yaptığı işi -tütün eksperliği- anlatmayı severdi. Bitlis ve Adıyaman tütünlerinin çok kaliteli olduğunu ondan öğrendim. Kendisi de bu yörelerin tütünlerini içerdi.

Yıllar sonra, rahmetli Altemur Kılıç büyüğümün çabalarıyla hizmete giren BEST'in açılışına gitmek kısmet oldu. Başbakan Turgut Özal'ın ekibindeydik. Döneminin en muhteşem sigara yatırımıydı. Van Havaalanı'na indik. Sonra kara yolundan Bitlis'e gitmeye başladık. Demirel'le saatler süren mesafe çok kısalmıştı. Yeni yollarla çağ atlanmıştı. Ben, Yavuz Donat ve rahmetli Recep Bilginer aynı araçtaydık. YSE'nin pikabını Vanlı bir şoför kullanıyordu. Açılış ziyafeti için İstanbul Divan'dan beklenen TIR'lar gecikti. Ancak Vanlı arkadaşın getirdiği lavaş ve otlu peynirleri unutamam. Tadı hâlâ damağımda. Belki de çok acıktığımdan bana öyle gelmiş olabilir.

Aynı noktaya döndük

Hükümetlerin bütçe açığını kapatmak için ilk akıllarına gelen sigara ve içkiye zam yapmak. Çok şükür benim bu konuda sıkıntım kalmadı. 1990'da alkolü, Torunum doğduğunda sigarayı bıraktım. Tedaviyle filan değil. "İçmiyorum" diyerek kepenkleri indirdim. Ancak etrafınıza iyi bakın. Her tarafta pıtırak gibi tütüncü dükkânlarının açıldığını görebilirsiniz. Tütünler ve sarma sigaralar -filtre dahil- yeniden revaçta. Bu yolla tiryakiler masraflarını onda birin altına düşürdüler. Yine de bunlara tavsiyem, işi kökünden çözmeleri. İçlerine çektikleri her dumanda 2 binin üstünde zehir alıyorlar. Aynı havayı soluyanlara verdikleri zarar da başka.

2016 yılındaki ölümlerin yüzde 60'ını tütünden oluşan hastalıklar gerçekleştiriyor. KOAH denilen yeni baş belası ise yüzde yüz tütün dumanı kökenli. Tiryakiler bu tutkularından ne kadar çabuk kurtulurlarsa o kadar iyidir. Tabiî en doğru olan hiç başlamamak...

Yazarın Diğer Yazıları