Satılık kelepir okullar

Liberalizmi, diğer tabiriyle serbest ekonomik sistemi uygulama adına devletin elindeki tüm varlıklar devredilmektedir. Diğer bir tabirle devlet küçültülmektedir.
Bugüne kadar elde avuçta ne varsa satılmıştır. Bunlar sadece kendi halkımıza değil, büyük çoğunluğu başka milletlerin insanlarına satılmıştır. Bu satışlara topraklarımız dâhildir.
Satışlar sonucu elde edilen paralar istihdama dönüştürülmediği gibi milletin herhangi bir derdine de deva olmamıştır. Elde satılacak bir şey kalmayınca da, çocuklarımızın okuduğu okullar satışa çıkarılmıştır. Okulları satabilmek için de halkı uyutacak yeni yöntemler geliştirilmiştir.
Şehir merkezindeki okulların satışı için halkı uyandırmama adına, buraların çevresinde yerleşim yerlerinin kalmadığı, merkezi olmasından dolayı trafiğin yoğun olduğu, kazaların arttığı ve okul yerlerinin çok kıymetli olduğu söylenmiştir. Satılan her okulun parasıyla aynı büyüklükte, okul ihtiyacı olan yerlere üç veya beş okul yapılabileceği propagandası yapılmıştır. Ayrıca sınıflardaki öğrenci sayıları düşürülerek daha kaliteli eğitim sözü verilmiştir. Verilen sözler yerine getirilmiş mi? Getirilen kısmı sadece okulların satışı olmuştur.
Satış öncesi bu okulların programlarıyla öyle oynandı ki; mezunları ne sanayinin aradığı insan oldu ne de üniversitelere gidebildi. Oynanan sadece programlar mı? Okullarda kullanılan araç gereçler sanayide kullanılanların 20-30 yıl gerisinde kalarak teknolojiye de öncülük edemez duruma düşürüldü. Durum böyle olunca sanayiciler, istediğimiz vasıfta eleman bulamıyoruz feryadına başlamıştır. Mili Eğitim Bakanlığı sözde çözüm bulma adına sanayicilerle oturup arayışa başlamıştır.
Genel liselerin kaldırılacağı ve tüm okulların Anadolu Lisesi’ne dönüştürüleceği açıklanmıştır. Anadolu Liseleri’ne sınavla öğrenci alınacağı, sınavı kazanamayanların Meslek Liseleri’ne gideceği bir düzenleme yapılmıştır.
Meslek Liseleri’nde kapasitelerinin üzerinde sınav kazanamayan öğrenci karşımıza çıkarsa ne yapılacağı sorulduğunda ise susulmuştur. Bu suskunluk gösteriyor ki öğrenci fazlası açık liseye aktarılacaktır.
Bütün bunlar olurken iş adamı Koç’tan bir açıklama geldi. Meslek Liseleri’nin satılacağını, bu okullara talip olduklarını söylemiştir. Hani fabrikalar satılmadan önce zarar ettirilmiş, bilahare öldüm fiyatına satılmıştı ya. Uygulanan yöntem aynısı, zannedilmesin bu kadarla kalınacak. Bilahare diğer okullar da, hazmettire hazmettire... Devletin tanımına bakıldığında ise yapması gereken olmazsa olmaz üç unsur vardır: Halkın güveliği, sağlığı ve eğitimidir. Biz eğitimden çekilerek devlet olma vasfımızı kaybetmiş olmuyor muyuz? Meslek Liseleri’ni sattığımızda Koç veya başkaları okulların tamamını alacaklar mı, elbette hayır. Nedeni ise özel sektör kâr amaçlı kuruluşlardır. Geriye kalan okulları devlet devam ettirecek mi, devam ettirecek olsa satmazdı. Alınmayan okullar kapatılacağına göre sınavı kazanamayan çocukların durumu ne olacak. Fabrikaları satılan işçilerin durumu ne olduysa, sınav kazanamayanların durumları da farklı olmayacaktır. Belki açık öğretime giderler. Birileri çıkıp da gelişmiş ülkelerdeki özel okullardan bahsetmesin. Hiçbir ülke, okullarını özele devredip de seyretmiyor. Özel okul açmak ise her ülkede olduğu gibi bizde de serbesttir. Farkımız ise halkımızın fakirliğinden özel okula çocuğunu gönderememesidir.
Sanayicilerimizin çözümü ise özel meslek lisesi açma yerine, devletin elindeki okulları kelepir fiyata kapatmaktır. Alanında tekel oluşturarak insanların zorunlu olarak o okulları tercih etmesini sağlamak veya okulları bilahare fabrikalar gibi kapatarak arsalarını değişik amaçlar için kullanmaktır.
Her halükarda kaybeden halkımız, kazananlar ise yine belli yerler olacaktır. İdarecilerimiz problemlerden kurtulmuş, eş dost ağırlamanın keyfini çıkaracaktır.
Veliler; çocuklarınızın geleceğini ve cüzdanınıza binecek yükü, sendikalar; varoluş nedeninizi biliyorsunuzdur inşallah. Öğretmen arkadaşlar; bugün Meslek Liseleri ile başlayan furyanın yarın diğer okullarla devam edeceğini unutmayın.

Yazarın Diğer Yazıları