Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Enes İSLAMOĞULLARI

Enes İSLAMOĞULLARI

Savaş vakti

Gönüllü verdiği kanı ihtiyacı olduğunda parayla geri alacak kadar müsamahakâr olan bir milletin damarlarına ezilmişlik duygusunu zerk etmek çok da zor olmadı...
Zîra fedâ edecek pek bir şeyi kalmayınca alıştırıldığı şekilde kanını akıtan ve dolayısıyla sâhip olduğu her şeyi kanıyla açıklayan bu millet hiçbir zaman kanın hesabını yapmadı...  
Belî, emsalsiz bir medeniyet teşekkül etmek için savaşmak gerekirdi ve savaş için de kan. Medeniyet ve savaş kelimeleri hiçbir zaman hiçbir zihinde bir araya getirilip aynı cümle içinde kullanılamasa da, insanlık tarihi bunu defaatle tecrübe etmişti. En büyük medeniyeti kurmak için en büyük savaşı vermek ve en büyük kanı dökmek...
Onlar başardılar...
Bütün acıları ve zaferleri kanlarıyla tecrübe ederek başardılar. Ardınca gelenleri yüzyıllarca hiçbir şey yapmadan avutacak kadar başardılar. Kanlarıyla kurdukları medeniyetten bâki kalacak o kadar şey varken, gereğini öğretmeden hiç, gereksizliğini bâki bırakarak kanın, küllendiler...
Ve biz yıllarca küllerin arasında debelenip durduk sahte bir zaferin coşkusuyla kaybettiklerimizi kazandıklarımızla hiç kıyâs etmeden... Bir zaman sefere inandırdık kendimizi zaferi bir kenara bırakarak, ama nefsin zaferi görmeden ne kadar direnebileceğini hesap etmeden yine...
Direndiğimizi sandık hep, savaştığımızı...
Kitabın ortasından konuştuk hep bâki kalan kanın hesabı yahut hesapsızlığıyla. Ama hiç hesap etmedik...
Ve şimdi!..
Savaşmaktan korkmayan bir milletin fertlerine savaş görünmekte yine fert fert ve yine hesap etmeden...
Hadi çıkaralım baltalarımızı gömdüğümüz yerden!
Ama size kanlı bir savaş vaad edilmiyor bu sefer kaybettiklerinizi geri almak ya da kaybedeceğinizi düşündürüldükleriniz için... Yani can vermeniz gerekmiyor kutsiyetine inandırıldığınız herhangi bir şey uğruna... Ve kurban gerekiyorsa eğer yaşamak adına onurluca, bu sefer kendinize kurban olacaksınız...
Evet savaşacaksınız! Etsiz ve kansız...
Gâlibi, meydanı en çabuk terk eden olmayacak lâkin bu savaşın. Ya büsbütün küllenmeyen ateşinizden yeniden doğacaksınız, yâhut gömüleceksiniz temelli küllerinize...
En başından başlayacaksınız. Yani peygamberler gibi savaşacaksınız!
Put kıracaksınız!
Allah’la, Kur’ân’la, Peygamberle, secdeyle ve dine dâir her ne var ise bütün değerlerle gücünü ve iktidârını tahkim edenlerle, haram ve helâl çizgisi üzerinde tepinenlerle, kul ve yetim hakkını aksırıncaya kadar tıksırtıncaya kadar yiyenlerle, haram sofralara besmele çekenlerle savaşacaksınız!..
Ya savaşacaksınız, kıracaksınız putları, ya da yalanın, riyânın ve günahın içinde boğulacaksınız!...

Yazarın Diğer Yazıları