Sayın Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'ya !

KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın Kıbrıs sorunu ile ilgili düşünce, tavır ve girişimlerinin "samimi" olduğunu peşinen kabullenmemiz gerekiyor.

Çünkü her şeyden önce Akıncı'nın sağlam meziyetlere sahip bir "şahsiyet" olduğu düşünülüyor.

Ne var ki, yıllar yılı aldatılan, kandırılan Türk halkının "tedirginlik" duyduğu da biliniyor.

Sayın Akıncı'dan son günlerde Kıbrıs sorununun çözümüne çok yakın olduğunuz mesajları alınıyor.

Ancak çözümün nasıl olacağı ile ilgili "esrar" perdesi devam ediyor.

Türk tarafında özenle sürdürülen gizliliğe karşı Rum kesiminde halkı bilgilendirme ve görüş alış verişinde bulunma çalışmaları sürüyor.

Gizlilik içinde yürütülen görüşmelerin halkı yine aldatma operasyonuna dönüşme ihtimali akıllara geliyor.

En önemlisi, 1974'ten beri devam eden barış ortamından uzaklaşacağımız ve bir iç savaşa doğru gidileceği kaygısı soydaşlarımızı kaplıyor.

Temelleri çürük sadece güçsüz toplumların ezilmesini sağlayacak bir federasyonun kurulmak istenmesi kaygıları daha da artırıyor.

 Hiçbir yerde görülmemiş, sadece güçsüz toplumların ezilmesi sonucu doğuracak bir federasyon kurulmak isteniyor olması beraberinde bir çok bölgesel hatta küresel sorunlar getireceği de şimdiden hesaplanıyor.

Mülkiyet sorunu, toplu göç yaşanmış ülkelerin hiçbirinde uygulanmamış ve uygulanması düşünülemeyecek bir şekilde, bireysel yöntemle yani iki halkın bireylerini karşı karşıya getirip kavga ettirerek çözülmeye çalışılması sorunlar doğuruyor.

***

Kıbrıs Türk Basın Konseyi'nin, KKTC Cumhurbaşkanı'na hitap eden açık mektubunda denildiği gibi; "Böyle bir uygulamanın gerçekleşmesi halinde Kıbrıs'ın demokrasi, barış ve çözüm getirilecek diye iç savaşa sürüklenmiş diğer Büyük Orta Doğu Projesi (BOP) ülkelerinden farkı olmayacaktır. Kıbrıs çözümsüz sorunlar ve çatışmalar içine girecek, Libya, Irak, Suriye'ye benzeyecektir.

Algı operasyonları ile Kıbrıs'ın Türk kesiminde 1974'ten beri mevcut barışı, 'kabul edilemez bir durum', çatışma ortamı yaratılmasını ise 'barış' olarak niteleyen bir kesim oluşmuştur. Sürekli olarak uluslararası çevrelere yağ çeken bu kesim onların çıkarları doğrultusunda mevcut barışı ortadan kaldırmaya çalışmaktadır. Kendilerine solcu, barışsever veya ilerici diyen fakat gerçekte Rum milli tezini desteklemekten başka bir şey yapmayan bu kesimi uyarma ve gerçekleri anlatma görevinin size düştüğüne inanıyoruz".

Rum Kesimi sürekli garantilerin kaldırılması için uğraşıyor. Unutulmamalıdır ki, ancak Türk askerinin olmadığı bir ortamda tasarlanan iç karışıklık Rum tarafının kesin hakimiyeti doğrultusunda sonlanabileceği sanılıyor.

Sayın Cumhurbaşkanı; Kıbrıs Türklerinin veto hakkından vazgeçmeyi düşündüğünüz haberleri sızıyor.

Buna karşılık önemsiz ve etkisiz bazı haklar, yani kağıt üstünde kalacak düzenlemeleri elde etmeyi yeterli bulduğunuz öne sürülüyor.

Oysa; siyasi eşitlik büyük ve küçük bağımsız devletler arasında uygulanıyor.

Nitekim, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti'nde siyasi eşitlik veto hakkı ile gerçekleşmişti.

Gerek KKTC'den aldığımız çeşitli bilgiler ve istekler gerek Kıbrıs Türk Basın Konseyi'nin bildirisinde açıklanan hususlar, cevaplandırılması istenen sorular problemin ne kadar çetrefilli ve ne kadar "aldanmaya" müsait olduğunu gösteriyor:  

"Bir federasyonda %80 ile % 20'nin arasında eşitlik tartışılıyor.

 Özellikle veto hakkı yitirildikten sonra gösterişten başka işe yaramayan düzenlemelerle Kıbrıs'ta siyasi eşitlik olduğunu iddia etmek mümkün olmayacaktır. Tasarlanan koşullarda siyasi eşitlik olduğunu iddia etmek ciddi uluslararası ortamlarda ve uluslararası mahkemelerde alay konusu olacaktır.

Bu nedenle veto hakkından vazgeçilip vazgeçilmediği konusuna açıklık getirmenizi rica ederiz. 

Saf insanları aldatmak için düşünülebilecek düzenlemelerle halkımızın haklarının yitirilmeyeceğini açıklamanızı rica ederiz."

Aslında hem KKTC'de hem de Türkiye'de endişenin yanı sıra sorunlar bir birini kovalıyor.

Tabiî ki, hem siyasi hem ekonomik hem de askeri konjonktürün Türkiye lehinde olmadığı kritik günler yaşanıyor.

Her şeye rağmen, 12 Ocak'ın Türkleri Kıbrıs'tan kesin olarak ayıracak tarih olmayacağını da bütün Dünya tarafından en azından tahmin ediliyor.

Yazarın Diğer Yazıları