Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Agah Oktay GÜNER

Agah Oktay GÜNER

Sayın milletvekillerine açık mektup

            Hepinizi saygıyla selamlıyorum. AKP'li arkadaşlar, şiddetli kontrol sistemleriyle sağladıkları oyların onlara zafer değil, felaket hazırladığını bir gün görecekler ama ne yazık ki iş işten geçmiş olacak. Neden? Bu Anayasa tasarısı kabul edilirse T.C. Devleti "Tek Adam iktidarı"na bırakılacaktır. Böylece halkın oyunun bir değeri ve manası kalmayacaktır. Bu teklifi kabul etmek için vereceğiniz oylarla rejim değişecek ve göreve başlarken ettiğiniz yemin bozulacaktır. MHP'li milletvekillerinin AKP'li milletvekillerinden farklı olarak evet oyu vererek sadece kendilerini Meclis'e taşıyan sistemi yıkma yanında MHP'nin tarihi varlığına, felsefesine, onurlu geçmişine ihanet çizgisine ulaşan bir tehlikeli gidişin öncüsü olmak sorumluluğu da vardır.

Hiç sönmeyen ateş

 1944 olaylarından  sonra Türk milliyetçiliği ilme ve araştırmaya dönmüştür. Ord. Prof. Dr. Ziyaettin Fındıkoğlu önderliğinde kurulan Sosyal Siyaset Enstitüsü gelişmekte olan Türkiye'nin iş hayatı, emek sorunları ve iç göç başta olmak üzere pek çok sosyal problemine sahip olarak araştırmalar yapmıştır. Bu fevkalade değerli çalışmalar günümüze de ışık tutacak güçtedir. Yine Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil, Anayasa  sistemimizle ilgili önemli araştırmaların öncüsü olmuştur. Abide eserlerin sahibi tarihçi Ord. Prof. Dr. Ömer Lütfü Barkan, Prof. Dr. Hüseyin Namık Orkun Türk tarihi ile ilgili önemli araştırmalar yayınlamıştır. Prof. Dr. Mümtaz Turhan sosyal antropoloji ve kültür değişmeleri konularında çok değerli çalışmalar yapmıştır. Alpaslan Türkeş Hindistan sürgününden dönünceye kadar Türk milliyetçiliği bir demlenme dönemi yaşamıştır. Doç. Dr. Nurettin Topçu, Nihat Sami Banarlı, İsmail Hami Danişmend, Tahsin Demiray, Nihal Atsız ve daha nicesi eserler vermiş Türk Ocakları'nın da katıldığı insan yetiştirmeyi amaç edinmiş seminerler verimli sonuçlar sağlamıştır. Ord. Prof. Akdes Nimet Kurat, değerli profesörler Amiran Kurtkan, Turan Yazgan, Nevzat Yalçıntaş, Şaban Karataş, Mehmet Eröz ve pek çok güzide isim devamlı insan mayasını yoğurdular. İnsan yetiştirdiler. Türkeş siyasete girdiği zaman yılların yetiştirdiği bu onurlu kadroyu hazır buldu. MHP'nin Kızılay civarındaki ilk genel merkez binasında parasızlıktan soba yanmıyordu. Ama Merhum Türkeş ve arkadaşlarının yüreklerindeki ateş hiç sönmedi. Binanın kirasına sivil ve asker memurlar aralarından para toplayarak katkı sağlıyor ve çok sıkışılan durumlarda gençler kanlarını satarak partiye maddi güç sağlıyordu.

Geleceğin şerefli çivileri

 Geçen zaman içerisinde çeşitli Marksist fraksiyonlar çoğu kere bölücü gayretlerin kılıfı oldular. Türkiye'de akıl almaz bir kardeş kavgası yaşandı. 5000 vatan evladı kara toprağa girdi. Bu acıları şimdi dile getiriyorum çünkü; MHP'nin başarılarının temelinde bu acılar ve çileler vardır. Savcı, MHP ve ülkücü kuruluşlar davasında yönetici kadrodan hayatta kalanların topyekûn idamını istemiştir. Mamak'ta ülkücü gençler ve solcu gençler dünyanın en ağır işkencelerini görmüştür. İşin en önemli noktası, şuursuz bir askeri savcının "Bunlar diktatörlük kuracak" safsataları ile dolu iddianamesine karşı MHP'liler yediden yetmişe, demokrasi rejimini  ısrar ve inatla savunmuşlardır. Başta Türkeş olmak üzere MHP kadroları istedikleri partiye girebilirlerdi. Neden ayrı bir parti kuruldu? Onca çile çekildi? İkincisi Türkiye'yi bölmek, parçalamak iç savaşa sokmak isteyen ajanların gayretlerine  nasıl karşı duruldu? Sayın MHP milletvekilleri bu soruların cevabını önce kendi vicdanlarına sormalıdır. Evet! Devlet Bahçeli'nin AKP'ye teslimiyet politikası bütün şehitlerimizin ve bütün ölülerimizin kemiklerini sızlatıyor. 

Bu partiyi yoktan zirveye çıkaran kadrolar size ne diyecek? Şehitlerin yüzüne nasıl bakacaksınız? Bu saçma sapan, tutarsız Anayasa değişikliğiyle "Elveda kuvvetler ayrılığı! Elveda Anayasa" diyen sesleri niçin duymuyorsunuz?

                Kuvvetler ayrılığının olmadığı yerde  hürriyet de, anayasa da olmaz. Anayasa Değişikliği Teklifi kabul edilirse, içinde temel hak ve hürriyetlerin sayıldığı başlığı "Türkiye Cumhuriyeti Anayasası" olan 2709 sayılı Kanun yürürlükte kalmaya devam edecektir. Ancak artık bu kanun gerçek anlamda bir Anayasa değil, iktidarı sınırlandırmayan, vatandaşların temel hak ve hürriyetlerini devlet karşısında korumayan bir kağıt parçasından ibaret olacaktır. Böyle bir kağıt parçasına Anayasa Hukuku literatüründe "Görünüşte Anayasa", "Sahte Anayasa" hatta "Tuzak Anayasa" denmektedir. Bütün bu gerçeklerin ifade ettiği hakikat; Anayasa Değişikliği teklifine "Hayır!" demektir. "Hayır" oylarınız güzel geleceğin şerefli çivileri olsun!

                Siyasette lidere değil hukuka, hakikate teslim olunuz. Öyle davranın ve öyle oy kullanın ki yarınlarda başınız eğilmesin!

                Saygılarımla.

Yazarın Diğer Yazıları