Seçimler ve ahlak

Her medeniyetin kendisine özgü bir ahlak anlayışı vardır. Medeniyetler kendi içinde farklı kültürler barındırır. Her kültür içinde de farklı yaşam tarzları vardır. Örneklendirecek olursak İslam medeniyeti, Batı medeniyeti gibi çeşitli büyük medeniyetler vardır. İslam medeniyeti içerisinde Arap kültürü, Türk kültürü, Endonezya kültürü gibi farklı kültürler vardır. Medeniyetler ve kültürler birbirlerinden etkilenirler. Türk kültürü farklı medeniyet ve kültürlerden etkilenmiştir. Türk kültürü de kendi içinde farklılık arz eder. Geleneksel Türk örf ve adetleriyle beslenenler olduğu gibi, Arap ve Batı kültür ve medeniyetinden beslenenler de vardır. Bu değişkenlik yaşam tarzı, düşünce ve ahlak anlayışı üzerinde farklılık yaratır. Bu farklılıklar bağnazlık yaratmadığı müddetçe sorun olmaz. Ama bu farklılık farklı değer yargılarına neden olursa toplumsal sorunlar ve halk arasında ayrılma ve kopmalar olur. Örneğin İstanbul’da Şişli ile Fatih, Ankara’da Çankaya ile Keçiören semtlerinde oturan insanların değer yargıları ve ahlak anlayışı arasında ciddi farklılıklar oluşmuştur. Bu farklılıklar birbirlerini rahatsız etmeyecek düzeydeyse önemli değildir, ama AKP iktidarı ile ayrışma ve farklılık körüklenmiştir. 30 Mart 2014 yerel seçimleri Türk halkı arasında kopma yaratacak anlayış farkları yaratıldığını göstermiştir. AKP’nin on iki yıllık iktidarı Türk halkının genetiğini bozmuş ve ahlak anlayışında farklılık oluşmuştur. Daha önceki yazılarımızda belirttiğimiz gibi AKP, kendi vatandaşını ve adeta kendi insan türünü yaratmıştır.
Bakanlar ve çocuklarının rüşvet ve yolsuzluklarının ses ve görüntüleri, Başbakanın çocuklarıyla konuşmaları ve görüntüleri basın tarafından gösterilmiş ve duyurulmuştur. Demokratik rejimlerde ve hukuk devletinde bu olayların mutlaka bir sonucu olur ve hükümetler hesap verirler ve bu şartlarda seçim kazanma gibi durum söz konusu olamaz. Oysa ki AKP bunca rezalete rağmen oyunu artırmıştır. Normal bir halkın tepkisi sadece oyunu vermemekle yetinmez aynı zamanda bunların yargılanmasını da talep ederdi. Türk halkı hiçbir şey olmamış gibi davrandı. Bu ruh hali normal değildir ve hastalıklı bir ruh hali ve arızalı bir psikolojik durumdur. Halkın önemli bir kısmında ahlak tarifi farklılaşmıştır. Ülkeyi yöneten insanların hırsızlık ve yolsuzluklarını bir ahlak sorunu addetmiyor. AKP yarattığı vatandaş türüyle arasında bir çıkar ilişkisi, bir ortaklık kurdu. Bu ilişki normal vatandaş-hükümet ilişkisi değildir. Bu bir demokrasi de değildir. Halk özgür iradesiyle değil, ihtiyacını kim karşılarsa oyunu ona vermektedir. Halkın ihtiyaçları da bir maaş olarak değil, bağımlılık yaratmak için yöneticilerin şahsi inisiyatiflerine göre belirlenmektedir. Dolayısıyla bağımlılık sürekli hale gelmekte ve iktidar düşerse bana gelen yardımlar veya destekler de ortadan kalkacak endişesine kapılarak, sürekli oyunu aynı partiye vermekte ve ortaklık devam etmektedir.
Seçim sonrası yapılan analizlerde muhalefetin ve liderlerinin yeterli olmadığı bahanesi ileri sürülmektedir. Bu doğru değildir, en azından bu seçim sürecinde doğru değildir. Kılıçdaroğlu ve Bahçeli canhıraş çalışmışlardır. Yapılacaklar ziyadesiyle yapılmıştır. Ciddi, arızalı bir durum vardır. Bir kısım Türk halkının geldiği bu noktada hiçbir muhalefet başarılı olamaz. Sarıgül örneği açıklayıcıdır. AKP’nin siyaset anlayışına uygun davranmasına rağmen seçimi kaybetmiştir. AKP’ye olan bağımlılığı kıramamıştır. Ülkedeki hırsızlık yolsuzluk, ülkenin parçalanma noktasına gelmesi halkın oyunu değiştirmiyorsa bizce muhalefetten önce halkın davranışlarının nedenleri iyi okunmalıdır. AKP’ye oy verenler dindar olsalar hırsız ve yolsuzluktan etkilenirler, milliyetçi olsalar bölünme politikasına taviz vermezler, normal insan olsalar yüzlerce insanı haksız ve adaletsiz bir şekilde yıllarca hapis yatırmalarına göz yummazlar. Silahlı kuvvetlere kumpas kuran ve ona ortak olan bir hükümeti sorgularlar. Bunların bir tanesi bile normal, sağlıklı ve demokratik ülkelerde hükümetin düşmesine neden olur, ama bizde ödüllendirilmektedir. Bu durumu sadece muhalefetin başarısızlığı gibi göstermek doğru değildir ve AKP’nin ekmeğine yağ sürmektir. Yurtsever Türk aydınları ve entelijansiyası bu duruma kafa yormalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları