Seçmek

Seçmek deyince aklımıza gelen, çoğunluğun içerisinden en iyilerini ayırmaktır. İnsanlar genelde herhangi bir şeyi seçerken, kendine yararlı olanın en iyisini tercih ederler. Elbisenin yakışanını, karpuzun kabak olmayanını, meyvenin tazesini, yolculukta firmanın tanınmışını, yaşayacağı şehrin kendisine uygun olanını, arkadaşın kişiliklisini ve eşin edeplisini seçer. Bunları seçer de bir de seçemedikleri var ki onlar da yargıcını ve kendisini idare edenlerdir. Buna rağmen halkın seçme ve seçilme hakkı var diye de bangır bangır bağırılır.

Aslında geri kalmış ve bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde, insanların seçme ve seçilme haklarının adı olsa da yetkisi verilmemiştir. Verilmediği gibi, verilme yönünde herhangi bir gayret ve çalışma da görülmemektedir. Siyasi partilerin başkanları böyle bir hakkın insanlar tarafından kazanılmasıyla tek adam olamayacakları korkusunu taşıdıklarından olacak ki bu hakkı verme vaatlerinde dahi bulunamamaktadırlar.
Bak işte bir seçim sathına daha girdik. O parti başkanları ki meydanlarda ve televizyonlardan demokrasi nutukları atarken, mutlaka sandığa giderek vatandaşlık hakkınız olan seçme hakkını kullanın diyeceklerdir. Demokrasiden bahsederken bile sandığa gitmeme hakkını kullananlara da yasayla ceza verileceği sopasını göstermektedirler.
 Parti başkanlarını bunlar da kesmemiş olacak ki ben kimi istiyorsam onu seçeceksin diyerek listelerini emir erleriyle dolduracaklar. Halka ise hazırladıkları bu listeleri demokratik hakkınız diye onaylattıracaklardır. O listedekilerin belki de hiç birini tanımadığı halde insanlar vatandaşlık hakkımı kullandım diye onaylarken, tanımadığı o kişi ise başkanıyla birlikte halk bizi seçti diye böbürleneceklerdir.
Parti kaybederse başkan halkı suçlayıp krallığına devam derken, seçilmişse kafasının arkasındaki çıkarlarını bir bir uygulamaya sokarak beni seçenler böyle istediler diyecektir. Allah’ın bir kulu da çıkıp bu nasıl demokrasi, bu nasıl seçim şekli diyemeyecektir. Madem ki benim seçme ve seçilme hakkım var, ben neden listelerde yer alamıyorum veya ben neden istediğimi seçemiyorum, ey başkan listeleri neden sen belirleyip sıralıyorsun da ben yapamıyorum diyerek sorgulayamayacaklardır.
Sen soru soramazsın ve sorgulayamazsın. Senin görevin parti başkanına itaatte kusur etmemektir. Çünkü her şeyi o bilir. Ha olanları ben de bileyim dersen başına gelmedik kalmaz. Çeşitli mağduriyetler yaşamanın yanında, vatan haini bile olursun. Bununla da kalınmayıp, eğer parti üyesi veya teşkilatlarında görevli iseniz ihraç olursunuz. Sorgulamak ve yargılamak hakkın olmadığı gibi haddin de olmamalıdır.
Bu nedenledir ki vekil olmak isteyenler, parti grup toplantı salonlarında boy göstermeye veya sağa sola öz geçmiş yazılarını ileterek ümit aramaktadırlar. Bunların unuttuğu ise geçer akçenin parti başkanına karşı kulluğun yanında maddi gücün de olması gerektiğidir. Geçmişte vekil olanların ise mecliste parti başkanının hilafına bir işe kalkışıp kalkışmamasıdır.
Televizyonlarda ve alanlarda attıkları nutukları dinlerken kendilerine ırgat olasımız olanların, Meclis’e girdiklerinde nasıl sustukları, hatta söylediklerinin aksini söyleyerek şakşakçılık yaptıklarıdır. Yaptıklarıyla şahsiyet ve onurlarından nasıl tavizler verdikleri üzülerek gözlemleyişimizdir. Böyle seçtiklerimiz ve böyle seçilenler başkanlarının karşısında gelecek için el bağlayıp methiyeler dizerken. Acaba dış ve iç güçler karşısında neler yaparlar ve yapıyorlardır.
Bugün ülkemde halk eziliyor, açlık, fuhuş, bağımlılık, hırsızlık almış başını gidiyorsa. Bayrağım ayaklar altında sürünüyor, ülke bölünmenin eşiğine geldiyse bunun sorumlusu seçilenlerden çok parti içi demokrasi olmayan, tek adamlığa oynayanları alkışlayan ve onların seçtiklerine seçme hakkımı kullanıyorum diyerek takım tutar gibi parti tutarak oy veren bizlerdir.
Görülen o ki yetmiş yedi milyon insanın geleceği, Meclis’e girmiş üç beş parti başkanının iki dudağı arasındadır. Demokrasi ve demokrasinin gereği söz gelimi bile değildir. Yaşananlar ise bunların birer canlı şahitleridir.
Durum bu olunca, ne partiler halk bizi seçti diye, ne de halk seçme hakkımı kullandım diye böbürlenmesin. Her zaman olduğu gibi bu seçimlerde de parti başkanları listeleri belirleyecek bizde kuzu kuzu gidip o listeleri onaylayacağız. Üstüne üstelik senin partin benim partim diyerek eş, dost ve komşularımızla yaptığımız kavgalar da yanımıza kâr kalacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları