Seçmen MHP'yi değil Bahçeli'yi oyladı

Türk milliyetçileri, 1 Kasım seçimleri sonunda hiç de layık olmadıkları bir bozgun ile yüz yüze kaldı.  Aslında felaketin ayak sesleri 7 Haziran sonrasındaki süreçte güçlü biçimde duyulmaya başlamıştı. Devlet Bahçeli'nin keyfi ve anlaşılmaz yönetimiyle bir siyasi parti olmaktan çıkıp, "tek adam partisi"ne dönüşen MHP'ye 1 Kasım seçimlerinin faturası çok ağır oldu.

Partinin yetkili organlarıyla istişare etmeyen, her kararı kimseye danışmadan kendisi almayı artık alışkanlık haline getiren Devlet Bahçeli'nin bu tutumu, MHP'yi milyonların umudu olmaktan çıkardı. 7 Haziran akşamından başlayarak yaptığı hiç bir stratejik izahı olmayan açıklamalarla kamuoyunda kendisini hedef tahtası haline getirmeyi başaran Devlet Bahçeli, MHP'nin 1 Kasım'da bozguna uğramasında başrolü oynadı.

Yüzde 70 sağ seçmenin bulunduğu Türkiye'de AKP'ye karşı en güçlü iktidar alternatifi olması gereken MHP'nin muhalefette bile oylarının düşmesi ortadaki başarısızlığın tescilidir.13 yıldır muhalefette olan, en güçlü iktidar alternatifi konumundaki MHP'nin muhalefette olmasına rağmen oy kaybetmesi kesin başarısızlıktır. 7 Haziran sonrasında iktidarı kaybetme şoku yaşayan AKP'ye Meclis Başkanlığı'nı vererek hayata dönmesini sağlayan, AKP'li bakanları Yüce Divan'a gitmekten kurtaran Devlet Bahçeli'ye olan tepki bu oy kaybındaki baş etkenlerden sadece biridir. MHP'li seçmenin tepkisini çeken olaylardan biri de terör konusundaki Meclis araştırması talebinin reddinde AKP'ye destek verilmesi olmuştur.

Alınan seçim kararının ardından yeni milletvekili aday listeleri hazırlanırken tabanın taleplerinin dikkate alınmaması ve Meral Akşener gibi sevilen isimlerin kamuoyunu tatmin etmeyen gerekçelerle liste dışı bırakılması MHP'ye oy vermek isteyenlerce hoş karşılanmadı. Bahçeli'nin bu tür tutumlarıyla partiden uzaklaşıp sandığa gitmeyen MHP'li sayısı artı. MHP'den umudunu kesenler, sandığa gitmediği gibi çevresindeki insanlara da MHP'ye oy vermeleri için hiç bir talepte bulunmadı. Sadece  İstanbul ve Ankara'da büyük miting yapmayı yeterli sayan Bahçeli, çıktığı televizyon programlarında da MHP'yi ve yapacaklarını anlatmak yerine hep savunmada kalarak seçmene ümit ve güven vermedi. Bütün bunların sonucu, sandığa MHP'nin yüzde 4'lük oy kaybı ve milletvekili sayısının yarı yarıya düşmesi olarak yansıdı.

Sonuç olarak; MHP seçmeni MHP'yi değil Bahçeli'yi oyladı. Ülkücüler MHP'ye değil Bahçeli'ye oy vermeyerek tavrını net bir biçimde ortaya koydu.

146 gün aradan sonra yapılan seçimde 7 Haziran'a göre oylarının dörtte birini kaybeden MHP'de bu hezimetin başsorumlusu olan Devlet Bahçeli, bu başarısızlık karşısında gereğini yapmak zorundadır. Gelinen noktada Genel Başkan Devlet Bahçeli ve MHP'deki yönetici arkadaşlarının yapacağı en şerefli şey, derhal istifa edip olağanüstü kongre sücericini başlatarak partinin önünü açmak olmalıdır.

Eğer Bahçeli bu sonuçlar sonrasında gereğini yapmak için harekete geçmezse, MHP hızla erimeye devam edecektir.

Milliyetçi Hareket'in kutlu davasına ömürlerini adamış ülkücüleri böyle bir felakete mahkum etmeye Devlet Bahçeli de dahil kimsenin hakkı yoktur. Devlet Bahçeli ve arkadaşları hatadan dönmenin de bir fazilet olduğunu idrak edip MHP'yi yeniden Türk milletinin umudu haline getirecek adımları atmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları