​Şehitler sizlere hakkını helal etmeyecek

​Şehitler sizlere hakkını helal etmeyecek
Önceki gece beş şehit daha...Bir binbaşı...İki emniyet amiri...İki polis...

*

Bir imam arıyorum...

Yürekli bir imam...

Cenaze namazında cemaate "Hakkınızı helal ediyor musunuz?" diye soracağına, şehidin tabutuna eğilip bu kirli döneme oy veren ve şehit cenazelerinde sıkılmadan "helal ediyoruz" diyenleri gösterip "Bu millete hakkını helal ediyor musun ey şehidim?" diyebilecek...

Bir imam...

*

Sorun bakalım...

21 yaşında bıyıkları yeni çıkan, ya da evde bebekleri yolunu bekleyen, bu yaz küçük kızı ile tatile gitmeyi hayal eden, o camın arkasından sevdalısı kadının beklediği, o gençlik baharında bedenindeki kurşun yaraları ile çekip giden şehide sorun bakalım...

Bu millete hakkını helal edecek mi?...

Bu kirli oyunu algılayamayan... Ankara'daki maun odalarda siyasi çıkarları için teröre kentleri teslim eden... Seçim kaybedince bir anda askeri-polisi kan gölüne iten... Kendi çocuklarını askerden kaçırıp elin kuzularını kurşunların önüne süren... Fidan gibi gençlerin her gün tabutları baba ocaklarının kapısına getirilip bırakılırken dahi mutlak iktidarları için ahlaksız siyasi oyunlarını sürdürenlere sessiz kalan...

Bu insanlara hakkını helal eder mi şehit?..

*

Bir sor imam...

Bir sor...

Ne soruyorsun cemaate "Hakkınızı helal ediyor musunuz?" diye...

Bir de "Helal etmiyoruz" deseler bari...

*

Önüne geleni "Türkiye seninle gurur duyuyor" diye alkışlayan, bu kaypaklığı, bu ikiyüzlülüğü, bu salaklığı "helal" ediyor mu?..

Bu aptallıklara "Helal olsun" der mi şehit?..

*

Soracak bir imam lazım...

Bu kadar çok imamı olan memlekette, bir imam olsun yok mu soracak:

"Bu millete hakkını helal ediyor musun şehidim?.."

Bekir Coşkun Sözcü

 

*********

 

Davutoğlu'na "Millî Görüş" darbesi

"Ne kadar yanılmışız"

Başbakan Ahmet Davutoğlu "terörle mücadele" konusundaki kararlılıkta Cumhurbaşkanı Erdoğan ile aralarında "milim fark" olmadığını iddia ediyor!

(...) Davutoğlu akademisyenlerin mutlaka "tutuksuz yargılanmaları" gerektiğini savunurken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Suçluysa akademisyen diye kimse ayrıcalıklı muameleye tabi tutulamaz tutuklu yargılanmalılar" görüşünde ısrar etmiyor mu?

(...) Başbakan Ahmet Davutoğlu 2013 şartlarına dönülmesi halinde çözüm sürecinin yeniden başlayabileceğine vurgu yaparken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Artık görüşme de yok müzakere de yok" havasında konuşup, "Ya teslim olacaklar ya ölecekler" demiyor mu?

(...) Akademisyen Ahmet Davutoğlu üzerimizde ne kadar müspet tesir bırakmışsa siyasetçi Ahmet Davutoğlu da o kadar olumsuz etki bırakıyor!

Ve "Ne kadar yanılmışız" diye nefs muhasebesi yapmamıza yol açıyor!

"Keşke hep akademisyen olarak kalsaydı ve kendisini hep olumlu yönleri ile hatırlamaya devam etseydik" diyoruz!

Zeki Ceyhan Milli Gazete

 

********

 

Terk etme ülkeni

Bir televizyon röportajında Makedonya sınırında çadırda yaşayan Suriyeli göçmen kadın konuşuyor:

- En iyisi Şam'da ölmekti, diyor...

Kimi Suriyeli savaş gelip kapısına geldiği için yola düzüldü, kimi fırsattan istifade kapağı Batı ülkelerine atmak için. Ne serüvenlerden geçti, çoluk çocuk ne ölüm tehlikeleri atlattılar. Şimdi aç bilaç Avrupa kapısında şefaat bekliyorlar. Öyle diyor kadın;

- En iyisi Şam'da ölmekti..

En iyisi bu olurdu... İnsanın kendi ülkesi aynı zamanda kaderidir. Başka ülkeleri şöyle bir dolaşıp gelmek iyidir de... Bir daha dönemeyecek olmanın acısıyla uzak ellerde sürünmek kötüdür. Bir Doğulu'nun Batı kapılarında sürünmesi onun doğasına aykırıdır. Terk etme ülkeni...

Melih Aşık Milliyet

 

**********

 

Zencani: "Türkiye'de 8.5 milyar dolar rüşvet dağıttım." diyor.

İktidar merak edip "Kimlere dağıttın?" diye sormuyor!

Akif Kökçe Milliyet (Açık Pencere)

 

*******

 

Teröre yardım ve yataklık belediyeleri

İş makineleri dahil Belediyelerin her türlü destek ve organizasyonu olmadan, o kadar hendek kazılabilir mi, o kadar barikat kurulabilir mi? (...) Tonlarca kum, toprak, taş... Çakıl, çimento, kalas, demir... Hangi araçlarla taşınabilmiştir? (...) Biraz da dönüp şaibesi olan Belediyelere bakın. Duvarın içine kadar, suyun güzergahına kadar, kaldırım taşlarının dibine kadar patlayıcı yerleştirmek, ancak erbabının bileceği iştir...

Rauf Tamer Posta

 

**********

 

Yandaş medyanın MHP sevdası

Yıllardır milliyetçiliği ayaklar altına alan yazılar döşenen, Türk kimliğine savaş açan, ülkücüleri ırkçı, kafatasçı, şehir eşkıyası ilan edenler kendileri değildi sanki. Çanların Devlet Bahçeli için çalmaya başlaması AKP yanlısı gazetelerde panik yarattı; şimdi hepsi düne kadar Türk siyasetinden tasfiye etmeye çalıştıkları MHP'nin hamisi kesildi!

Star yazarı Ahmet Kekeç dünkü köşesinde "Lafı hiç dolandırmadan söyleyelim: CHP'yi dizayn eden güç, MHP'yi de dizayn etmeye çalışıyor. MHP'ye kayyum, bu "çalışma"nın bir ürünüdür.

Eski mutlu günlerde (Meclis içi ve Meclis dışı) bütün muhalefet partilerini aynı "hedef" doğrultusunda örgütleyebiliyorlardı. Hedef, Erdoğan'dı.

MHP'sinden CHP'sine, HDP'sinden Büyük Birlik Parti'sine, ÖDP'sinden Saadet'ine, bütün partiler bu hedefe kilitlenmişti. Artık kasetle, artık güzellikle, artık "tarla sürme" yoluyla, bu hedefe kilitlenmeleri sağlanmıştı. Başarılı olamadılar. MHP lideri Devlet Bahçeli, 7 Haziran akşamı, sandıklar açıldıktan sonra, "Bu tablodan hükümet çıkmaz, çıksa çıksa erken seçim çıkar" diyerek bütün kurguyu bozdu... En çok üzülen kesim, paralelcilerdi... ... Burada amaç (...) Hem Bahçeli'yi indirmek (cezalandırmak), hem de MHP'yi kontrolde tutarak "yeni anayasa çalışmalarına" engel olmak..." yazdı.

Ahmet Kekeç Star  

***

 

Yeni Şafak yazarı Salih Tuna ise "....paralelci takımı neden mi Bahçeli'den bu kadar nefret ediyor?

Nedeni gayet basit: Bahçeli, PKK'nın siyasi kanadı HDP ile koalisyon kurmaya yanaşmadı da ondan.

... Bahçeli, Paralel Devlet Yapılanması (PDY) ve PKK'ya "koltuk değneği" olmayı "başbakanlık" teklifine rağmen kabul etmedi.

Suçu bu!

MHP kongresinde hem bu suçun cezasını kesmiş olacaklar, hem de MHP'yi dizayn edecekler" diyerek olağanüstü kongre çağrısı yapanlar hakkında kara propagandaya çalıştı.

Salih Tuna Yeni Şafak 

 

***

 

Sabah'tan Fahrettin Altun'un gündeminde de dün MHP vardı. Altun "Hepimizin gözleri önünde bir siyasi ameliyat yapılıyor. Bundan beş sene önce kaset operasyonlarıyla MHP'yi dizayn etmeye çalışanlar yeniden iş başında.

Mesele, MHP meselesi değil.

Bahçeli'nin vizyonu, siyaset tarzı, kişiliği, söylemi hiç değil.

Paralel yapı ve bileşenleri nasıl CHP'yi teslim aldıysa MHP'yi de teslim almaya çalışıyor" dedi.

AKP'ye kara sevdalı gazetelerde artık hemen her gün bir Bahçeli güzellemesi yapılıyor olması sizce de garip değil mi? MHP Genel Başkanı, "AKP'nin adayı gibi" girmiyor mu olağanüstü kongre sürecine...

Fahrettin Altun Sabah 

 

*******

 

Bu neyin teşekkürü!..

(...)  Vatandaşlarına Türkiye'yi ekonomik kayba uğratma saikiyle "Türkiye'ye gitmeyin" çağrısında bulunan Rusya, bu hamlesinin "acı meyvelerini" toplarken, diğer yandan da çıkarlarını en yüksek düzeyde koruma yolunda sağlam adımlarla ilerliyor.

Akkuyu Nükleer Güç Santralı (NGS) projesinden söz ediyorum.

Belki anımsarsınız, Rusya'nın, Türkiye uçağını düşürdü diye Akkuyu NGS'den vazgeçmeyeceğini, krizin başlarında nedenleriyle aktardım.

İki ülke arasındaki anlaşmaya göre, Türkiye, Akkuyu'da üretilecek elektriğin kilovatsaatini 12 dolar 35 sent üzerinden satın alacak.

Memleketteki gelmiş geçmiş en yüksek elektrik tarifesi olan bu birim fiyat, 15 yıl süreyle geçerli olacak.

Sayıştay'ın 2014 yılı denetim raporuna göre, bu fiyat üzerinden yapılacak ödemeler, TETAŞ'ın (Türkiye Elektrik Ticaret A.Ş) mali gücünün çok üzerinde.

Fakat Sayıştay raporları Meclis'te tartışılmadığı için kimsenin bu uyarıları dinlediği filan yok tabii.

Çocuklarımızı cinsel istismardan nasıl koruruz diye düşünüp dururken biz, hükümet acele kamulaştırma kararlarını arka arkaya alıvermiş bile.

Sadece bu hafta sonu alınan acele kamulaştırma kararının sayısı 19.

10 Nisan tarihli Resmi Gazete yayımlanan 12 acele kamulaştırma kararının üçü Akkuyu NGS için. Altında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Başbakan Davutoğlu'nun ve Bakanlar Kurulu üyelerinin imzaları bulunuyor.

"Neyi imzalamışlar?" derseniz..

Nükleer santralın üreteceği elektriği tüketime sunmak üzere taşıyacak nakil hatlarının "direkleri" için almışlar bu acele kamulaştırma kararını.

(...) Kaza riskleri, depremsellik analizi, soğutma suyunun etkileri gibi temel alanlarda topluma bilgi verildi de sanki, bütün iş direk yeri kamulaştırması için özenli haritaya kaldı...

Sözün özü: Rusya'nın ambargosuyla turizmde kayıp yaşayan Türkiye, "teşekkür"ünü Akkuyu için iletim hattı direklerinin yerini kamulaştırarak etti... Büyük ülke olmak böyle bir şey olmalı.

Şimdi ufukta NGS inşaat alanındaki canım zeytinlikleri ortadan kaldıracak yasa değişikliği var.

Ki, o da muhtemelen turizm sezonuna yetişir. Turizm dibe vururken, biz de Akkuyu'daki zeytinliklerin kesilişini izleriz.

Çiğdem Toker Cumhuriye