Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Yavuz Selim DEMİRAĞ

Şehitler ve Babat Aşireti

Harb Okuluna sivil öğretmen lisesinden gelmişti Aydoğan... Teğmenlik ile komandoluk bütünleşmişti O'nunla... Şenoba'da Bölük Komutanlığı Şövalyeliğinin nişanıydı. Ömrü dağlarda geçti "Asker Aydoğan"ın, sınır ötesi kaç harekata katıldığını hatırlamazdı bile... Son görüşmemizde "Çocukların nasıl büyüdüğünü göremediğime yanarım" demişti. 15 Temmuz ihanetinde Kayseri Komando Tugay Komutanı idi "Bir tek er bile kışladan çıkmayacak" emrini verdiğinde de Gesi Bağları yerine Şırnak Dağlarında, o topraklarda bayrağı indirmeyen Babat Aşireti'nin yiğit korucuları ile omuz omuza terörist kovalıyordu. "At izi, it izine karışınca" darbecilikten tıpkı bu satırların yazarı gibi gözaltına alındı. "Pardooon!" dediler, bıraktılar. Hak ettiği rütbeye terfi ettirmek zorunda kaldılar. Ver elini Şırnak... Zira o bölgede görev yapmak her yiğidin harcı değildi. Zaten kritik bölgelerde, görev için yürek gereken mahallerde sorumluluk yüklenmek "adam" işiydi. Ve çoğunluğu kumpas davalarına uğrayan, Hasdal, Hadımköy, Mamak gibi askeri cezaevlerinde yatanlar kabul etmekteydi görevi. Kamuoyu 13 şehitten sonra kumpasların açığa çıkan bölümüne tanık oldu. Yarbay Songül Yakut'a reva görülenler gibi. 15 Temmuz kalkışmasından sonra 200'e yakın hain çağrılara rağmen yurda dönmeyerek düşmana iltica ederken Albay Gökhan Peker, Balyoz zanlıları gibi hiç düşünmeden gelip teslim olup aklanmıştı. Ardından Asker Aydoğan ile beraber Kato Dağı'nda vuruştu ve Şehit oldu. Dünya Güzeli Songül'ün başına gelenler roman yazdırır. Songül'ü Yılmaz Özdil özetlerken gözlerimizi yaşarttı.

Bu sütunlardan defalarca Enver Paşa'nın "Hainler korkak olur" sözlerini hatırlattım. Devletin kılcal damarlarına sirayet eden hainler terörle mücadelede klimalı salonlarda otururken, yiğitler meydana sürüldü. Zira şehadet her insana nasip olmaz. Kim bilir, biraz altını kazımış olsak Albay Oğuzhan Küçükdemirkol, Binbaşı Koray Onay, Yüzbaşı Serhat Sığnak, İlker Acar, Nuri Şener, Üsteğmen Abdulmuttalip Kesikbaş, Başçavuşlar Mehmet Erdoğan, Uzman Çavuşlar Zeki Koç ve Hakan İncekar için de geçmişte kumpaslar kurulduğu açığa çıkar.

***

Gelelim sabıkalı helikoptere... Fransız-Alman ortak yapımı bu helikopterin alımı söz konusu olduğunda görev yaptığım gazetede günlerce yayın yaparak Türkiye koşullarına uymayacağını yazdık. "İyigünler.net" sitesinde o günden bu yana Cougar helikopterleri ile ilgili yayına devam eden Mehmet Koca'nın bu konudaki hakkını teslim etmiş olalım.

Ve Şenoba... Şırnak-Hakkari arasındaki geçilemeyen Kale... Terör örgütünün ilk silahlı eyleme başladığı 1984'ten bu yana hedef olarak belirlediği dünyanın en güzel, en sarp arazisindeki Şenoba'ya Tanrı her şeyi ile özel bir aşireti yerleştirmiş. Her türlü zulme rağmen, korkmayan, korkuyu korkutan Babatlar devletin dönem dönem haksızlığına, ihmaline uğramasına rağmen devlete bağlılıklarını sürdürüyor, bayrağın dalgalanmasını sağlıyor. Nitekim Asker Aydoğan ile 30 yıl boyunca beraberliklerini O'nun son nefesine kadar devam ettirdiler. Öyle ki Aydoğan Paşa ile beraber şehadet şerbetini içen askerlere ilk Babatlar ulaştı. Bölgede adı her daim "Efsane" olarak yaşayan Hazım Babat'ın köylüleri, koruyucuları düşerken alev topuna dönüşen helikopteri söndürmek için olağanüstü çaba sarf ettiler. Hayatlarını tehlikeye atıp, ellerini yakarak şehit cenazelerini çıkarmayı başardılar. Arazi sarp... Ulaşım koşulları zor... Güvenlik güçleri olay yerine 1,5 saat sonra geldiğinde Babat'lar gözyaşları ile şehitleri teslim etti yetkililere... Saygı Öztürk dışında Babatların bu tarihi çalışmasını yazan yok. Haberlerde Bakanların cenaze töreni bültenleri var. Orada, o dağlarda asker ile beraber düşmana aman vermeyen Babat'ların hakkını teslim eden yok. Sosyal medyada turistik fotoğraflar paylaşanlara inat, bu memleketin gerçek sahiplerini yalnız bırakmayıp, her fırsatta Şırnak-Hakkari'ye giden, bizleri Hazım Babat ve yiğit korucularla tanıştıran gönül adamı İbrahim Sungur'a, dantelli çarşaf yerine kefen giyerek ölümü hiçe sayarak görev yapan uç beylerine gönül dolusu teşekkürü de borç sayıyorum.

Tanrımıza Hamdolsun, milletimiz var olsun!

Yazarın Diğer Yazıları