‘Selam Türkün bayrağına’

Cumartesi akşamları Karadeniztv’de Namık Kemal Zeybek ile Oktan Keleş’in yaptığı  “Gönül Mimarları”  adlı programı  “unutmazsam” izliyorum. Bu cumartesi özel bir program vardı. Ayrıca Türkiye’den ve yabancı ülkelerden konuklar da vardı.

***

Namık Kemal Bey, eski Kültür Bakanlarındandır. Güzel bir efe kıyafetiyle harmandalı oynuyordu. Gözlerime inanamadım. Doğrusu benden de güzel oynuyordu. Karşısındaki zat da çok usta, galiba İzmir’den gelmiş profesyonel bir efeydi. Programın başını kaçırdığım için bazı şeyleri anlayamadım ama öyleydi. O kadar dolmuşum ki programın başından sonuna kadar gözyaşı döktüm. Aslında daha evvel de o programda zeybek gösterileri, Ege türküleri dinlemiş ve hatta istekte bulunmuştum. Oktan ahbabımdır. Mesela  “Zobalarında kuru da meşe yanıyor” ... Bu zeybek müthiştir.  
“Zobalarında kuru da meşe yanıyor. 
Boncuklu gelin ortalarda dönüyor.” 
Yani Ege türküleri resimdir, tablodur, senfonidir, baledir, İstiklal Savaşı hikayesidir. Ayrıca siparişim de unutuldu. (Şaka yapıyorum.) Şimdi bu övgüleri bırakayım bir tarafa, olaya geleyim.
Programın başını kaçırmışım. Oktan Bey dünyanın en güzel türkülerinden biri olan bir Kerkük türküsünü söylemiş: Altın hızma mülayim...
Neden o kadar heyecanlandın, ağladın, sızladın derseniz onu da anlatayım. Ege türkülerini dinlerken hep bu hale gelirim. Bu başka da ayrıca kişisel üzüntülerimin yanı sıra Türkmenlere yapılan katliam, eziyet, Kerkük’ün peşmergeler tarafından işgali, Güneydoğu kaynaklı küstahlıklar... Hadi bunlar bir şey değil diyelim, Irak’taki rehinelerimize ne oldu. Başbakan, cumhurbaşkanlığı peşinde koşarken Türklük ayaklar altına alınıyor. Başka ülkelerin bir günde geri aldıkları rehinelerimiz bir yerlerde ve haber alınmadan tutsak tutuluyor. Türklük ayaklar altına altında.
Suriye’yi, Libya’yı, Irak’ı mahvetmiş bulunuyoruz. Sıra Türkiye’ye de geliyor. Teröristler bütün azgınlıkları ve çirkinlikleriyle sınırlarımızda  ve ekranlarımızda boy gösteriyor. Yargımız başta olmak üzere Cumhuriyetimizi ayakta tutan bütün kurumları tahrip ediliyor.

***

Bu programda çok derin bir tasavvuf muhabbetine tanık oluyorsunuz. Namık Kemal Bey’in Türk diyarları konusundaki engin bilgisini dinliyorsunuz. Oktan kardeşin türkülerini de. Bu sefer de programı çok sevdiğim; Ahmet Cevat Ohundzade’nin sözlerini yazdığı Üzeyir Bey(Hacıbeyli)nin bestelediği o Karadeniz ağıdıyla kapattı:
Çırpınırdın Karadeniz 
Bakıp Türk’ün bayrağına
Ah ölmeden bir görseydim
Düşebilsem torpağına
*
Sırmalar saç sağ soluna
İnciler dizin yoluna
Fırtınalar dursun yana
Yol ver Türk’ün bayrağına
*
Ayrı düşmüş dost ilinden
Yıllar var ki çarpar sinem
Vefalı Türk geldi yine
Selam Türkün bayrağına
En sonunda indirilen bayrağımız direkteki yerini aldı. Benim gözyaşları da doruğa tırmandı.

Yazarın Diğer Yazıları