Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Serap BESİMOĞLU

Serap BESİMOĞLU

Semih Sergen ile bayram sohbeti (1)

Bayramlar, elini öptüğüm babamın
Bayramlar, nice dostu yıllar sonra gördüğüm
Bayramlar, gurbeti kavuşturan sılaya
Bayramlar, sevgi, özlem, bazen de hüzün duyduğum.
Evet sevgili okuyucularım, özelimizdir bayramlar. Kültürümüzün vazgeçilmezidir. Yavaş yavaş Ramazan bayramına yaklaştığımız şu günlerde çok değerli bir Usta’yla, Devlet Tiyatroları Sanatçısı, rejisör, yazar, oyuncu Sayın Semih Sergen ile, kültürümüzü, bayramları, günümüzü ve Atatürk’ümüzü konuştuk.
Sayın hocam,  Eski bayramlar deyince aklınıza ne geliyor. Türk kültüründe, kültürümüzde bayramlar nasıldır ?
Tabii kültürümüzde, Türk kültüründe dini bayramlarımızın fevkalade önemli bir yeri vardır. Ama ne yazık ki, bayramlarımıza eski önem verilmediği gibi, tatil yapmak için bir fırsat olarak değerlendiriliyor. Kısacası dini bayramlarımız özellikle büyük şehirlerde elimizden çıkmak üzere. Tabii Anadolu’da bu böyle değil. Anadolu’muz kültürümüzün ana kaynağı. Orada bayram gelenek ve göreneklerimiz hala sürmekte. Yemekler yapılır, eller öpülür, çocuklar sevindirilir. Misafirler gelir, uzakta olanların, büyüklerin, telefonla bayramları kutlanır. Bu yaşayan kültürümüzün Anadolu’daki resmi olduğu gibi, büyük şehirlerde bu güzellikler birer birer elden çıkıyor, unutuluyor. En üzücü tarafı da bu. Ben eski bayramları da iyi bilen birisi olarak bu duruma çok üzülüyorum.
Bayramların topluma mesajı nedir ?
Bayramların mesajı gerçekten çok önemli; kişilerin bir araya gelebilmesi, birlik bilinci açısından, yoksulların ve muhtaçların doyurulup sevindirilmesi, sosyal yardımlaşma açısından çok önemlidir. Sevelim, birleştirelim, kaynaşalım. Özellikle bu mesajlar İslam’ın dini bayramlar aracılığıyla topluma verdiği mesajlardır. Daha çok insanların ve ailelerin bir araya gelmesine yardımcı olurlar. Bir sevgi halkası oluşturmak esastır. Ama bugün bakıyoruz kimse evde durmuyor ki aile bir araya gelsin. Kapısını kapatan gidiyor.
Acaba bunu şuna bağlayabilir miyiz ? Teknolojinin ilerlemesi insanların duygusal yönlerini yitirmelerine mi sebep oldu ?
Doğru söylüyorsunuz ama mesela Sevgililer Günü, Yeni yıl, büyük bir keyifle kutlanıyor ya da ecnebiler, kendilerine gelince nasıl kutluyorlar özel günlerini. Onlar da teknoloji toplumu öyle değil mi ? Sonra da diyoruz ki, maşallah ne kadar güzel dinlerini sürdürüyorlar, çocuklarını giydirip her Pazar kiliseye gidiyorlar falan filan. Bence teknoloji ile pek ilgili değil, bu bizim vurdumduymaz bir toplum olduğumuzla daha ilgili bir durum. Mesela Babalar Günü’nü onlardan almışız. Sevgililer Günü’nü, Noel’i, Anneler Günü’nü v.b. onlara itibar ediyoruz. Saygı sevgi gösteriyoruz. İyi de diğer taraftan da, “Bayram tatili geldi, Kemer’e mi gidelim, Antalya’ya mı gidelim” diye plan yapıyoruz. Aynı önemi nedense bayramlara vermediğimizi düşünüyorum ben.
Peki hocam, buna kültürel yozlaşma diyebilir miyiz ? Özellikle bayramlar için.
Yozlaşma da değil bence elden çıkarma demek daha doğru. Mesela şöyle bir örnekle açıklayayım. Hani bir kazak ya da bluzu giyiyoruz, kullanıyoruz bir süre sonra “Ya bu da çok eskidi at gitsin ya da işte ver birisine çoluk çocuk giyer” şeklinde düşünüyoruz. Yani elden çıkarma. Bu kadar sıradan önemsiz bir hal aldı. En azından ben böyle düşünüyorum.
Peki hocam, hem kendi kültürümüzü hem de bayramlarımızı korumak adına neler yapmak lazımdır ? Kimlere görev düşüyor ?
Bence medyaya, yazılı ve sesli basına büyük görevler düşüyor. Akademik anlamda üniversitelerimize, Edebiyat kürsülerine, Tiyatro kürsülerine, hocalarımıza, halk bilimcilere, herkese görev düşüyor. Kültürümüzün önemini gençlere anlatmalı, aktarmalıyız. Mesela Kültür Bakanlığı bünyesinde döneme ait “Karagöz - Hacivat” sergileri açılabilir. Karagöz, Orta oyunu, kukla ve meddahtan yararlanılabilir. Kültürümüzle ilgili mesajlar, oyunlar aracılığıyla da veriliyor. Yani Tiyatro görevini yapıyor.

Yazarın Diğer Yazıları