Semih Terzi'nin eşi: Eşim 15 Temmuz'da ölmedi

Semih Terzi'nin eşi: Eşim 15 Temmuz'da ölmedi
Ömer Halisdemir tarafından öldürülen darbeci Tuğgeneral Semih Terzi'nin eşi Nazire Terzi'nin davası görüldü. Nazire Terzi'nin duruşma anında söyledi "Eşim nasıl 15 Temmuz'da ölür? 16 Temmuz'da bana mesaj attı" sözleri gündeme bomba gibi düştü.

15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Astsubay Ömer Halisdemir tarafından öldürülen darbeci Tuğgeneral Semih Terzi'nin eşi Nazire Terzi hakkında, "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım", "terör örgütü üyesi olmak" ve "suç örgütlerinin isimlerini kullanarak tehditte bulunmak" suçlarından 52,5 yıla kadar hapis talebiyle açılan davanın ilk duruşması görüldü. "Semih Terzi'nin o gün Ankara'ya geldiğini bile bilmediğini" iddia ederek, "Kendisiyle hiçbir görüşmem yok. Sadece 00.30'da nasıl olduğunu merak ettiğim için 'Nasılsın?' diye mesaj attım" diyen Terzi, eşinin ölüm belgesinde ölüm saatinin 15 Temmuz 2016 saat 23.30 olarak göründüğünü ancak eşinin 16 Temmuz'da kendisine mesaj attığını savundu. Ölüm belgesinin sahteliğini düşündüğünü ifade eden Terzi "23 Temmuz 2016'da doktor arkadaşlarla daha rahat görüşmek için doktor önlüğümü de giyerek GATA acile gittim. Raporu tanzim eden doktoru sordum. GATA'da tanımadıklarını söylediler" dedi. Terzi "GATA ve raporu  hazırlayanlar hakkında suç duyurusunda bulunduğunu" bildirdi.

Veraset için gittiği noterde yaşadıklarını anlatan Nazire Terzi, "Noter görevlisi, 'Semih Terzi'nin eşi misiniz? Çalışanlarımı zor zapt ediyorum. Lütfen burayı terk edin' dedi. Ben de 'İnşallah olaylar düşündüğünüz gibi değildir ve bu tavrınızdan dolayı benden özür dilersiniz' dedim" ifadelerini kullandı. 

23 Temmuz 2016'da doktor arkadaşlarla daha rahat görüşmek için doktor  önlüğümü de giyerek GATA acile gittim.

Hürriyet'te yer alan habere göre, Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya tutuklu sanık Nazire Terzi, onun gittiği noterde tehdit ettiği belirtilen noter katibi müşteki Kerem Sağlıklı ve tarafların avukatları katıldı.

Nazire Terzi, kimlik tespitinin ardından yaptığı savunmasında, 13 Temmuz'da kendisine eşi Semih Terzi'nin telefonundan "Nursel Hanım'ı (Zekai Aksakallı'nın eşi) ara, annemin hasta olduğunu söyle ve Ankara'ya gelmemi iste. Mesajı hemen sil." yazılı mesaj geldiğini anlattı.

Eşinin Ankara'ya gelmek için kendisini aracı kılacağını düşünmediğinden tereddüt ettiğini söyleyen Terzi, şunları kaydetti:

"Yine de Nursel Aksakallı'yı aradım, kayınvalidesinin sağlık durumunu sordum. 'Benim kayınvalidemin de şeker hastalığı var' dedim. Üzülünce şekerinin yükseldiğini söyledim ama Semih Terzi'nin Ankara'ya gelmesiyle ilgili bir ifade kullanmadım. İzin mevzusunu konuşmadık. Daha sonra mesajı onun atıp atmadığını anlamak için hemen eşimi aradım. Ona mesajdan hiç bahsetmedim. 'Nursel Hanım'ı aradım, annemin hasta olduğunu söyledim' dedim. O da bana 'Neden aradın Nursel Hanım'ı? Annem hasta mı ki?' diye sordu.

"Bunun üzerine mesajı onun yazmadığını anladım. Bir şekilde biri onun adına yazmış ancak bunu konuşmadım çünkü 24 Temmuz'da Ankara'ya gelecekti, o zaman konuşuruz diye düşündüm"

"O gece 'Nasılsın?' diye mesaj attım"

Nazire Terzi, "Semih Terzi'nin o gün Ankara'ya geldiğini bile bilmediğini" iddia ederek, "Kendisiyle hiçbir görüşmem yok. Sadece 00.30'da nasıl olduğunu merak ettiğim için 'Nasılsın?' diye mesaj attım. O da bana 'Çocuklarla birlikte karşı komşuda kalın' dedi. Çocuklarla oraya gittim ve endişelenmesinler diye televizyonu açmadım. Kız kardeşim mesaj atarak beni bilgilendirdi" diye konuştu.

Terzi, eşinin ölüm belgesinde ölüm saatinin 15 Temmuz 2016, saat 23.30 olarak göründüğünü ancak eşinin 16 Temmuz'da kendisine mesaj attığını, ölüm tarihi ve saatinin ise televizyonlarda 02.30 olarak belirtildiğini anlattı.

"Nasıl 15 Temmuz'da ölür, 16 Temmuz'da mesaj atar?" 

"Nasıl 15 Temmuz'da ölür, 16 Temmuz'da bana mesaj atar?" diye sorarak, ölüm belgesinin sahteliğini düşündüğünü ifade eden Terzi, şunları anlattı:

"23 Temmuz 2016'da doktor arkadaşlarla daha rahat görüşmek için doktor önlüğümü de giyerek GATA acile gittim. Raporu tanzim eden doktoru sordum. GATA'da tanımadıklarını söylediler. Asıl amacım hem o doktorla görüşüp hem de ölüm saatini öğrenmekti. Sorumlu doktor odasına gittim, Onkoloji Hastanesinde çalıştığımı belirttim, burada çalışmayı düşündüğümü söyledim ama bakanlıktan geldiğimi, burada görevlendirildiğimi falan söylemedim. 'Bu hassas günlerde burada bulunmanız uygun değil' denince, teşekkür ederek, oradan ayrıldım."