Sen ettin, biz buluyoruz!

Sınırımızda hareketlilik sürüyor.. Uzun menzilli toplarımız birkaç gündür Afrin ve çevresindeki terör odaklarını hedef alıyor..

Allah Mehmedimizi korusun, kollasın..

***

Sınırı geçtikleri andan dönüşlerine kadar elbette dilimizde dualar olacak.. Allah'tan, muzaffer olmalarını niyaz edeceğiz.. Bu konuda milim tereddüt yok..

Ancak, bir vatandaş olarak başkalarının kurduğu oyunlarda figüran olmaktan, sürekli bu oyunlara gelenler tarafından yönetilmekten bıktım.. Hem vallahi hem billahi..

***

Tabloyu bir özetleyelim..

1 Ekim 2014 tarihinde, Başbakan Davutoğlu ile HDP'li Selahattin Demirtaş arasındaki görüşmenin ardından başladı herşey.. Bakın, pkk'nın Suriye kolu pyd-ypg ile ilgili olarak, o görüşmedeki havayı nasıl anlatıyor Demirtaş;

-Biz PYD ile temas kurmalarını hep arzu ediyoruz. Bir tehdit oluşturmadığını söyledik. Silah yardımı için koridor açılması konusunu PYD ile görüşmeleri gerektiğini söyledik. Bunu onlar da değerlendireceklerini ifade ettiler. PYD ile temasa kapalı değiller, bunu anladık..

Ne anlıyoruz bu açıklamadan? HDP aracı olmuş, dönemin AKP hükumeti de PYD lideri ile temasa sıcak bakıyormuş..

Nitekim, Başbakan Davutoğlu da, o dönem bu temasın kurulduğunu, fakat PYD'nin sonradan taahhütlerini yerine getirmediğini söylüyor..

***

Peki sonra? 5 Ekim 2014'te PYD lideri Salih Müslim Ankara'ya geliyor.. Sözüm ona dolaylı görüşmeler yapılıyor.. Bazı taahhütler alınıyor.. Ve süreç başlıyor..

Neyin süreci bu..

ABD, "Kobani'yi IŞİD'den kurtarmak için peşmerge pyd'ye yardım edecek" deyince, 22 Ekim 2014'te Cumhurbaşkanı Erdoğan devreye girip bakın ne dedi;

-Peşmerge'nin Kobani'ye geçişini biz teklif ettik..

Neymiş? Peşmergenin bugün düşman bellediğimiz pyd'nin yardımına gidişini kim önermiş, kim planlamış? Bizzat AKP hükümeti..

***

Peki sonra?

Sonrasını hep birlikte izledik.. Peşmerge, 29 Ekim günü sınırımızdan girdi, marşlarla, benzincileri, lokantaları yağmalayarak, askeri kıyafetleriyle geçip, Ayn El Arap'taki (Kobani) bugün top atışına tuttuğumuz, operasyon yapmaya hazırlandığımız PYD-YPG'ye yardım etmeye gitti..

Yani ne yaptık? PYD-YPG'ye yardım ettik.. İşin ekran koruyucusu ise "IŞİD'le mücadele"ydi..

***

İşte bugün, "Bir gece ansızın gelebiliriz" dediğimiz Salih Müslim'in örgütü, pyd-ypg var ya, hah işte aynı pyd-ypg..

3 yıl önce yardım ettik, 3 yıl sonra temizlemeye çalışacağız..

Yine ve yeni bir "Kandırıldık" hikayesi daha..

***

Ama işin daha ilginç bir boyutu var biliyor musunuz?

ABD'ye gıcık olup Rusya'ya yanaştık ya.. Bu pyd var ya, Suriye dışında ofis açtığı tek ülke neresi biliyor musunuz? Rusya..

Ve zaten, "Eeeeey ABD" diye pyd için kafa tutarken ABD çıkıp dedi ki;

-Afrin tarafındaki pyd ile bir ilgimiz yok.. İstediğini yapabilirsin..

Amerikalılar, 'şettık' bir ifadeyle bunu niye diyorlar? Çünkü Afrin ve çevresindeki pyd'liler Rusların kontrolünde, Rusların kankası..

Sonuç? Hem bizim "Eeeeey Amerika" atarımız boşa çıktı, hem de bir gerçekle bir kez daha yüzleştik.. Bizimkiler öyle saf ki, doğudaki pyd'liyi ABD kafalamış, batıdaki pyd'liyi Rusya.. Biz de birine kızdık mı öbürünün yanına iliştiriyoruz diplomasimizi..

Kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyorlar bizimle..

***

Peki şimdi ne olacak? Olası Afrin operasyonunda Rus askeriyle karşı karşıya gelirsek, bir uçak daha mı düşüreceğiz.. Mehmedin kılına zarar gelecekse, bir uçağın lafı mı olur..

Ama komik duruma düşüyoruz.. Bir anlamda battıkça batıyoruz..

Rusya ile karşı karşıya gelip tekrar ABD'nin yanına mı ilişeceğiz.. Oradan yüz bulamazsak neresi, Çin mi, İran mı ya da ne bileyim Burkino Faso mu?

Dikkat buyrun, "MİLLÎ" bir mevzuda hep yabancı bir ülkenin adı geçiyor.. Sonra da, bu sarmala bulanmış bir akıldan, "Millî ve Yerli" tavır bekliyoruz.. Hatta, bu akıldan ve bu aklın peşine takılanlardan, "Millî mutabakat" ümit ediyoruz..

***

Bakın mevzu gelip iç siyasete dayandı.. En sevdiğim üzerine yemin olsun ki planlamadım.. Böyle bir diplomasi, böyle bir uluslararası ilişki haritası, böylesi bir yalnızlıkta, ona buna atar-gider yapıyorsak, not edin şuraya, bu iş kesin 'İÇ SİYASETE TAHVİL" edilecek..

Çünkü mantığı yok bu bağırıp çağırmaların..

"Eeeey ABD" diyecek oluyorsun, BOP'un eş başkanı olduğun gerçeği duruyor orta yerde..

"Eyyyy Rusya" diyecek oluyorsun, ABD'ye karşı Rusya ile kanka olduğun gerçeği duruyor orta yerde..

"Eeeey ypg" diyecek oluyorsun, Salih Müslim'i konuk etmelerin, peşmergeyi Salih Müslim'e yardıma göndermelerin duruyor orta yerde..

***

"O halde" diyor içimdeki ses;

-Şunu yaz bir kenara.. Uluslararası ilişkilerden, askeri açıdan, stratejik hamlelerden, millî menfaatlerden, nereden tutmaya çalışırsan çalış, elinde kalıyorsa mevzu, dön, bir de içeriden bak.. Bu iş, iç siyasette malzeme olsun, eli güçlendirsin, "Gök girsin kızıl çıksın" diye marş çalarak sınıra ilerleyen zırhlı birliklerin görüntüleri servis edilebilsin diye yapılıyor..

***

Kandırıla kandırıla iş öyle bir noktaya geldi ki, sınır ötesinde neler olacak diye soramıyor insan.. Bakalım bu iş, içeride nelere mal olacak, nelere gerekçe olacak?

ABD'nin koynunda olduğunu bildiğimiz halde adam yerine koyup, HDP'den aracılık isteyip Ankara'da ağırladığınız pyd, bugün hem ABD'nin hem Rusya'nın koynundayken yaptığınız bu atarlar-giderler ve sınır ötesi macerayı, AKP iç siyasette nasıl kullanacak?

İşte yanıtından korktuğum soru da bu..

Yazarın Diğer Yazıları