Senaryodaki gerçek

Avrasya Tüneli/Demirel

Yaşar Usluer'in yazdıkları hep ilginç. Meclis'teki oylama ve sonrasındaki olası referanduma bakışı farklı. Bu konuda fazla emin olmadığımı belirteyim. Yine de tespitlerine yer veriyorum:

"Burhan Abi merhaba,

* Öncelikle büyük geçmiş olsun. Yeniçağ gazetesine saldıranlar korkularından maske takmışlardır. Laf olsun diye soruşturulsa da failler bulunmayacaktır. 'Olası Başkanımız'ın lütfedip 'Geçmiş olsun' diye aradığını sanmıyorum. Bu yandaş gazetelerden birine olsa ziyaretine gider, demediğini bırakmazdı.

* "Bana bu konuda seçim şansı verirlerse ismim belli; 'Avrasya Tüneli'. Proje safhasından başlayarak onu kullanmıyor muyuz? Bu anket de neyin nesi?" diyordunuz ya, doğruydu. Sonuçta da dediğiniz oldu. 'Avrasya Tüneli' bu iktidarın değil mekanı Cennet, Demirel'indir. 12 Ağustos 1980 tarihli Hürriyet gazetesinde haberi vardır. İnanmayanlar arşive bakabilir. 'Süleyman Demirel Cumhuriyet ve Demokrasi Kulübü' sayfasında gazete kupürü var. Zamanın bakanlarından Hasan Ekinci, Sümer Oral, Ekrem Ceyhun, Köksal Toptan sağ. Onlara da sorabilirler.

* MHP'li milletvekillerinin tümünün oyu Bahçeli'nin cebinde değil. FETÖ'cü AKP'lilerin oyları da garanti değildir. Bu yüzden 330'u bulamayacak, referanduma gidemeyeceklerdir.

'Evet, Hayır ve Çekimser' diye üç oy pusulası var. Milletvekillerinden 'Hayır ve Çekimser' oy pusulalarını Grup Başkanvekillerine vermeleri istenmiş. Güya 'Evet' oyu kullandıracaklar. Ama iş böyle olmuyor. Oylama gizli yapıldığından 'Evet' pusulasını zarfa değil cebe koyarlar. Böylece kutuya içi boş zarf atılır. 'Hayır ve Çekimser' oy pusulalarını da Grup Başkanvekiline teslim ederler. -Bu sistem kongrelerde de uygulana gelmiştir. Muhalefet varsa, listesini yönetim ister-. Anlayacağınız kimin boş zarf ya da boş oy kullandığını tespit mümkün olmaz.

* Referanduma gidemeyecekleri için baskın erken seçimi tercih edeceklerdir. Böylece FETÖ'cü milletvekillerini temizleyeceklerdir. Şimdiye kadar bunlara dokunmamaları da bundandır."

Arka Sokaklar Dizisi

Arka Sokaklar dizisi her sezon var. Hatta tekrarları gündüz veriliyor. Beğenenlerin çoğunlukta olduğunu izlenme payından anlıyorum. Yakın geçmişteki bölümlerden birindeki diyaloğu unutmadım. Güneydoğu'lu anneye, uyuşturucu müptelası kızının intihar ettiği bildirildi. Kadıncağızı teselliye çalışan başkomiser ona metropollerin tehlikelerinden söz etmeye başladı. Anne lafı anında ağza tıkadı; "Yere batsın İstanbul'unuz!" Bunu yorumlamayı size bırakıyorum. Gerçek olan, her kentin kendine has arızaları olduğu. Bunlar da dört bir yana taşınmakta. Hatta adına "biyolojik savaş" bile diyebiliriz. Yol açtığı onarılmaz tahribatlara ise hemen her gün tanık oluyoruz.

Ayak topu

Bazı futbol naklen yayınlarında öylesine hatalar yapılıyor ki, unutmak mümkün değil. Gaziantep BB-Elazığ maçındaki arıza ilginçti. Yalçın Çetin "Traure'nin müthiş golünü görmeniz için tekrar vereceğiz" dedi. Bekle Allah bekle. Sonunda bu futbolcunun santra çizgisi yakınlarından vuruşunu gördük. Topun kaleye girişi yoktu. Kaçırmışlardı. Anılara daldım. Yıllar önce İnönü Stadı'ndan canlı yayında gol çekilememişti. Çünkü o sırada Fahri Kaytaz çekirdek çitliyordu. Acaba bu defa da aynı şey mi oldu?

Yazarın Diğer Yazıları