“Seni lider yapacağız”

Rabia Kadir’le röportajımın bu bölümünde Rabia hanım neden hapiste kaldığını, nelerle karşılaştığını ve ABD’nin kendisine yardım sürecini anlatıyor. Yorumsuz paylaşıyorum:
“Doğu Türkistan’da protesto yürüyüşü sebebiyle 5 Şubat 1997’de kanlı olaylar yaşandı. Ben o zaman Çin’de parlamento üyesiydim, oraya gittim ve üzerime düşeni yapmaya çalıştım. Onlarca kişi idam edildi, binlerce kişi tutuklandı, yüzlerce kişi donarak öldü. Benim de parlamento üyesi olarak bu olayları inceleme hakkım vardı. Kanunlar çerçevesinde bazı görüntü ve dokümanlar topladım. Ve bunları Pekin’de merkezi hükümete göstermek ve çözüm bulmaları istiyordum. Ancak beni gözaltına aldılar. Fakat hapse atmayıp elimdeki bütün belgeleri topladılar. Sonra Urumçi’ye gönderdiler. Buna rağmen tekrar Pekin’e gittim. Olanları, gördüklerimi ulaşabildiğim herkese anlattım. Çin’e bu duruma müdahale etmeleri talebinde bulundum. Susarsam ve durumu ifşa etmezsem seni lider yapacağız (özerk bölge için) dediler. Onların görüşlerini dünyaya yaymanın akılcı olacağını ileri sürdüler. O zaman ben merkezi hükümetten tüm ümidimi kaybettim.” 

Hapisten çıkış

“İşte o zaman kararım daha da netleşti. Halkımın davasını uluslararası arenada savunmalı ve dünyaya anlatmalıydım. Ve tekrar bölgeye giderek belge toplamaya çalıştım. Öldürülen insanların listesini oluşturmaya çalıştım. Öncelikle Çin’e gelecek olan yabancı heyetlere bu belgeleri vermeyi planladım. O günlerde ABD’den Çin’e senato heyetinin geleceğini duydum. Onların yanında giderken Çin polisi tarafından tutuklandım. Bana, sen artık bu zindandan kurtulmazsın, ölün çıkar dediler. Benimle ilgili ümitler tükenmişti. Çin ve Amerika arasında ne oldu, ne görüşüldü nasıl bir pazarlık geçti bunu da bilmem mümkün değildi. 2 senedir hücredeydim. İşte o zaman Amerika’nın liderliğinde bir uluslararası kampanya yürütüldüğünü duydum. Benim Çin’deki pozisyonum yüksekti. İyi bir nüfuzum vardı. Çin, hele ki o zamanlarda halkın üzerinde etki sahibi kişileri asla çıkarmazdı. Geçmişte benim gibi toplumda benzer pozisyonumdaki insanlardan tutuklananların çoğu bu akıbete uğradı. Onlar bizim öncülerimizdi. Ben hayattayken salıverilen ilk Uygur kökenli siyasi mahkûmdum.” 

Çocukların gönderilişi

“Benim eşim de bu mücadele sebebiyle daha önce 9 sene hapiste yatmıştı. Ancak daha sonra yine yazdığı 5-6 makalede Çin’e ağır eleştiriler getiriyordu. Bu sebeple eşimin tutuklanacağı bilgisi bana ulaştı. Biz de İngiltere ve Amerika’ya seyahate gideceğiz diye başvuruda bulunduk. Vize istedik. Bize vize verdiler. Döndükten sonra eşimin tutuklanacağı bilgisi kesinleşince kendisi siyasi iltica talebinde bulundu. Ama ben geri dönmek zorundaydım. 5 çocuğum oradaydı. Benim de hayatım tehlike altındaydı. Döndüm ve 5 çocuğumu 18 gün içerisinde seyahat gerekçesiyle Amerika’ya gönderdim. Ben onları yolcu ettikten 3 saat sonra tutuklamak için polis evimize geldi. O gün çocuklarımı kurtardığım için çok sevindim.” 

Washington’a geliş 

“Çinliler bile o zaman sordular bana; Senin Amerika ve uluslararası örgütlerle ne işin var dediler. Hiçbir şey bilmediğimi onlara da söyledim. 6 sene hapis yattıktan sonra Çinli yetkililer Amerika’ya mı gitmek yoksa orada mı kalmak istediğimi sordular. Tabii ki önce Doğu Türkistan’da kalırım dedim. Orada benim mülküm, ticaretim vardı. Amerika’ya gitsem parasız pulsuz oralarda ne yapacağım diye de düşündüm. Üstelik 5 çocuğumu göndermeme rağmen diğer 5 çocuğum hâlâ Doğu Türkistan’daydı. Onları da bırakamazdım. En önemlisi halkıma da yardım etmem gerekiyordu. Ama Çinliler, sen burada kalamazsın dediler. Hatta, senin ölmen lazımdı dediler. Ve sonuç olarak beni serbest bırakacaklarını ancak Amerika’ya gitmek zorunda olduğumu söylediler. Eğer gitmezsem 18 ay daha hapiste yatmam gerektiğini ifade ettiler. Fakat biliyordum ki gitmeme kararımı bildirdikten sonra beni hapiste yaşatmayacaklardı. Daha önce birkaç kez kurtulmuştum bundan. Bütün bu ihtimalleri düşündüğümde, mücadelemi sürdürmem için öncelikle hayatta kalmam lazımdı. Eşim de oradaydı. Ve beni ertesi gün sivil bir araca koydular. Havalimanına götürdüler, uçakta bir tek ben vardım. Pekin’e getirdiler. ABD Elçiliğinden gelen kişilere teslim ettiler ve böylelikle Washington’a geldim. Kurtulmam için nasıl faaliyetler ve kampanyalar yürütüldüğünü buraya geldikten sonra eşimden öğrendim. Bu aşamadan sonra Amerika’da, Batı dünyasında Doğu Türkistan davasını anlatmak için kolları sıvadım.” 

Yazarın Diğer Yazıları