Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Serap BESİMOĞLU

Serap BESİMOĞLU

Serçeşme Hacı Bektaşi Veli'yi anıyoruz...

Öylesi güzel sıfatları var ki;  “Kutbu’l Aktab, Sultanu’l Evliya, Aşk Deryası, Sultanü’l arifin...” vb. Döneminde ve günümüzde herkes onu Anadolu evliyası Hacı Bektaşi Veli olarak tanır. Oysa ki gerçek adı Muhammed Bektaş’tır.
Bugün ise böylesi derin insanlar artık yok. Ama onların bize bıraktıkları kültür mirasını koruyarak isimlerini yaşatmak gereklidir diye düşünüyorum.
Hacı Bektaşi Veli ile ilgili ciddi araştırmalar yapan Prof. Dr. Esad Coşan;  “Bektaş”ın da lakap olduğunu zira o zamanlarda alim ve asil kişilerin İranlı veya başka bir soydan olsa bile muhakkak dini mahiyette bir ismi bulunduğunu belirtmiş. “Hacı” lakabı ise Vilayetname isimli eserde yer alan bir keramet sonucu Bektaş’ın asıl adıyla birlikte anılır. Vilayetname şöyle anlatır: “Hacı Bektaş’ın hocası Lokman-ı Perende Horasan’dan hacca gittiğinde Arafat’ta vakfeye geçildiği zaman arkadaşlarına; “Bugün arife bizim evde pişi pişirirler” demiş. Rivayete göre bu hal Hacı Bektaş’a malum olur, Lokman’ın evinden bir tepsi dolusu pişiyi bir dakika içinde Arafat’a ulaştırır ve oradakiler bunu yerler. Hac dönüşü Nişabür halkı kendisini karşılayıp tebrik ettiği zaman Lokman “Asıl hacı olan Bektaş’tır, onu kutlayın” diyerek kerametini halka duyurur. Böylesi özel bir insan, “İnsan-ı Kamil” Hacı Bektaş.
Aslen Horasanlı olan Hacı Bektaş Nişabür’de doğar. Ahmet Yesevi’nin halifesi, Lokman Perende’nin talebesidir. Yazılı kaynaklara göre kendisi mükemmel bir milli, dini formasyon almıştır. Yine aynı kaynaklar bu sebeple onun Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşması için Türkistan illerinden görevli olarak gönderildiğini bildirir. Horasan erenlerinden Hacı Bektaş bir çok da eser bırakmıştır; “Besmele Şerhi”, “Kitabu’l Fevaidi”, “Şathiyya”, “Hacı Bektaş’ın Nasihatları”. Hatta nasihat ve vasiyetlerinin bir nüshası Hacı Bektaş ilçesi halk kütüphanesinde kayıtlıdır. Bu büyük ilim ve gönül adamı hayatı boyunca sevgiyi, doğruyu ve güzeli öğütlemiştir. Engin bilgisini iman derinliğiyle de süsleyen Hacı Bektaş tevazu sahibi bir kişiliktir. Hatta ünlü düşünür ve mutasavvıf Mevlana Celalettin ile aralarındaki derin tevazuyu anlatan bir hikayeyi de sizlerle paylaşmak isterim:
“Bir adamcağız haram parayla kendisine bir inek alır. Neden sonra yaptıklarından pişman olup iyi bir şey yapmış olmak için bunu Hacı Bektaş Veli’nin dergahına kurban olarak bağışlamak ister. O zamanlar dergahlar aşevi işlevi de görüyordu. Durum Hacı Bektaş’a anlatılır. Hacı Bektaş “Helal değildir” diyerek kurbanı geri çevirir. Bunun üzerine adam Mevlevi dergahına gider durumu Mevlana’ya anlatır. Mevlana hediyeyi alır. Adam aynı şeyi Hacı Bektaş’a anlattığını ama onun reddettiğini söyler ve sebebini sorar. Mevlana şöyle der: “Biz bir karga isek Hacı Bektaş bir şahin gibidir. Öyle her leşe konmaz. O yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama o etmeyebilir.” Adam üşenmez, Hacı Bektaş dergahına dönüp Mevlana’nın kurbanı kabul ettiğini söyler ve bunun sebebini bir de Hacı Bektaş’a sorar. Bektaş şöyle der: “Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise Mevlana’nın gönlü okyanus gibidir. Bu yüzden bir damlaya bizim gönlümüz kirlenir, ama onun engin gönlü kirlenmez. Bunun için hediyeni kabul etmiştir.”
Topluma büyük hizmetler yapan Hacı Bektaş Osmanlı sultanları tarafından da sevilmiş ve hürmet görmüştür. İşte böylesi sevilmek ve sayılmaktır önemli olan. Başarı hem  döneminde, hem de günümüzde tarihe iz bırakmak ve unutulmaz olmaktır. Buradan yola çıkarak Hacı Bektaşi Veli’nin doğumunun 800. yılı nedeniyle uluslararası müthiş bir sempozyum gerçekleştirilecek. Açılış töreni 19.10.2009 Pazartesi günü Resim Heykel Müzesinde saat 10:00’da başlıyor. Sonraki oturumlar Ank. Üni. Siyasal Bil. Fak. Aziz Köklü salonunda 21 Ekim akşamına kadar devam edecek. Sempozyuma TC Başbakanlık Tanıtma Fonu, Kültür ve Turizm Bak., Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı, Alevi Kültür Der., Alevi Enstitüsü vb. bir çok kuruluş katkıda bulunuyor.
İrtibat Tel: 0312 478 22 67

Yazarın Diğer Yazıları