Şerefsiz!

2002'den beri tek kale maç yapmaya alışmış olanlar, Meral Akşener ve kuracağı partiyle ilgili uzun süredir 'FETÖ'cü' iftirasına sarıldılar... Siyasette hep kendilerini iktidarda tutan denklemin bozulma ihtimali, bunları çaresizce iftiralara başvurmaya itiyor...

İşin içinden delikanlılığı, ahlâkı ve centilmenliği çıkardığınızda, geriye 'namus' ve 'şeref' kavramlarını işportaya çıkarmış tuhaf bir canlı türü kalıyor... Meselâ bu tip canlı türlerine 'şerefsiz' diyorsun, ya sırıtıyor ya da oralı olmuyor... Belki de şerefsizliği 'üstünlük nişanı' gibi bir şey zannediyor...

Bir de kendisine eziyet edilmesinden veya hakaret edilmesinden hoşlanan tipler var... Bunları da anlamak ve tıbba havale etmek lâzım!.. Yoksa normal bir insan 'şerefsiz' ithamını kemal-i afiyetle kabul etmez, gereğini yapar!..

***

Düşünelim: Ben birisine 'FETÖ'cü' veya 'FETÖ'yle birlikte' diye ithamda bulunuyorum... O da cevap olarak bana "Elinde belgesi bilgisi olmayan, açıklamayan, savcılığa vermeyen şerefsizdir, namussuzdur, alçaktır" diyor...

Bu durumda iddia sahibine, yani bana iki yol kalıyor... Birincisi basit: Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletiyse, elimdeki belgeleri açıklayacağım veya savcılığa teslim edeceğim... İkincisi ise şudur: Alnıma, önüme ve arkama, tıpkı plaka gibi "Ben bir şerefsizim, namussuzum, alçağım, müfteriyim" şeklinde tabelalar yaptırıp, sokaklarda, televizyonlarda, gazetelerde 'modifiye' vaziyette dolaşacağım!.. Zaten bu tabelaları üzerime asmasam da 'mânen' o pozisyona düşmüş olacağım...

***

İnternet motoruna yazıp, ufak bir tura çıktığınızda bu 'şerefsizler'den birkaç bölük bulabiliyorsunuz... Zihin dünyalarında 'şeref' kavramı zaten o kadar aşağılara yuvarlanmış ki, ondan mahrum kalmak bir şey ifade etmiyor!.. 'Şerefsiz kalasınız' yerine 'Parasız veya ikinci karısız kalasınız' deseniz daha çok bozulacaklar!..

İçlerinde kimler yok ki? Kırmızı plaka takmış olanlar, havuzlarda bakteri gibi yaşayanlar, belediyeci olup dün FETÖ'yle iş tutanlar, gururla kaynak aktaranlar, 'günah ortaklığı'nı bu şekilde örtebileceğini zanneden zavallılar...

Bu ithamı ortaya atıp da içlerinden numunelik biçimde bir kişi çıktı mı savcılığa gidebilen? Yok!.. O zaman içlerinden bir adet olsun, 'şerefli' ve 'namuslu' kişi çıkmış mı? Yok!.. İçlerinde, eve gittiklerinde, bu hakareti yemiş biçimde çoluk çocuğunun yüzüne 'Adamım, babayım' diye gururla bakabilecek var mı? O da yok!..

Ama Allah büyük!.. Evvelce kurultayla ilgili sarfedilmiş ayın 15'ini 15 Temmuz'la ilişkilendiren, 'Yurtta Sulh' gibi bir kalıbı darbecilerin ifadesiyle örtüştüren ve "Başbakan olacağım derken, bunu kastediyordu, darbe başarılı olsaydı Başbakan olacaktı" diye iftira atan Belediye Başkanı bugün rugan tekmeyle kovuluyor makamından... İlahî adalet, onun yakasına başka yerden yapışıyor şimdi!..

***

Napolyon bildiğimiz ölümü hafife alır... Ona göre asıl ölüm 'şerefsizce yaşamak'tır... Çünkü bu, her gün ölmektir...

Siyaset için bu kadar alçalmak, dindar geçinip, dinin "Ölmüş kardeşin etini yemek" olarak tanımladığı haramdan medet ummak, hem acınacak bir durumu ortaya çıkarması, hem de siyasî korkunun vardığı noktayı göstermesi açısından çok önemli...

Arthur Schopenhauer da "Şerefini kaybedenlerin kaybedecekleri başka bir şey kalmamıştır" demiş ama galiba fena yanılmış!.. Çünkü bizdekilerin gerçekte kaybedeceklerinin yanında 'şeref' amorti bile sayılmıyor!..

Marks'ın 'zincirinden başka kaybedecek bir şeyi kalmamışlar' tanımındaki gibi keşke bizde de 'şerefinden başka kaybedecek bir şeyi kalmamışlar' tanımına uygun 'havuz canlıları' olsaydı... Ama yok işte!.. Olsa dükkân sizin!..

Yazarın Diğer Yazıları