Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Serap BESİMOĞLU

Serap BESİMOĞLU

Sessiz ifade gücü: Yontu Sanatı...

Heykel, yani yontu sanatı daima ilgimi çekmiştir. Hamurun, kilin ya da taşın duyguyla buluşup biçim değiştirmesi ve sessiz ifade gücü beni daima etkilemiştir. Mekanlarımızı biçimlendiren heykelin öyküsünü sizlerle de paylaşmak istedim. Hacettepe Üniversitesi Heykel Ana Sanat Dalı Araştırma Görevlisi Heykeltıraş Yunus Özdem hoca ile yontu sanatını ve mekan sorununu konuştuk...

- Heykel yani yontu sanatı denince ne anlamalıyız?
Klasik anlamda heykel sanatı yontu ile eş anlamlıdır. Yani bir maddeden yontarak örneğin, ahşap, taş vb. ile sanatçı kendi içsel düşlerini biçimlendirir. Bir başka deyişle aslında bu maddelerin içinde saklı olan, kendi beğenisine de uygun estetik biçimleri ortaya çıkarır. Günümüzde çağdaş sanatlar bağlamında heykel sanatı yontu olmaktan çok ötelere varmıştır. Buradan yola çıkarak hareketli (mobil) heykeller, hazır sanat (read the made), arazi sanatı, çevresel sanat, gösteri sanatı (happining), çağdaş heykelin uğraştığı alanlardır ve hayatın her alanından etkilenir, toplumların kültürünü yansıtır.

- Günümüzün heykel sanatı ülkemizin genel kültürünü yansıtmakta mıdır?
Kesinlikle yansıtmıyor. Sanata verilen önem özellikle heykel sanatına çok az. Bunun asli nedenlerinden biri heykelin putlaştırılıp yanlış zeminde değerlendirilmesi ya da bazen sanatçı özgürlüğüyle cinselliği çok öne çıkardığı için tepki görmesi, devletin sanat ve sanatçıya ayırdığı katkının az olması heykel sanatının yeterince gelişmesine engeldir. Özellikle görsel sanatla uğraşan sanatçılar, konuşmaktan çok kendilerini biçim diliyle ifade etmeyi doğru bulurlar ve yorumu izleyene bırakırlar çünkü beğeniler ve algılar çeşitlidir. Sanatçı doğal verimliliği kaybetmemeli ama imkanlar kısıtlı olunca kaybediyor. Bu yüzden kendi kültürümüzü derinliğine araştırıp ortaya çıkarmak yerine, Batı sanatlarını en ucuz yoluyla taklide gidiyor. Oysa ki sanatçı kendi kültürüne var olan verileri ya da zengin malzemeyi, işleme özgürlüğünü, korkusuzca kullanabilse her sanatçı ülkesinin sanatını en üst düzeyde resimlemek, yontmak ve kültürünü tanıtmak ister. Bence bu yüzden kültürümüzü tam olarak yansıtmıyor.

- Peki mekanlar dediniz. Mekan sorununa yönelik heykel çalışması nedir? Sanıyorum bu sizin tez konunuzdu aynı zamanda...
Öncelikle heykel mekanı ile birlikte izlenir. Zemin ve konum önemli değildir. Kimi zaman heykel mekanı şekillendirir, kimi zaman da mekan heykeli şekillendirir. “İç ya da dış mekan”  sanatçı, ürününü bütün birleşenleri  “Psikolojik etki, halk kültürü, mimarı yapı vs” göz önüne alarak üretmek zorundadır. Dış mekan heykeli genelde anıt heykellerden ibarettir. Bir sipariş verilirken kurum ya da kişi ve alan yaratıcı ya da sanatçı işini tamamen ticari kaygıların ötesinde düşünmelidir. Alan tespiti çalışması sanatsal gözle incelenmeli sadece bir alanı doldurmak değil mekanı heykelle bütünleştirmek kaygısı esas olmalıdır. Estetik önemli, plansız yapılanmış bir semtteki heykel otların arasına kondurulmuş bir gül misali renkli ama kokusuz kalır. Herhalde bu hislerime tercümandır.

- Plastik sanatların eğitim süreci üniversite bünyesinde zorlu bir yokuş mudur?
Kesinlikle, imkanlar kısıtlı, eğitim kadrosunun yetersizliği, eğitim mekan sorunu kaynakça ve araştırma eksiği bu alışkanlığın oluşmaması, yokuşu daha da çıkılmaz hale getirmiştir.

- Peki Hocam çözüm önerileriniz nedir?
 Kesinlikle plastik sanatlara devlet bütçesinden katkı payının artırılması, prosedürlerin sanat ve sanatçı açısından iyileştirilmesi. Kuralcılığı yıkarak çağdaş ve yaratıcı düşüncenin hakim olduğu eğitimci kadrosunun bu misyonu sürüklemesi gerekir.

Yazarın Diğer Yazıları