Sevgili gençler

Geçmişimden biliyorum ki canlı, diri, heyecanlı ve idealizmin zirvesindesiniz. Her olaya duyarlı olup, doğru bildiklerinizin gerçekleşmesi için bir mücadele içindesiniz. Halk tabiriyle kanınızın kaynadığı ve yüreğinizin kabardığı yaştasınız. Dürüst, saf ve çıkarlarınızdan ziyade insanlarımızın geleceğini düşünmektesiniz. Biz de sizlerin yaşındayken kabımıza sığamıyor, duygularımızın esiri olmaktan kurtulamıyorduk. Sonuçta binlerce arkadaşımız ömrünün baharında kara toprağa düştü, bir o kadarı ise vatanından ve yakınlarından ayrıldı. İnsanlar gençliğinde bazı insanların hayranıdır. O kişilerin bir işaretiyle dünyayı ateşe verir, gözünü kırpmadan ölüme gider. Allah ömür verir de yaşarsa, o uğruna can vermeye hazır olduğu kişiyi tanıdıkça geriye dönüp yaptıklarını kritik ederken öyle bir ah çeker ki ciğerleri parçalanarak parça parça ağzına gelir.
Ciğerlerinin parçalanmasını, geçmişinle yüzleşmekten korkmayı istemiyorsan, senin aslî görevin okuyup öğrenerek öğrendiklerini kendin, ailen ve milletinin çıkarları için kullanarak yurttaşlık görevini yapmaktır.  Yoksa birilerinin talimatıyla yakıp yıkarak, kendin dışındaki insanların haklarını gasp ederek, hayatını hiçe sayarak geleceğini karartmak değildir. Ne yazık ki kimileri çıkarları uğruna ırkçılık yaparak, o masum gençliği kullanarak gelecekleriyle oynuyor. Gençleri sokaklara ve dağlara salarak ırkına hizmet ettiğini zannettirip mensubu olduğu milletin, insanların malına ve canına kast ettiriyor.
Genç kardeşim sadece kardeşlerine zarar vermekle kalmayıp,  yaptıklarınla suç işleyip kendi geleceğini de ya kodeslerde çürütüyor ya da bir kör kurşunla hayatını sonlandırıyorsun. Hâlbuki bu milletin sana, senin de bu millete ihtiyacın var. Sen ki kanını emen sülüklerin biraz daha tombullaşmasına neden oluyorsun.
Atamız bu milletin ve ülkenin geleceğini size emanet etti. Biz öğretmenler de haklarınızı aramanızı öğrettik. Bütün bunlar doğrudur. Bunun örneğini Çanakkale’de gençlerimiz vermiştir. Gerekiyorsa ülkemiz ve milletimiz için yine vermelisiniz. Haklarınızı gasp edenlere de izin vermemelisiniz. Bizler de haklı taleplerinizde yanınızdayız. Ancak milyonları ilgilendiren bu haklı taleplerinizi ideolojilere de kurban etmeyiniz. Ne olur taşıdığınız pankartınızla, attığınız sloganınızla herkesi kucaklayın. Yoksa olaylar sarı Öküz hikâyesine döner. Mağduriyetiniz bitmeyeceği gibi yeni mağduriyetlere de zemin oluşturur. Nitekim bunu görenler gerekirse biz de yandaşımız olan gençleri sokaklara salarız diyerek hem gençleri karşı karşıya getirme hem de çıkarlarını devam ettirme peşindeler. Dün kardeşlik ve barış adına açılımlarla insanları düşman hale getirerek nemalananlara bugün gençleri karşı karşıya getirmeye çalışmaktalar.
Sevgili gençler, bakın önümüzde bir seçim var. O seçimlerle ilgili dün verilen kararlar bugün değiştirildi. Ülkede isyanlar başlatıldı. Bu isyanlarda da gençler öne sürülerek ölümlerine ve yaralanmalarına neden olundu. Ancak isteklerine ulaşan üç beş kişi ise etrafa öpücükler dağıtarak ikinci isteklerine kadar seni unuttu.
Yarın siyasi partilerin propagandasıydı, afişlemesiydi, konvoyuydu yine sana yönelecek. Yiğidim, aslanım en büyük sensin deyip seni öne sürerek risklerin ortasına atacaktır. Seçimler bitince başka çıkarlar gerekinceye kadar seni yine unutacaktır.
Dün senin yaşlarında olup da saflığının kurbanı olanlara geriye dönüp bir bakın. Onları ziyaret ederek o hale düşürenlerin aranıp sorulmadıklarını ilk ağızdan öğrenin. Bırakın onu o kişilerin kendilerini o hale getirilenlerce nasıl horlanıp dışlandığını da duyun. Eğer ülkenin birliği, milletin geleceği söz konusu ise elbette hep beraber göreve. Konu kanınızın emilmesi ise sülükleri daha fazla beslemeyin. Bu güne kadar yapılanları, yapılacakların bir göstergesi olarak görün. Biz yaşayarak öğrendik. Sizler okuyarak, tecrübelerden faydalanarak öğrenin. İyi düşünün ve irdeleyin. Sizi bu millet çok seviyor ve size güveniyor. Çünkü siz geleceğimizsiniz.

Yazarın Diğer Yazıları