Sevgini ver yeter

Birçok ülkede kutlanılan özel günün; aşkın, sevginin, bereketin başlangıç noktasına inanış tarihinin yüzyıllar öncesi Roma Katolik kilisesine dayandığını kitaplardan okuyoruz. Sevgililer Günü deyince; kimine göre ticaret, ekonomiyi canlandırma, kimine göre maneviyat adına özel gün... Kimine göre ise, çok gereksiz .

Minibüsteyim. Herkes birbirini tanıyor gibi selamlaşıyor, sohbet ediyor.  Amca gençlere soruyor

-Buralı mısınız?.

-Yok. Eşimle İstanbul'u gezmeye geldik.

-Nerden

-İzmir'den.

-Meslek?..

-Tarla, seracılık. Dün gelirken bizim orada yağmur vardı, bugün burada güneş. Gece döneceğiz. Yine yağmur varmış. İklimler değişti. Tabii bu durum bizim işimize zarar veriyor. Yağmur, ayaz olunca donma da oluyor. Bu sefer mahsul, meyveler çöpe... İnsana bir şey olmasın. Düzelir. Umudumuz kaybolmasın. Sağlığımız var çok şükür.

-Öyle çocuğum. Mahsul çok önemli tabii.

-Hasat olmazsa her şey zincirleme gelir. Pahalılık olur, 2 liraya alacağın şey, olur sana 7 lira 10 lira. Sonra alım gücü azalır. Moraller bozulur. Sinirler alt üst olur. İnsanlar rahat beslenemez, hastalıklar çoğalır.

-İşiniz rast gitsin.

-Sağ olun. Teşekkür ederiz.

***

Yanımdaki yer boşalıyor. Çift yanıma oturuyor.

-Biz Bakırköy'e geçeceğiz.

En kolay 'Deniz Otobüsü' diyorum. Yan taraftaki hanım yetişiyor;

-Ama saatleri değişti. Uyarsa size. Bir bakın.

Bakıyorlar: Uymaz bize.

Yardımsever yolcular aynı anda; Kadıköy'den vapura binin, önce Sultanahmet, Eminönü yapın. Sonra Bakırköy'e geçersiniz.

Bir günde İstanbul bitmez ki deniliyor. Biz bile yerlisiyiz, bilmediğimiz gezemediğimiz çok yer var. En az bir hafta...

Gülüşmeler.. Neşe bol...

Sohbet sürerken İzmirli çiftin isimlerinin Arzu ve Oğuzhan olduklarını öğreniyorum.

Arzu: İstanbul'u çok merak ediyordum. Eşim 14 Şubat dolayısıyla sürpriz yapmış. Anı kalacak bize.

-Ne güzel şanslısın.

-Evet ama dürte dürte öğrettim. Son birkaç yıldır. Sorun yok. Öğrendi. Gülüyor.

-Erkekler bizler gibi değil. Biz çok detaycıyız.

-Biliyorum. Benim arkadaşım, sevgilisi gül göndermedi diye kıskançlık krizine girmişti. İş arkadaşına çiçek geldi. Bana niye gelmedi diye. Bugün de ayrılan, barışan, kavgalar duyuyoruz.

-Aman olsa da olur. Olmasa da ''gerçek sevgisini'' göstersin yeter.

-Bir arkadaşım, kendisine "gizli hayranın" ibareli çiçek gönderip kendince eğlenirdi.Ama şirketimizden örnek bir arkadaşımızın, eşine evlilik, doğum günü, sevgililer gününde en güzelinden kırmızı güller hazırlatıp göndermesi hepimizin çok hoşuna gidiyor.

Gülüşmeler.

-Biz de İstanbul'u tanımıyoruz. Anadolu yakasındaki otele günlük beş yüz lira ödedik. Organizasyon iyiydi. Masalarda çiftlere özel hediyeler, çiçekler, isimlerimiz yazılıydı.Yanımızdaki masada tek bey kendi adına rezerve yaptırmış. Başlarda eşi ya da sevgilisi gecikti sanmıştık, meğer yalnızmış. İçeceklerle kafayı da bulunca bülbül gibi açıldı. Habire sahnedeki sanatçıdan istediği 'Yalnızım Dostlarım' şarkısını söyleyip gülüyordu. Kendince eğlendi. Bizi de eğlendirdi. Sohbeti güzeldi.

Hatta bir ara piste çıktı. Şarkı söyleyen sanatçıdan oynamak için Ankara havası istedi. Kibarca olumsuz cevap alınca; "Hayret bir şey ya, bu İstanbul ne kadar nankör. Bir sevgiliniz yok diye istediğimiz gibi Ankara havasında bile oynayamıyorsunuz. Ben oynamak istiyorum. Sevgilim yok diye oynayamayacak mıyız?.. Ne yapsam yaranamıyorum Hey gidi koca İstanbul hey.." demesiyle herkesi gülme krizi aldı. Hepimize güzel keyifli bir anı kaldı.

Tanımadığım yurdumun güzel insanlarıyla içten güzel sohbetle bir gün daha geldi ve geçti....

Yolu sevgiden geçen herkesin günü kutlu olsun.

Mutlu pazarlar.

Yazarın Diğer Yazıları