KONUK KALEM / Dr. Cüneyt Mengü

KONUK KALEM / Dr. Cüneyt Mengü
Ha Bayır-Bucak, ha Tuzhurmatu!

Suriye'de Dünyanın gözleri önünde bir güç savaşı yapılmaktadır. Farklı yorumlar yapılsa da, Ankara küresel güçler tarafından bu savaşın kalbine oturtturuldu. Rusya ile Türkiye arasındaki siyasi gerginlik ve Bayır-Bucak bölgesine yapılan saldırı ve orantısız çatışmalar daha da şiddetli bir şekilde devam etmektedir. Son bir ay içerisinde Kerkük'ün yaklaşık 80 km. güneydoğusunda bulunan Türkmen yurdu Tuzhurmatu'da olduğu gibi, Suriye'nin Lazkiye vilayetinin kuzeyinden Hatay sınırlarına kadar uzanan bölgede yer alan yine Türkmen yurdu olan Bayır-Bucak bölgesine yapılan operasyonların ana hedefi tamamen etnik temizliğe yöneliktir.

Çok yakın geçmişte yaşanan gelişmeler incelendiğinde; Ankara'nın Irak'ın kuzeyinde ısrarla savunduğu ve daha sonra rafa kaldırılan kırmızıçizgilerin aynısı Cerablus ve Azez bölgesi için savunulsa da uçak krizinin ardından beklemeye alınmıştır. Türkiye'nin güvenliğini yakından ilgilendiren Suriye ile olan 940 km.lik sınırın 98 km.si (Cerablus-Azez) DAİŞ'in kontrolü altındadır. Öte yandan Türkmenlerin yaşadığı Türkmendağı bölgesi ise stratejik önemdeki Lazkiye ve Akdeniz'e yakın konumdadır. G-20 Antalya toplantısında Türkiye'nin Cerablus-Azez hattında güvenli bölge oluşturulma tezine ABD'nin de olumlu bakmasına rağmen askıya alınmış ve artık ne güvenli ne de uçuşa yasak bölgeden söz edilmektedir!

Orantısız saldırılara maruz kalan Bayır-Bucak'taki Türkmenler, kullanılan fosforlu mühimmatlar ve misket bombaları sonucu neredeyse bir imha tehlikesiyle karşı karşıyadırlar. Türkmenlerin direnişe devam edebilmeleri için STK'lar tarafından yapılan insani yardımların artırılması ve mutlaka Doçka vb. silahlarla teçhiz edilmelerinin elzem olduğu bölgeden gelen haberler arasındadır.

Tuzhurmatu'ya gelince; ABD'nin 2003 yılında Irak'ı işgal etmesinden bu yana şehitler diyarı olarak adlandırılan ve sürekli olarak KYB'nin baskıları altında yaşamlarını sürdüren Türkmen yurdu Tuzhurmatu, son on gün içerisinde Peşmergeler ile orantılı güce sahip olmayan Türkmen güçleri arasında meydana gelen çatışmalar sonucu 19 Türkmen akıncısı şehit olmuş, yüzlerce dükkan ve ev yağmalanmış ve ateşe verilmiştir. İki taraf arasındaki çatışmalar karşılıklı antlaşma sonucu sona ermiştir. Yapılan anlaşmaya göre; Tuzhurmatu'da tüm taraflardan oluşan ortak bir güvenlik gücü oluşturulacak, olaylara sebebiyet verenler yargı önüne çıkarılacak, iki tarafın da aldığı rehineler karşılıklı olarak serbest bırakılacak ve meydana gelen zararlar tespit edilip, tazmin edilecektir.

Bölgeden alınan bilgilere göre söz konusu anlaşma Peşmergeler tarafından ihlal edilmektedir. Şöyle ki; Türkmen öğrencilerin okullarına gitmekte zorluk çektikleri, can güvenliği nedeniyle boşaltılan evlere el konulduğu, Emniyet yetkililerine teslim edilmesi gereken buğday ambarlarının halen Peşmerge güçlerininin kontrolünde bulunduğu, Kürtlere ait parti binalarının silah ve mühimmat deposu olarak kullanıldığı, Tuzhurmatu'da iş hayatı ve ticaretin tamamen durması nedeniyle Türkmenlerin işsizlik ve yoksulluk tehdidi altında olduğu bildirilmiştir.

Ayrıca Türkmenlerin ilave talepleri ise; Tuzhurmatu kaymakamının değiştirilmesi ve yerine bir Türkmen şahsiyetin getirilmesi, Tuzhurmatu Emniyet Müdürünün değiştirilmesi, kente giriş ve çıkış noktalarının müşterek denetim altına alınmasıdır.

Tuzhurmatu, ihtilaflı bölge kapsamında olmasından dolayı Bağdat yönetimi müdahil olamamaktadır. Bu durum bölgedeki sıkıntıyı artırdığından Türkmenler uluslararası camianın yardımı ve desteğini beklemektedirler. Ankara'nın bu hususta, Kobani ve Sincar'ın yanında olduğu kadar, Tuzhurmatu'nun da yanında olması gerekmez mi?

Rusya, uçak krizinin ardından bir yandan Bayır-Bucak bölgesini bombardımana devam ederken diğer yandan da Türkiye'yi ekonomik, kültürel, sosyal ve siyasal alanlarda yaptırımlarla tehdit ederek şantaj siyasetini uygulamaya devam etmektedir. 

Bugün Bayır-Bucak bölgesinde cereyan eden olayların arkasında farklı projeler ve emeller bulunmaktadır. Hali hazırda Suriye'deki kaosun müsebbibi ne Esed rejimi ve ne de DAİŞ değil de Halep, Humus, Bayır-Bucak, vd. yerlerdeki Tükmenlermiş gibi, nihai hedefler arasında yer almaktadır. Irak'taki Türkmeneli bölgesinde olduğu gibi Türkmenleri ya imha ederek ya da bölgeden göçe zorlayarak, aynen Irak'ta olduğu gibi, Suriye'nin kuzeyinde de PKK uzantısı olan PYD hakimiyetinde bir Kürt özerk bölgesinin kurulması planlanmaktadır. Meselenin bir diğer önemli boyutu ise bölgenin yeniden şekillendirilmesinde Türkiye'nin bölgede söz sahibi olmasının önüne geçmektir.